Harvard Üniversitesindeki Konuşma

Geçtiğimiz günlerde televizyonda can sıkıcı bir habere denk geldim ve bu konu hakkında yazmaktan kendimi alıkoyamadım. Harvard Üniversitesinde konuşma yapan Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül’e bir dinleyici, “ Burada demokrasi dersi vermeye utanmıyor musun?” dedi. Bu ne seviyesiz, bu ne çizgisiz ve haddini bilmez bir hitap şeklidir. Efendim, sen kimsin de kendi çapına bakmadan T.C. Cumhurbaşkanına karşı böyle bir üslup kullanabilme cüret ve küstahlığını gösterebiliyorsun? Cumhurbaşkanımızın cevabı manidar: “Sen şimdi beni dinle! Kimse sana böyle bir soru sorma hakkı vermez.” Yani mütecavize diyor ki, “Haddini bil, bu alçak gönüllülüğü dünyanın hiçbir yerinde ve başka hiçbir liderde göremezsin!” Bununla da yetinmedi kendini bilmez şahıs; Türkiye’de sürekli sonu gelmez şiddet olaylarının yaşandığını ve liderlerimizin ellerinden âdeta kan aktığını da iddia etti. Şimdi ben soruyorum sana: Başta Müslüman ülkeler olmak üzere -keza bu katliamların sebebi sizin gibiler veya sizin savunduğunuz ülkelerken- tüm Avrupa ülkelerinde kan aktığını ve şiddet olaylarının polisle halk arasında sınırsız seviyeye ulaştığını hepimiz gayet iyi biliyoruz. Hemen hemen bütün Avrupalı ve evrensel kanalların bunları bilerek göstermeyip sırf Türkiye’yi zayıflatmak ve her konuda ilk vurulacak hedef tahtası hâline getirmek için bunu yaptığını bilmiyor muyuz sanki? Şimdi sen, seviyesini bilmez insan, o işaret parmağınla karşındakini göstermeden önce şunu bil ki, geri kalan dört parmağın seni gösteriyor! Bunu asla unutma! Bu kendini bilmezce çıkışın sebebi ise başta Türk milletinin kendi Başbakanına, Cumhurbaşkanına yeterince kıymet vermemesi, başka milletlerin de bu üslup sebebiyle yüz bulmasıdır. E ne demişler? İmam böyle davranırsa cemaat ne yapar? Başta sen kendi liderine değer vermez, elâleme karşı hedef hâline getirirsen, onlar da vakit kaybetmeden eline alır ve oyuncak yapar seni! Hep söyledim, yine söylüyorum; iktidar karşıtlığı farklı, vatan hainliği farklı şeydir. İktidara muhalefet eden insan, içeride liderine düşman dahi olsa dışarıya karşı tek millet, tek vücut olur, liderine saygıda kusur etmez ve ona laf söyletmez. Ülkeyi siyonistlerin bölmesine gerek yok, içerideki vatan hainleri vasıtasıyla ülke elden gidiyor zaten. Tüm Avrupa da buna kıs kıs gülüyor. Türkiye’nin Japonya’dan sonra hızla büyüyen ikinci ülke olması, başta Amerika, İngiltere ve İsrail olmak üzere tüm siyonizm yanlıları ve bunların maşalarını çıldırtıyor. Bunu hazmedemiyor ve tepki göstermek istiyorlar. Bazen nasıl tepki vereceklerini şaşırdıklarından çareyi iç işlerimize burunlarını sokmakta buluyorlar. Onların derdi bizim acımız değil, onların derdi bir Soma ya da Gezi Parkı hiç değil. Onların derdi, büyüyen Türkiye’nin önüne geçemeyince her türlü hadiseyi istismar ederek ajitasyon yapmak. Şimdi sen T.C. Cumhurbaşkanına uzattığın o işaret parmağını orada tutmaya devam et, çünkü geri kalan dört parmağının niçin seni gösterdiğini tüm dünya biliyor.


Yazarın Diğer Yazıları