Mekke Şehri Ve Kabe
Mekke: Bu şehri Allah son peygamber Hz. Muhammed (SAV) için seçmiş orayı kulları içinde ibadet yeri yapmıştır. Bu şehirde, ilk defa melekler veya Hz Adem tarafından inşa edilen Kabe vardır(1) O mübarektir. Alemlere hidayet kaynağıdır. (2) O yeryüzünün kalbi durumundadır. O arzın merkezlerinden ta ‘Sidret-ül Münteha'ya kadar, ins,cin ve meleğin her zaman çevresinde pervaneler gibi dönüp dolaştığı yerdir. Bu bakımdan çok açık olarak diyebiliriz ki Kabe'nin durumu bir ölçü birimidir. Dünyanın varlığı dahil pek çok şeyin mevcudiyeti onun varlığına göre programlanmıştır. Evet Kabe olmasa onlarında bir anlamı kalmayacaktır. Nitekim bazı hadislerde Kabe'nin yıkılması kıyamet alameti olarak anlatılmıştır.(3) Kabe'nin yıkılması yeryüzünün gök ile olan irtibatının kesilmesi demektir. Gökten kopuk bir dünyanın mevcudiyetinin ise hiçbir anlamı yoktur. Görüldüğü gibi bu hüviyeti ilke Kabe, yeryüzünün ayakta kalabilmesinin tek rüknüdür. Bundan dolayıdır ki, Allah uzak olsun yakın olsun, dünyanın her yerinden belli şartları taşıyan mü'minlerin ömürlerinde bir defa Mekke şehrindeki Kabe'ye gelip hac yapmalarını farz kılmıştır. Bu farzı terk etmek bir vebaldır. Nitekim Tirmizi'nin rivayet ettiği bir hadiste Allah Resulü (SAV) ‘Bir kimse hacca gidip gelecek gücü var da bu görevini ihmal eder, yapmazsa beni ilgilendirmez; ister Yahudi ister Hıristiyan olarak ölsün' buyurmuştur(4)
BU ŞEHRİN ÖZELLİKLERİ
1- Allah (c.c) Kur'an-ı Kerim'in iki yerinde bu belde (Mekke) adına yemin etmiştir. A) ‘Ve şu emin beldeye yemin olsun ki (5) B) ‘Hayır hayır şu beldeye yemin ederim ki' (6) Yeryüzünde Mekke şehrindeki Kabe'nin dışında etrafından tavaf yapılarak günahları af edildiği bir ‘BEYT' daha yoktur. Halbuki Kabe'yi tavaf ettikçe, Allah (c.c.) tavaf eden kuluna kat kat sevap verir. Onun günahlarını af eder. İşte bu konuyla ilgili, iki hadis-i şerif: Hz. Abbas (R.A) rivayet etmiştir. Allah resulü: ‘ Bir kimse Kabe-i Muazzamayı elli defa tavaf ederse anasından doğduğu gibi günahlarından kurtulup tertemiz olur. Buyurmuştur. (7) ‘Kabe'yi tavaf edene; Allah onun her adımı için yetmiş bin sevap yazar. Yetmiş bin günahını siler, derecesini yetmiş bin basamak yükseltir. Ve ev halkından yetmiş kişiye şefaat eder. Makam-ı İbrahim'e gelip orada iki rekat namaz kılarsa Allah ona İsmail'in evlatlarından 4 köleyi hürriyetine kavuşturmuş gibi sevap yazar. Allah onu günahlarından temizler. (8) Yine yeryüzünde Hacer-ul Evsedi ve Rukni Yemani dışında öpülmesi ve selamlanması meşru olan ve günahların, hataların silindiği başka bir yer yoktur. İşte Allah Resulü (SAV)'ın hadisleri. ‘bu taşı (Hacer-ul Esved)i iyi şahid tutunuz. Çünkü o kıyamet gününde iki dili ve iki dudağı olduğu halde şefaat edecek ve kendisini selamlayanlara şahitlik edecektir.' Buyurmuştur. (9) ‘Kıyamet gününde Rukn-ü Yemani, Ebu Kubeys dağından daha büyük olarak iki dili ki dudağı olduğu halde gelir. Kendisine istilam edene şehadet eder. (10) 2- Bu şehre ancak mütevazi, alçakgönüllü kişiler yalvararak yakararak başlar açılarak ve dünya elbisesinden soyunup kefene benzeyen ihrama girerek girebilirler. Allah Mekke şehrini güvenli harem bir bölge olarak yaratmıştır. Orada kan dökülmez. Ağaç kesilmez. Av kovalanmaz. Yeşil otlar koparılmaz. 