DOLAR
41,56
EURO
48,58
STERLİN
55,82
GRAM
5.190,85
ÇEYREK
8.535,60
YARIM ALTIN
17.034,19
CUMHURİYET ALTINI
33.851,67

EVANJELİST, SİYONİST, KÜRESELCİ AKIL

 

 

 Katar kendi güvenliğini sağlamak şartıyla ABD'ye 1 Trilyon dolarlık bağışta bulundu. BU bağışın birkaç ay sonrasında Katar'dan havalanan ABD ve İngiltere tanker uçaklarının yardımıyla İsrail Katar'ı vurdu. Türk istihbaratının 8 saat önce Katar'ı uyarması sayesinde operasyon başarısızlıkla sonuçlandı.  Halbuki & Katar ABD'nin Orta Doğu'daki en büyük ve en önemli üssüne ev sahipliği yapıyor. Ayrıca Katar daha çok yakın zamanda kendisini koruması karşılığında 3.2 Trilyon dolar gibi bir parayı ABD'ye verdi. Ama buna rağmen söz konusu İsrail olunca ABD savunma sistemleri sessiz kaldı.

 

ABD'nin bu derin sessizliği tüm Orta Doğu ülkelerinde bir endişe kaynağı oldu. Artık İsrail karşısında savunmasız oldukları gerçeği ile yüzleşmek zorundaydılar. Bu anlamda İsrail'inde operasyonu 11 Eylül'ün yıl dönümünde operasyonun gerçekleştirilmesi manidar.  İsrail büyük ihtimalle Stand off füzelerle Katar'ı vurdu. Bu operasyon aynı zamanda Trump hükümetine karşı yapıldı. Bu aşamadan sonra ABD iç siyasetinde mücadele daha da kızışacak. Trump operasyon için ben bu işin içinde yoktum derken Netenyahu'da tüm sorumluluk bana ait dedi. Ancak bu açıklamalar sahadaki gerçeği değiştirmeye yetmedi. İsrail'in yaptığı her operasyon Trump'ın siyasi kariyerini ve itibarını yerle bir ediyor. ABD iç siyasetinde Trump'la birlikte milliyetçi kanat kan kaybediyor. Barak'ın son açıklamaları da ABD içi siyasetinde Yahudi lobisinin ne kadar etkin bir kuşatma gerçekleştirdiğine işaret ediyor.

 

Tanık olduğumuz bir gerçek var ki İsrail'e karşı tedbir geliştiren her ülke eş zamanlı olarak derin operasyonlara da maruz kalıyor. Fransa ve İspanya devletleri bazı şartlarla Filistin devletini resmen tanıyacaklarını ilan etmeleri ile birlikte Mossad eliyle cezalandırılmışlardır.  Fransa'da Rafale savaş uçakları ve nükleer denizaltı silah yazılımlarına dair en gizli bilgiler internete sızdırıldı. Fransa tarihinin en büyük güvenlik zafiyetine uğradı. İspanya haftalarca karanlığa gömüldü. İngiltere'de ırkçı ayaklanmalar başladı.  Elon Musk, Charly Kırk Trup'ın en önemli destekçileriydi. Kırk'ün suikastle öldürülmesi Trump'ın geçen hafta kaybolması tüm bunlar ABD iç siyasetinde büyük hesaplaşmanın başladığı anlaşılıyor.      

 

Tüm bu gelişmeler karşısında artık bir müzakere sürecinden bahsetmek mümkün değil. Barıştan, ateşkesten bahsetmek söz konusu olamaz. Dolayısıyla körfez ülkeleri güvenlikleri için yeni bir güç merkezinin arayışına girecektir. Bu bağlamda Çin, Rusya ve Türkiye bu arayışın kaçınılmaz adresi olacaktır. Suudi Arabistan – Pakistan ile savunma işbirliği anlaşması imzaladı.  Riyad, anlaşma kapsamında fiilen bir nükleer şemsiye altına gireceğine dair imalarda bulunurken, analistler, Orta Doğu'daki tek nükleer güç olan İsrail'in gelişmeleri dikkatle izleyeceğini belirtiyor. Birçok Arap ülkesinin İsrail kaynaklı tehditleri hissetmeye başlamasıyla birlikte, bu hafta duyurulan Suudi Arabistan-Pakistan Savunma Anlaşması, Pakistan'ı ve onun nükleer şemsiyesini bölgenin güvenlik denklemine dâhil ediyor. Analistler, Çarşamba günü imzalanan "Stratejik Karşılıklı Savunma Anlaşması” ile Riyad'ın parasal gücünü, Pakistan'ın nükleer kapasiteli ordusuyla fiilen birleştirdiğini öne sürüyor.

 

Suudi Arabistan – Pakistan anlaşmasını Türkiye – Mısır birlikte Doğu Akdeniz'de ortak tatbikat kararı takip etti. Bunun üzerine Türkiye adına Devlet Bahçeli ABD'nin bu ikiyüzlü siyasetine karşılık TRÇ ittifakını dile getirdi. Söz konusu böyle bir gelişme NATO'nun ve ABD'nin Orta Doğu dâhil tüm politik stratejilerinde büyük bir kırılmaya yol açacağı açık. Bundan dolayı Trump alelacele 23 Eylül'de BM Kongresinde konuşma yapmak için ABD'ye gidecek olan Erdoğan'ı Beyaz Saray'a davet etti.

 

Tom Barak, Tarihler 30 Ağustosu gösterdiğinde ne oldu da şimdi SDG ve YPG PKK ile ilişkili değil bizim müttefikimizdir diyerek 180 derecelik bir u dönüşü yaptı. X platformundan yaptığı bir röportajda bu ifadeleri kullandı.  Ama paylaşımının hemen ardından YPG terör örgütü lideri Mazlum Abdi'nin Suriye'nin 2011 öncesindeki gibi olmayacağını ve savaşa hazır olduklarını duyulması tesadüf değil. Bu açıklamaların tesadüf olmadığını daha iyi anlayabilmek için açıklamalardan hemen önce sahada yaşanan hareketliliğe göz atmakta fayda var. Çok değil. Açıklamalarda sadece 6 gün önce ABD ve terör örgütü PYD YPG Türkiye sınırına oldukça yakın konumda bulunan bu yerde ortak tatbikatlar yaptı. Tatbikatın son bir ayda yapılan 4. tatbikat olması ve ABD'nin bir gün sonra bu yere Irak'tan çektiği askerleri yerleştirerek tatbikatın tugay seviyesinde icra edilmesi kafalarda büyük bir soru işaretini beraberinde getirdi. ABD terör örgütü PYD YPG ile tatbikatları neden artırmış ve Irak'taki askerler Suriye'ye hangi amaçla gönderilmişti?

 

El hasıl yakın zaman tüm Orta Doğu İslam ülkeleri için zorlu ve karmaşık bir süreci içinde barındırıyor. Umudumuz söz konusu sürecin bir İslam savunma işbirliği teşkilatının kuruluşluna vesile olmasıdır.


Yazarın Diğer Yazıları