PATRON!

" Yeşil Yol” filmini her izlediğimde kanımın damarlarımdaki akışının yavaşladığını hissederim. On kez üst üste izlesem de elektrikli sandalye bölümünde her defasında gözlerimi kapatırım. İçimi en çok yakan şey ise; siyahi karakter John Coffey'in Poul karakteri Tom Hanks'e "patron” dediği anlar…

Stephen King'in romanından beyaz perdeye aktarılmış bu film; 1950 li yıllarda yaşanmış gerçek bir olaydan hikaye edilmiş. Batının adalet kavramı içine koyduğu vahşetini, kendi çıkarları adına” diğer” dediği tüm insanlara uyguladığı dayatmaları hikayenin içinde ince ince yaşıyorsun.

Patron batı; savaş istiyor ve bunu çıkarlarını tehdit eden devleti hedef tahtasına koyarak, her zamanki taktiği ile, kendi hiç alana girmeden eline silah verdiği” diğer”lerine yaptırmak istiyor.

Birleşmiş milletler de yüzlerce ülke var ama dünya sadece beşini konuşur: Rusya, Amerika, İngiltere, Çin, Fransa .

" Dünya beşten büyüktür” söylemi; onların kendine çıkar sağlamak için yaşamasına izin verdiği” diğer” hakimiyetini dünya düzeninde sorgulattı. Patronlardan İngiltere'nin veliahtı Williams'ın "savaşın Orta Doğu‘da olması normal ama batıda normal değil” demesi ve bunu kamuoyuyla paylaşması kafalarındaki bu sorgulamayı;” bize bu nasıl olabilir, nasıl istediğimizin dışında hareket edilebilir?” hayretini , kibrini ortaya çıkarıyor. İngiltere bir ada devleti olmasına rağmen birleşik bir krallık olarak tüm Afrika'da kurduğu şirketlerle sömürüler oluşturmuş, Amerika ile ortak paydada düzen kurmuştur. .

Şimdi Türkiye kadim devlet kültürünün verdiği güçle, söylemlerini tehdit eden bir cumhurbaşkanı ile çıkıyor; onların para kaynaklarını, güç odaklarını kendine çekiyor. Hem askeri, hem tarımsal, hem de diplomatik alanda abilik yapıyor. Yüz yıldır sahte abi olan” patron” için bu; büyük bir tehlike. Hem Çin'in hem Rusya'nın büyüyen gücünü dengelemek isteyen batı; " insanlık Ukrayna'da bombalanıyor” çığlıkları ile tehlike gördüğü Türkiye'yi onlarla savaşa, ambargoya dahil edip; bir taşla bütün sorunlarını kendi lehine çözme peşinde.

Tüm Amerika'daki yerlilerin ellerini, ayaklarını diri diri kesen, milyonlarcasını katleden, Vietnam'a Irak'a, Afganistan'a, Suriye ‘ye , Filistin ‘e bombalar yağdıran tüm Afrika'yı, Hindistan‘ı sömürgeleştiren, soykırımlar yapan onlar değilmiş; Avrupa'nın ortasında Bosnalı Müslümanlar Sırplar tarafından katledilirken, sadece Müslüman oldukları için tüm vahşete arkalarına dönen, mülteciler müslüman ise ” insan değil ölüme layık” anlayışı ile muamele eden kendileri değilmiş gibi…

"Patron böyle istiyor diye; artık o yeşil yol yürünmeyecek. Dünya vicdanın, merhametin, adaletin sahicisini istiyor ve bunu hak ediyor….


Yazarın Diğer Yazıları