3- Müslüman Kabe'ye gitmeye niyetlendiği zaman Allah geçmiş günahlarını ört bas eder. Hac için yola çıktığı zaman her adımına bir sevap yazar. Kabe'ye ulaşmadan yolda ölürse ona hac sevabı yazılır. Buhari ve Müslim'in Ebu Hureyre (RA)'dan rivayet ettikleri bir hadiste Allah Resulü (SAV) ‘Bir insan Beytullah'a gelir ve hac görevini yaparken kötü söz söylemez, günah işlemezse Allah (CC) onu af eder. Annesinden doğmuş gibi günahsız olarak yurduna döner' buyurmuştur (12) 4- Hz. Peygamber (SAV)den gelen sağlam bir rivayete göre Mescid-i Haram'da kılınan bir namaz diğer şehirlerin mescitlerinde kılınan yüz bin namazdan daha sevaptır. Bu konuda Hz. Enes (RA) ın rivayet ettiği bir hadiste Allah Resulü (SAV) ‘Benim Mescidimde kılınan bir vakit namaz Mescid-i Haram hariç diğer mescitlerde kılınan bin namazdan daha üstündür. Mescid-i Haram'da kılınan bir vakit namaz ise diğer mescitlerde kılınan yüz bin namazdan daha sevaptır'. (13) Bu hadis açıkça gösteriyor ki Mescid-i Haram genel olarak bütün yeryüzünün en üstün bölgesidir. Bu yüzden hac yapmak için Mescid-i Haram'a gelmek farzken dünyanın diğer bölgelerindeki mescitlere gitmek ancak müstehabdır. Peygamberimiz Mekke'den Medine'ye hicretlerinde Allah resulü devesinin üzerinde ‘Vallahi şüphesiz sen ( EY Mekke) Allah'ın arzının en hayırlısısın. Ve Allah arzının Allah katında en sevimlisisin. Senden çıkarılmasaydım gerçekten senden çıkmazdım.' Demiştir. (13) 5- Hacca gidenlerin çok dikkat etmeleri gereken bir husus Kabe ve harem bölgesinde günah işlemekten kaçınmalarıdır. Dünyanın diğer bölgelerinde bir insan günah işlemeyi planlasa hatta nerede, ne zaman işlemeyi programlarsa sonra da bu günahları işlemekten vaz geçse o kimseye günah yazılmaz. Yapmadığı içinde sevap yazılır. Halbuki Kabe de ve Harem bölgesinde böyle değildir. Buralarda günah işlemeyi tasarlayan kafasında oluşturup planlayan kişi o günahı yapmaktan vazgeçse bile mutlaka cezalandırılır. Diğer bir ifadeyle günah işlemeye niyet eden kişi bu günahı işleme fırsatı bulamasa veya bulduğu halde vazgeçse yine kıyamette kötü niyetinin hesabını vermek zorundadır. İşte Allah'ın fermanı Kim orada (Mescid-i Haram'da) hak yoldan saparak zulüm etmek isterse (Yani tasarlarsa) can yakan azabtan ona tattırırız. (14) Merhum Elmalılı Hamdi Yazır tefsirinde bu ayeti şöyle tefsir etmiştir. Bu ayetin zahirine nazaran Mekke'de mücerred irade yani fiile çıkmayan niyet ile dahi indallah mesuliyet vardır.(15) Abdullah İbn-i Mesud'un hareminde, beldesinde ve arzı üzerinde işlenen bir günahın yeryüzünün diğer taraflarından birinde işlenen günahtan daha kuvvetli ve daha büyüktür. Nasıl ki Kabe'de kılınan namaz ve diğer ibadetler dünyanın diğer bölgelerinde kılınan namazlardan ve yapılan ibadetlerden kat kat üstün olduğu gibi… Mekke'de savaşmak, kavga etmek, tartışmak, küfretmek asla caiz değildir. Bu konuda Allah Resulü (SAV) Mekke'de savaşmak benden önce kimseye helal edilmedi bana da bir günün belli zamanında helal edildi. Benden sonra (savaşmak) kimseye helal edilmeyecektir. Onun avı ürkütülmemeli, otu yolunmamalı, ağacı kesilmemeli. Yolda bulunan şeyler de ancak sahibini aramak kasdı ile alınmalıdır' buyurmuştur. KAYNAKLAR 1. Fıkhul İslam C:3 S: 318, 2 Kur'an-ı Kerim 96, 3. Kenzul İrfan, İhya, 4. Tergıb C:2 S: 211, 5. Tin Suresi 3, 6. Beled 1, 7. Tergıb C:2 S: 193, 8. Ascuhani Mevguf,9. Tergıb C:2 S: 194, 10. Tergıb C:2 S: 196, 11. Mülteka, 12. Buhari ve Müslim, 13. Tergıb 13 Fikhul İslam, 14. Hac 25, 15. Hak Dini Kur'an Dili C:5 S: 3397, 16. Buhari İlim Müslim Hacc Ebu Davut Menasik
Yazarın Diğer Yazıları