SANDWİCH -EKMEK ARASI
Ağaların Arasında Bir Maraba
HAYATA KAZIM ÖZTÜRK’ÜN RUBAİLERİ MERCEĞİNDEN BAKMAK
Acıya/Musibete Ağlamanın Etkisi
KIBRIS NEREYE KOŞUYOR?
Dünya arayışta... Demokrasi artık en iyi yönetim şekli değil
Gönül kapısının anahtarı, Rahmete Açılan Bir Sefer Tövbe
Ekonomide Yüksek Teknoloji Ürün Üretimine Yönelik Zihinsel Dönüşümü Tamamlamakta Geç mi Kalıyoruz?
BİR KİTAP FUARININ ARDINDAN
Değişen Gerçeklik Algoritması
Münafıklık kötü müdür?
KALKINMA YOLU, PKK’NIN SONU
Meğer kuzuyu kurda emanet etmişiz…!
İSLÂM DİNİNDE ZORLAMA VAR MI, YOK MU?
Bırakmanın İnceliği
Milletin ekmeği ile oynamayın! Konya’da ekmek neden zamlandı?
Konyaspor’da Düşüş Alarmı, Sorunlar Derinleşiyor..
Musluktan Akan Yalanlar, Akmayan Sular
TRAFİK SORUNUN ÇÖZÜMÜ İŞTE BURADA!
Efsanelerin Yemişi
Rakamlarla Otomobil Piyasası
Darbeler dediğimiz zaman aklımıza hep Afrika ülkeleri, Orta Doğu gelir. Asla Avrupa ve ABD gelmez. Çünkü bu coğrafyalar zamanında İngiliz emperyalizmi tarafından siyasi yapıları belirlenmiş, sınırları çizilmiş ve yine onların koymuş olduğu ölçüler ve değerler üzerinden ülke yönetimleri şekillendirilmiş coğrafyalardır. Dolayısıyla bu coğrafi bölgeler içerisinde kalan ülkeler küresel emperyal sistem için sorun çıkarmayacak, onların siyesi planlarına payanda olacak şekilde tanzim edilmişlerdir. Yine bu nedenle de bu coğrafyanın içinde bulunan ülkeler kendi planlamalarına uygun hareket edecek zihinsel yapıya sahip yöneticilere emanet edilmişlerdir. İşte çerçevesini çizmiş olduğumuz bu emperyalist anlayışın çizgisinin dışına çıkmaya kalkan, küresel güç odaklarının planlamaları için risk oluşturabilecek siyasi çizgi içerisine giren bu ülkeler yine aynı ülkelerin desteğine sahip dinamik güç unsurları tarafından darbelere maruz bırakılmışlardır. Tüm bu anlattıklarımızdan da anlaşılacağı gibi hiçbir darbe asla dış desteğe sahip olmadan gerçekleştirilemez.
Ülke içerisinde darbeyi gerçekleştirenler o ülkedeki zümre olarak konumlarını korumak adına darbeyi kendilerince gerekli ve meşru olarak tanımlarken yabancı güç odakları da küresel hâkimiyetlerinin devamlılığı açısından darbelere gerekli ve zaruri olarak bakarlar.
Yaşadığımız coğrafyanın jeopolitik önemi de darbeleri bizim için kaçınılmaz hale getirmiştir. Her küresel egemenlik rüyası gören ülke için kontrol edilmesi zaruri olarak algılanan Doğu Akdeniz coğrafyası bu bölgenin egemen devlet yapılarının bağımsız iradesine bırakılamayacak kadar önemli olduğu kabul edilmiştir. Bu da darbeleri yine kaçınılmaz kılmıştır.
Anadolu coğrafyası öylesine önemli bir konuma sahiptir ki bu coğrafi alan içerisinde konuşlanmış bir milletin asla zayıf olmak gibi bir hakkı yoktur. Bu coğrafyada zayıf düştüğünüz anda tüm dünyanın belalıları başınıza toplanır. Ancak bu coğrafyada güçlü olmaya başlarsanız artık siz de bir küresel aktör durumuna dönüşüyorsunuz demektir.
Hâlbuki bu topraklarda İslam sayesinde 950 yıldır dünyanın her türlü belasına, derdine, saldırılarına göğüs gererek ayakta kalmayı başarmış, yaşadığı toprakları eski bir Bizans – Hıristiyan ülkesiyken Türk – İslam yurduna dönüştürmüş, son aşamada Osmanlının son yüz yılında dünyanın tüm emperyal güçlerine karşı kanıyla, canıyla bedel ödeyerek ayakta kalmayı başarmış olan bu aziz milletin tüm evlatları bu ülkenin en büyük kurucu ve inşa edici gücü olduğu gerçeği göz ardı edilmek istenmişti. M. Kemal'in de ifade ettiği o Çanakkale Savaşlarında bilenlerin Kur'an okuyarak, bilmeyenlerin tekbir ve şehadet getirerek düşmanın üzerine yürüdüğü o yüksek ruh bu devletin ve milletin en büyük varlık gerekçesidir.
27 Mayıs 1960 Darbesinin Zulmüne Örnekler
KIBRIS NEREYE KOŞUYOR?
TÜRKİYE’NİN KRİPTO KİMLİKLİ BEYAZ TÜRKLERİ
SAHTE DİN VE TARİKATLAR
İNSAN BEYNİNİN İŞGAL EDİLMESİ
EVANJELİST, SİYONİST, KÜRESELCİ AKIL
KIZILDERELİ KATLİAMI
AVRUPA’NIN KARANLIK TARİHİ
İNGİLİZLER VE HİNDİSTAN’IN KARANLIK TARİHİ
YAŞASIN ÖZGÜR SURİYE VE SURİYE HALKI
İNSAN OLMAK VE İNSAN KALABİLMEK İÇİN…