Selçuk Üniversitesi Ve Rektörü

Selçuk Üniversitesi, Konya’mızın akademik platformda ilk göz ağrısı olduğu gibi ülkemizin de en büyük ve en köklü üniversitelerinden birisidir. Selçuklu’nun pâyitahtı ve kadîm üniveriste şehri olan şehrimizde bu gelenek üzerine kurulan ve yaşatılması gereken ilk üniversitedir. Daha sonra kurulan diğer üniversiteler de bilhassa kadro yönünden Selçuk Üniversitesi’nden beslenmişlerdir. Hal böyle olunca, bu konuda konuşurken ağzımıza ve aklımıza geleni değil, bilgiye ve vicdana dayalı sözler söylemek gerektiği kanaatindeyim.

Bildiğiniz gibi 15 Temmuz gecesi FETÖ’cüler ülkemizin kaderiyle oynamak istediler. Ancak Milletimizin basiretini ve cesaretini, Cumhurbaşkanımızın siyasi dehasını hesap edemediler. Elbette bunlardan çok daha önemlisi Allah Teâlâ’nın rızası vardı; O izin vermedikçe yaprak bile kımıldamaz. Yine vâki olandan hayır çıktı ve bu olay sonucunda başta terör örgütünün manyak elebaşı, Pensilvanya’daki şizofren yaratık olmak üzere sempatizanları ve suç ortaklarının yüzleri ortaya döküldü.

Selçuk Üniversitesi, daha önce herkesin bildiği gibi FETÖ zanlısı bir rektör tarafından idare ediliyordu. Ondan önce de adı geçen yapılanma tarafından kıskaca alınmış hatta uzun süre gözaltında tutulmuş bir rektörü vardı. Bir aya yakın bir süre meydanlardaydık. Bu süre zarfında Selçuk Üniversitesi ile ilgili birçok spekülasyonun da konuşulduğunu duydum. Zaten bunlar basına da yansıyor. Hatta 15 Temmuz gecesi ile ilgili bizzat yaşadığım hâdisenin bile nasıl çarptırıldığına şahit oldum. O gece saat 23 sularında KONTV genel yayın yönetmeni Nurettin Bay ile birlikte canlı yayına başladık. Daha sonra gazetemizin genel yönetmeni Mustafa Tatlısu da bize katıldı. Canlı yayın esnasında çok yoğun bir telefon ve mesaj trafiğini de takip etmeye çalışıyordum. Saat 23.50’de Rektör Prof. Dr. Mustafa Şahin Hocamızın bana yazdığı mesajına bile dönemedim. Kısa süre sonra canlı yayın esnasında Mustafa Hocamız aradı, tam o esnada kameralar bana dönük olmadığı için açtım; “Arkadaşlarımla Rektörlükteyiz, Devletimizin ve Cumhurbaşkanımızın yanındayız, isterseniz canlı yayına da bağlanırım” dedi. Bunu canlı yayında dile getirdim, rejiye de rektöre bağlanalım dedim ve ilk bağlantıda ses problemi oldu ve rektörün sesini ekrana yansıtamadık. İkinci bağlantıda hocanın sesi seyircilerimize duyuruldu ve açık bir şekilde Mustafa Şahin Hoca tarafını beyan etti. (Bunların kayıtları elimizde mevcut) Bunu bile görmezden gelip dedikodu üretenlere de maalesef bizzat şahit oldum.

Hani derler ya “Eğri oturup doğru konuşalım” diye. Şu bir gerçek: Yeni yönetim tam bir enkaz devraldı. Bu durumu görmezden gelip darağacı kurmak hem hukuka hem de İlâhi Adalete uymaz. Ayrıca Mevlana Üniversitesi meselesini de kelimenin tam manasıyla kucağında buldu. Üniversitenin en önemli noktaları ve makamları FETÖ mensupları tarafından işgal edilmişti. Bunu gidermek “astığım astık, kestiğim kestik” mantığıyla olmaz. Her şeye rağmen bir hukuk devletiyiz, operasyonları yasal süreç içinde ve yasal zeminde yapmak gerekir. Bildiğim kadarıyla Mustafa Şahin Hoca ve ekibi hassasiyetle gecelerini gündüzlerine katarak, masumlara halel gelmesin düşüncesiyle hareket ediyorlar. Bu hareketleri esnasında da birçok baskıya maruz kalıyorlar. Bu hiç de doğru değil, o zaman FETÖ’cülerden farkınız kalmaz. Bütün bunlara rağmen üniversite içinde de gönlünden geçen görev verilmeyince hocaya ve ekibine saldırmak için pusuda bekleyenleri de görmek bir Konyalı olarak beni çok üzüyor. Mustafa Şahin Hoca ile yaptığım programda da söylediğim gibi; “Rektör yardımcılığı ve dekanlık bekleyenlere istediklerini vermek için sanırım yetmiş fakülte ve yirmi rektör yardımcılığı ihdas etmek gerekir.” Selçuk Üniversitesi geçmişte çok bâdireler atlattı. Şimdi artık hem tamir hem de yeni bir vizyon anlayışı ve çalışma sürecine girdi. Şahsi hesaplar yüzünden bu sürece engel çıkarmak ve dedikodu yapmak hem ülkemize hem de bölgemize zarar verir. Usûletle ve suhûletle hareket etmek samimi bir Müslüman’a çok yakışır.


Yazarın Diğer Yazıları