HUZURUN KAYNAĞI:“TERÖRSÜZ TÜRKİYE”
ÖZELLİKLE SON AYLARDAKİ HUTBELER; MÜKEMMEL
Muhaliflerin sevdiği rakip siyasetçi
Eleştirin ama ekonomik veri cellatlığı yapmayın
ERİNMEDEN
Ellerimizle Yaptığımız Altın Kafeslerimiz
Mehir’le Kurulan Yüz Yuva
TÜRKLERDEN ÇOK BATILILARIN İLGİ GÖSTERDİĞİ BİR MÜSLÜMAN TÜRK BİLGİNİ İBNİ SİNA
Dil Giderse Kimlik gider.Karamanoğlu Mehmet Bey’den Bugüne Türkçeye Sahip Çıkmak.
CİĞERLERİMİZ YANIYOR
Yakan kim, kavrulan kim?
ÖTV Güncellemesi
Bakü’de Kurulan Tuzak
BASIN DİLİ
Oyun Kaliteli Galibiyet Güzel
Genellikle zamanımız insanının kafasını karıştıran ve meşgul eden genel bir problem gibi karşımızda durur, “Yarın aç mı kalacağım?” sorusu... Aslında bu tür düşünce sorunun kaynağına inmekten çok sorunları artırmaktan gayri hiç bir işe yaramaz. İnsanı tamaha, dünyaya bağlanmağa, helâl-haram tanımamaya sevkeder.
Parayı kazanıp biriktirmek, ihtiyarlığı garantiye almak, emeklilik maaşı özlemiyle yanıp tutuşmak güzeldir ancak, tek yönlü yapılan bu hesaplarda ve hedeflerin kökünde yanlışlık vardır. Hülasa, Dünya ahiretin tarlası olarak düşünüp, birazda gerçek yarını düşünmek gerekir.
Çocukların yarınını garantilemekte aynı şeydir. Düşünce, dünya için güzelde olsa... Açlık, kavram olarak korkutucudur. Açlık insanı her türlü kötülüğe sevk edebilir de ama bir saniye sonrasına bile karar veremediğimiz bu ölümlü dünyada herkes rızkını yer. Zaten rızk bittiği zaman, ecel, insana ölüm etiketini yapıştırır. Sonuç olarak, yarına aç kalma korkusu yerine çalışmayı hedef almalıyız.
Gerçekten de aç olan insanlar hayatın içinde gerek imani olarak ve gerekse de amaçları doğrultusunda şayet bir ideali yoksa “kudurmuştan beterdir” der atalar. Çünkü ne nasihat, ne de herhangi bir şey onlara kâr etmez. Yıkılmış ve derbeder olarak hayata bakarlar. Ancak hayatın gerçeği bununla sınırlı değildir ama ifadesi güçtür. Ne olursa olsun; Açın halini tok bilmez, hastanın halini sağ bilmez.
Kusurlarınızdan korkmayın. Onları sahiplenin. Kusurlarınızda gerçek gücünüzü bulduğunuzu bilirseniz eğer siz de güzelliklere sebep olabilirsiniz. Çünkü kâinat, çözülmez sır halkalarıyla zincirler oluşturur. O kadar çok bilmediklerimiz var ki; öğrendikçe hayretler içinde kalır, yeni bir keşfin güzelliği karşısında hayranlığımızı açığa vururken Allah'ın erişilmez yüceliğini bir kez daha gönülden kabulleniriz.
Ruhun güzelliği, bedenin güzelliği kadar kolaylıkla görülmez. Üstelik bedeni güzellik kanatlıdır çok çabuk uçar. “Yüz güzelliği hamamdan eve, öz güzelliği Urumdan Şam’a” demişler. Hep kendi kusurlarını görmekle meşgul olan kişi, başkalarının kusur ve ayıplarını göremez olur. Bu da bir güzellik, öyle değil mi?
Kusurları örtmekte gece gibi olmak her zaman güzel olan bir iştir. Hatalar, insana mahsustur. Herkes hata yapar. Umulmadık zamanlarda ağzımızdan çıkan kelimelerden sonradan pişmanlıkta duyarız. Bu pişmanlığı duymakta güzeldir. Güzellik kavramını araştırdığınız zaman, karşınıza tek bir cümle çıkar. “Başkasının ve kendine ait hatayı olduğu yerde bırak ve peşine düşme!”
Selam ve dua ile…
GÖRÜNÜŞE ALDANMA!
ÖZGÜRLÜK TEMEL İHTİYAÇTIR!
KURTLAR SOFRASI -2
KURTLAR SOFRASI -1
ADI SİGARA!
ARKASI YARINLARDA BIRAKTIK DÜNÜ -3
ARKASI YARINLARDA BIRAKTIK DÜNÜ -2
AYA, AYAK BASMAK!
SİHİRLİ DÜNYA SİNEMA!
BAŞKA DİNLERDEN KARIŞMIŞ İNANÇLAR -3