DEPREMLER KARŞISINDA DURUŞUMUZ NASIL OLMALI?
BU ŞEHRE VEFA BORCUM VAR
Kendi eliyle küçülen muhalefet
Bir Değerin Sessiz Vedası: Mahalle Bakkalı
E-MUHTIRA VE OSMANLI TOKADI
Küresel ekonomi durgunlukla yüksek enflasyon arsında bir bilinmezliğe sürükleniyor
PAMUK
Galibiyete Ciddiyetsizlik Yakışmadı
Ya 3 T’li (Tespit-Tenkit-Teklif) Konuşun, Ya da Ebediyen Susun!
Hüyük’te Turizm Bayramı
NAMAZIM, HER TÜRLÜ İBADETİM, HAYATIM VE ÖLÜMÜM ALLAH İÇİNDİR
REZİLLİK DİZ BOYU
Mart Ayı Satış Rakamları Açıklandı!
İRAN – ABD İLİŞKİLERİ
Ramazan’da Sağlıklı Beslenme Önerileri
ÇUMRA KARKIN’DA TANDIR EKMEĞİNİN SICAK YOLCULUĞU
KIZILDERELİ KATLİAMI
Acı nedir bilir misiniz?
İnsanı hayrete düşüren o kadar çok şey var ki hayatta. Ya da şaşırtan…
Artık ben hiçbir şeye şaşırmıyorum demek isterdim. Özgüveni yerinde ve tecrübe sahibi insanlar gibi.
Ama diyemiyoruz. Aslında olup bitene baktıkça, hadi yaaa… Nasıl olur? Falan demiyoruz belki, belki ilk duyduğumuzda şok oluyoruz ama birkaç saniye sonra geçiyor.
Bizim cenahta dava, dava şuuru, davaya ihanet etmeme gibi kavramlar sık kullanılır.
Bu kavramların etrafında oluşan halelerle de kendimize konum ediniriz. Kim ne kadar sadık, kim ne kadar yerinde hizmetler ediyor, kim sırt çevirmiş davaya, falan…
Mesela Bülent Arınç denilen şahsiyet Milli Görüş davasının bu günlere gelmesinde en önemli kilometre taşlarından bir tanesi.
Biz 70’ler kuşağı olarak, davayı, davaya bağlılığı ondan ve onun gibilerden öğrendik. Derslerini dinledik, acının poyrazına birlikte göğüs gerdik.
Şimdi görüyoruz ki Paralelci damadına sahip çıkma adına davayı öksüz çocuk gibi ortada bırakma gayretinde.
Kimse bana hükümetin yanlışlarından falan söz etmesin. Her hükümet yanlış yapar, şahıslar yanlış yapar. Ama en çok doğruyu kimin yaptığının bilincinde olmak zorundayız.
Şaşırdık mı? Evet, ben şaşırdım. Haydaaa! dedim.
Ben başka nelere şaşırdım?
Aslında bundan başka şaşılacak başka ne olabilir ki?
Bir de çoğu kimsenin şaşırdığı ama benim gülüp geçtiğim ve dişlerimi sıkarak bir kaşık suda boğmak istediğim tipler var.
Beş ömür versen kendi çabasıyla, birikimiyle kıçını oturtacağı koltuk bulamayacak olan, Tayyip Erdoğan ve Davutoğlu’nun ve diğer şuurlu yöneticilerin kelleyi koltuğa alıp verdiği mücadele sonucunda koltuğa oturan zevzek, gerzek, haddini bilmez, beyinsiz her gücün karşısında kuyruk sallayan çakallar var.
Sanki o koltuğa onu babası oturtmuş gibi;
Kimisi verilen emirleri yerine getirmekten korkar,
Kimisi kendisini bi’ halt zannedip inisiyatif alır üzerine düşmeyen konularda,
Kimisi aman başıma bir iş gelir endişesiyle suya sabuna dokunmaz,
Ülkeye ihaneti tescillenen Paralelcileri kollayıp gözetmekte bir beis görmez,
Oturduğu koltukta eğreti sanatçı gibi durmasına rağmen kendisinin o koltukta bir ömür sefa süreceğini zanneder,
Devletin her türlü imkanından yararlanıp da asıl inisiyatif alması gereken konularda salak gibi salağa yatar.
Verdiği bir oyla kendisini dava adamı zanneder.
Gemi hafif sarsılsın fare gibi kaçacak delik arar.
Ve nedense deliği de gemiyi sallayanların kapısına doğru açmıştır.
Şimdi kimseler bu yazdıklarımı üstüne alınmayacak, sahi ya var böyle tipler diyecekler.
Benim zoruma gidenlerin başında da, o hiç oralı olmayan tipler, helal olsun güzel yazmışsın deyip de, durumdan vazife çıkarmayanlar var.
Beyler, bayanlar!
Bu ülkede Tayyip Erdoğan kellesini koltuğuna aldı da kendisi için değil bir dava için yola çıktı da sizlere de sırtını dayadıysa ya duvar gibi sapsağlam duracaksınız ya da defolup gideceksiniz.
Biz tatlı su muhafazakârlarından bıktık!
O kıçınızı koyduğunuz koltuk başınızla yer değiştirmeden kendinize çekidüzen verin.
İslam ümmeti Türkiye’yi bekliyor sizin gibi korkak pısırık, her yöne tiplerle bu gemi yürümez!
Kendi eliyle küçülen muhalefet
Dilli şeytan
Eski Türkiye güzeldi be!
Gençleri mehdi mi kurtaracak?
Sokağa ne zaman çıkılır?
Zihinlerde çizilen haritalar
Yusuf Tekin’in mücadelesi
Çözüm değil sonlandırma süreci
Eğitim de denetim de şart
Konforlu iş belediye başkanlığı