Böyle çılgınlık görülmedi
AMAN BALIKLAR ÜRKMESİN, AMA…
Görgüsüzlüğün göstergeleri
TRAFİK SORUNUN ÇÖZÜMÜ İŞTE BURADA!
AYASOFYA’DAN TÜM DÜNYAYA...
“Hayatın Masası”
GÖĞE BAKALIM
Konya raylarla geleceğe taşınacak
Stresten Nasıl Kurtuluruz?
Efsanelerin Yemişi
Göztepe’nin Hesaplarını Tunahan Bozdu
Linç Edilen Hekim ve Sessiz Çoğunluğun Feryadı
Teknolojinin Bizden Aldıkları
Kripto para piyasaları bir oyun alanı değildir
İNSAN İÇİN ANCAK ÇALIŞTIĞININ KARŞILIĞI VARDIR
ASIRLIK ÇINAR ALTINDA AKŞEHİR
İç sahada alınan net galibiyet
Rakamlarla Otomobil Piyasası
BASIN DİLİ
Seçimler de sona erdiğine göre artık yavaş yavaş normal hayata dönmemiz gerekiyor.
Her ne kadar normal hayata dönmek istesek de, atmosferi öyle yüksek bir seçimden çıktık ki, bu biraz zaman alacak gibi duruyor.
Normal hayata derken, seçim bitti, geçim kavgasına dönelim anlamında değil.
Seçim varken de yokken de geçim kavgasında olanlar zaten geçim kavgasındaydı. Onlar için değişen bir şey yok.
Tuzu kuru olanlar için normale dönmek epey zaman alacak.
Normale dönmek demek, daha itidalli davranmak, seçim sürecindeki kavgalı dili bir kenara bırakmak, ötekileştirmeyi diğer seçime kadar ertelemek falan…
Zor mu? Epey zor.
Çünkü kavga anında yani seçim sürecinde taraflar birbirlerine öyle girdiler ki…
Kelimeler birer ok, cümleler tekme tokattı deyim yerindeyse…
Sonradan barışmak zorunda kalacağın insana ettiğin hakaretler, onun sana ettiği hakaretler, barışma sürecinde gözünün önünden gitmez ister istemez.
Şimdi de bu durumdayız.
O yüzden fazla da zorlamamak lazım. Ayrıştırıcı dil kullanmamaya özen göstererek tabi.
Okyanusta yol alan gemide sürekli itiş kakış gemiyi sallar, gemi ne denli büyük olursa olsun, kaptan ne denli yetenekli olursa olsun…
Kavga etmeden, itiş kakış yapmadan gemiyi yürütmek zorundayız. Yoksa zararını hepimiz göreceğiz.
Seçimden galip çıkanlarla seçimde mağlup olanların haline bakarsak…
Mağlup olanlar galip gibi, galip gelenler mağlup gibi tavır sergiliyor.
İktidar partisi mensupları kendilerini başarısız görüyorlar. Özeleştiri tadında herkes birbirini suçluyor ve pek fazla kimse partinin gidişatından memnun değil.
Yüzde 52'lik oyla Cumhurbaşkanını seçmiş olmanın dışında zafer nidaları yükselmiyor o cenahta.
Kaybedenler de, partilerine bir lider kazandırdıklarını düşünüyorlar. Ana muhalefet partisinden söz ediyorum.
Bunun sevinciyle önümüzdeki seçime hazırlık yapıyorlar ve bu iktidar gidecek diye başka bahara umutlarını taze tutuyorlar.
Partilerindeki hali hazırdaki lider de durumdan gayet hoşnut ve yeni bir lidere kapıları kapatıyor ama taraflar bundan hoşnut değil.
Şimdilik herkes kendi derdine düşmüş durumda.
Sonbaharda yapılacağı öngörülen yerel seçimlere hazırlık var gibi partilerde.
Ama şu bir gerçek ki;
Türkiye'de yaşayan insanlar hayatlarına kaldıkları yerden devam ediyorlar.
İktidar yanlıları halinden memnun, muhalifler halinden memnun.
İktidar el değiştirmediği için radikal bir sallantı zuhur etmedi.
Değişeceği varsayılmayan ama değişeceğini öngördüğüm birkaç husus var:
İktidar partisine yakın olup da koltuğu sağlamlaştırdık diyenler o kadar emin olmamalı.
Kibir gibi, burnundan kıl aldırmama devri bitecek gibi duruyor.
Teşkilatlarda selfie dönemi bitecek, oy erimesinin hesabı sorulacak gibi.
Belediyelerde yasal dayanaklara göre yapılan rant sağlama sistemi çökecek gibi sanki.
Teröre destek verenler vekil dahi olsalar rahat uyku uyuyamayacak gibi.
Vekiller kendilerini arayıp da kamu yararına hizmet için talepte bulunanlara geri dönüş yapmak zorunda kalacak gibi. Torpil için arayanlara geri dönüş yapan vekillere yol görünecek gibi.
Devlet başkanına yapılacak olan hakaretlere-eleştiri demiyorum- sıkı takip gelecek gibi.
Ülkenin doğusu ile batısı arasında konsensüs sağlanıp kutuplaşma azalacak gibi.
FETÖ devletin tüm hücrelerinden hızlı bir şekilde arındırılacak gibi.
Bunlar hem temenni hem de öngörü.
Görgüsüzlüğün göstergeleri
Laik hutbe verelim
Bağırarak suç bastırmak
Muhaliflerin sevdiği rakip siyasetçi
Yanlış tercih heba eder yılları
Teröre gerçekte kimler karşı?
Lider dediğin hakaret eder!
Ülkeyi soyanlar rahatsız
Omurgasız şımarıklar
Sınavları kaldırma gücümüz yok mu?