İnsanoğlunun, hayatının her safhasında; düşünce ve duygularını yansıttığı anlar vardır. Bazen bir toplumun içinde, bazen de yalnızlığın sessizliğinde yaşanır emek gücü… Bunlar; senelerce hizmet ettiği bir kurumun iftihar tablosunda yaşanır, bazen de bir söz olur uçar. Gerçek şu ki; hakikatin sonsuzluğunda silinmeyecek kadar derin hatıralar bırakarak, altın puntolarla yazılır ürettiği hizmetleri…
Emek bir amaca ulaşabilmek için, ruhunu kanatlandırır. Hırsı-tamahı kabul etmez ve gözlerin gönüllere aktığı yerde, çıkarsız bir dünya kurar. Kocaman bir ailenin standardını, ülke çıkarlarını ve yüce misyonunu bayrak gibi göndere çekebilmek için…
Öyle bir dünya ki özverili ve içten… Emeğin gönül dünyasını bir kitabın içerisine sığdırabilmek adeta bir kahramanın atılganlığını, bir meslek olarak seçmesine benzer. Bunu başarmış olmak ise yürek ister.
Görülen o ki; fırtınalı bir denizde, beyaz köpükler, mavi sular değil de, ruhun aynası olan fedakârlığı, yıllarca hizmet ederek bir delta misali dünya sanayi okyanusun da buluşturmak ve en önemlisi ekonomik faaliyetini insan odaklı merkeze kurgulamak, çağlar üstü bir inancın işaretiyle terini kurutmadan ödemektir emeğin bedeli…
Emek, sadece beden gücünden ibaret değilse; kâğıt ve kalemin masa başında dünyayı yönetmek olmadığını da bilendir. Her dokunuşunda kibritten fazla yangın çıkaran sözlere, itibar etmeyen ve yarınları hedefleyen gücü tanır.
Bu güç; makineler değil, devasa binalar değil, onlara şeklini veren, tezyin eden ve yatırım hizmetlerinde, taşın altına ellerini koyan özverili insanların oluşturduğu geniş bir ailedir. Öyle bir aile ki; umut olur istikbale, tüten ocaklara, gülümseyen yüzlere…
İnanıyorum ki emek gücü, “Gayret her müşküle galebe eder” düsturunu aktif iş hayatında yaşatmaktır. Toprağa sevdanın, insana sevdanın, ülkeye sevdanın ve hizmete sevdanın haklı gururunu yaşatmaktır. Yeter ki Bias’ın dediği gibi: “İşinde hafıza, karakterinde soyluluk, çalışmalarında itidâl, korkularında Allah sevgisi bulunsun.”
Selam ve dua ile…
