BAYRAĞI İNDİRME!

    Bayrak indirme olayı gerçekleştiği zaman Kazakistan’daydım ve yoğun programımız sebebiyle bu konu üzerine yazamamıştım. Dönüşte sevgili öğrencim Hazel Pekacar bu konuyla ilgili duygularını kâğıda döktüğünü söyleyerek aşağıdaki yazısını bana yolladı. Ben de bir üniversite öğrencisinin böyle hassas bir konuda neler düşündüğünü sizlerle paylaşmak istedim değerli okuyucular.
    “Ülkede gerilim devam ediyor. Gerek dış güçler gerekse içerdeki hazımsızlar mutlaka bir yerden tutup ülkeyi karıştırmaya devam ediyor. Türkiye Cumhuriyetinin hızla büyümesi düşmanları dahi birleştirdi. Artık ayrı ayrı ideolojiler değil, iktidar ve diğerleri olarak ikiye ayrıldı ülke. Meyveli ağaç, taşlarla ziyadesiyle yıpratılmaya çalışılıyor.  PKK’nın yıllardır bitmek tükenmek bilmeyen mücadelesine rağmen bir sonuç elde edememeleri, bunun üstüne ülkenin büyümeye devam etmesi örgütü adeta çıldırttı. Elden ne gelirdi? Hayal kırıklığına uğradılar.  Bir şekilde tekrar ölmediklerini, vazgeçmediklerini göstermeleri gerekiyordu ne de olsa. Uzun süren sessizlikten sonra yeni bir kışkırtmayla geçtiler karşımıza.
    Evet, bu kışkırtma bayrak indirme oldu. Peki, neden bayrak indirildi? Çünkü bayrak bir ülkenin bağımsızlığıydı, şerefiydi, ülkenin tüten ocağıydı; güçlüyüz, bağımsızız, dalgalanıyoruz demekti. Örgüt te bunu çok iyi biliyordu. Türk Milleti’nin bayrak konusunda ne kadar hassas olduğunu, geçmişimizi, tarihimizi, şanımızı, yüceliğimizi o kadar iyi biliyorlardı ki ülkeyi kışkırtmanın, ortalığı karıştırmanın bundan daha leziz bir yolu olamazdı. Fakat bunu yapmalarının sebebi; bayrağın kutsallığını ve anlamını bildiklerinden değil, dediğim gibi, Türk Milleti açısından önemini bildikleri içindir. Ölüsüne cenaze değil de leş  denilen, bir bayrağa sahip olmayan, geçmişi olmayan terör örgütü ne bilirdi bir şerefin, kutsallığın anlamını? Kendini bilmez biri içlerinden çıktı ve hadsizce indirdi bayrağımızı. Ülke şahlandı. Bayrağına sahip çıktı ve korudu. Fakat aynı zamanda ülke o kadar iyi biliyordu ki bunun bir strateji olduğunu… Gerek iktidar, gerekse ülke bu oyuna gelmedi. Çünkü tüm amaç Türkiye’yi savaşa sokmaktı. Bu ülkenin savaşa girmesi elli yıl geriye gitmesidir. Tüm misyon budur. Bunu görebilmek içindir tüm mücadeleleri… Ne kadar iç hainler üstüne düşeni yapmaktan geri kalmasa da, millet olarak gözümüz açık, zihnimiz uyanık, neyin ne amaçla yapıldığını biliyor ve ona göre davranıyoruz. İktidar, istikrarlı bir şekilde ilerliyor ve meydan vermiyor. Yere düşen bayrağı hemen fark edip, öpüp kaldıran ve kalbinin hizasındaki cebine kaldıran bir başbakana dahi, başbakan tepkisiz kalıyor yorumunu yapanlar zaten bu ülke hakkında tüm niyetlerini döküyorlar ortaya. Yandaş ve sosyal medyayla ülke durumu takip edenler, cam arkasından gördüğüyle, okuduğuyla sınırlı düşünen ve vatansever olduğunu iddia edenler işi zorlaştırmaya çalışıyor. Onları sığ düşünmek ve bakmaktan vazgeçip artık okumaya ve araştırmaya davet ediyorum. Ülke arkasında gelişen olayları düşünüp anlamaya çalışalım.
       Bu vatan hepimizin. Tutku ve takım haline getirdiğin partinin, iktidara gelmesi uğruna bayrağın ve vatanın elden gitmesine göz yuman, artık gözü dönmüş duyarsızlaşmış herkesi takkeyi önlerine koyup düşünmeye davet ediyorum. Ülkemize dışardan bakıp sadece gülüyorlar. Türkiye Cumhuriyetini gerek söz ile gerek davranışsal olarak alay edip seviyesizleştirecek kadar ellerine koz veriliyor. Harvard Üniversitesinde yaşanan olayı bu yüzden tekrar hatırlatmak istiyorum. Ülkemizin bu olayı da gururla ve başarıyla atlatacağına eminim. Allah vatanımıza zeval vermesin. Sağlıcakla kalın.”


Yazarın Diğer Yazıları