Konya’da Toplu Taşıma Ve YHT

İnsanlığın zorunlu ihtiyaçlarından biri şüphesiz ki ulaşımdır. Tarihten bugüne çok farklı şekillerde insanoğlu bu konuda hayatına devam etmeye ve kolaylaştırmaya çalışmış, çeşitli şekillerde ulaşım araçları icat etmiştir. Ulaşım; Köyler, şehirler, ülkeler arasında bir yerden bir yere gidiş geliş, münakale, muvasala, temas ya da bir şeyi bir yerden başka bir yere aktarma anlamına gelir. Dolayısıyla yaşadığımız süre içerisinde tabiat gereği ulaşım yapmak durumundayız. Tahmin edersiniz ki çok eski tarihlerde insanların yaşadığı alan, yerleşke ya da sınırlar, dar küçük olduğu için ona göre ulaşım araçları icat etmeye başlamışlar. Örneğin insanlar gitmek istedikleri yerlere yürümekte zorlanınca hayvanları evcilleştirip onları ulaşım aracı haline getirmişlerdir. Bu konuda ilk tercihleri atlar olmuş ve at arabaları meydana getirmişlerdir. Sınırsız olan insan aklı, yaşam geliştikçe ilerlemeyi de beraberinde getirmiş ve daha sonra motorlu araçları; otomobil vs. icat etmişler, bu gelişmeyi demiryolu ulaşımında kullanılan buharla ve kömürle çalışan trenler izlemiştir. İnsan nüfusunun artması yaşam şartlarının gelişmesinde paralellik sağladığı için, insan arttıkça gelişme artmış, gelişme arttıkça icatlar buluşlar ve daha kullanışlı yaşam beraberinde gelmiştir. Önce köylerde başlayan yaşam kasaba ve şehirlere bürünmüş ardından insanlık sayesinde metropol kentler haline gelmiştir. Hayatımızı birçok yönden rahatlatan ve kolaylık sağlayan bu ulaşım ağının gün geçtikçe hızlanması olumlu olduğu kadar birkaç olumsuz durumu da mütemadiyen arkasında taşımıştır.
Günümüzde, bir toplumun tüketimliliği, üretimliğini geçmiş ise o toplum tüketim çılgınlığı yaşamaktadır. Artık her şeye daha rahat sahip olunması insanları her konuda yarışa sokmakta ve bilinçsizce yaşamaya sevk etmektedir. Örneğin; çok rahat otomobil sahibi olunması şehrin başta trafik akışı olmak üzere, sonra huzurunu bozmaktadır. Çarpık kentleşme, görüntü kirliliğinin yanı sıra gürültü kirliliğiyle tüm yaşantıyı alt üst etmekte ve sizler de benim gibi düşünüyor musunuz bilmiyorum ama insanların iletişimini ve tahammül düzeyini de olumsuz etkilemektedir. Yoğun araba ve insan seli, yaşantıyı artık kolaylaştırmaktan çok zora sokmakta ve yoğun trafik akışı, kitlenmiş caddeler, işin halledilebilirlik süresini uzatmaktadır. Bu konuda bilinçli olunması gereken birçok nokta var. Bunlardan biri toplu taşıma araçlarının neden var olduğunun farkına varmak gerek. Topluma taşımalar, insanların bir yerden bir yere ulaştırmanın dışında trafiğe fazla özel araçlarla çıkılıp sorunlara yol açılmasını engellemek için görev yapmaktadırlar. Dünya üzerinde milyarlarca insan var ve bunların hepsinin aynı anda özel arabasıyla trafiğe çıktığını düşünmemiz bile faciadır.    Çok özel ve önemli işimiz olmadığı sürece özel araba ile trafiği katletmemeye dikkat edelim. İkinci nokta; insan ve taşıt kalabalığının yarattığı görüntü ve gürültü kirliliğinin tahammül düzeyini etkilediği noktasına vurdu yapmıştım. Şöyle ki; İnsan beyni psikolojik olarak rahatsız edici gürültü karşısında huzursuz oluyor ve gerginleşiyor bunun yanında, kitlenen trafikle birlikte işinin uzaması neticesinde daha çok rahatsız olup endişeye kapılıyor ve sinirlenmeye başlıyor. Bu da dolayısıyla sözlü ya da eylemsel olarak bir şekilde tepki vermesine yol açıyor. Sonunda saygısızlık çizgisine varılıyor ve atışmalar kavgalar meydana geliyor. Bunun önemli sebeplerinden biri tabi ki de trafik kurallarının ihlalinden ortaya çıkmasıdır. Bir nevi uyanık sürücü ya da yayaların, kurallardan taviz vermesi tavizi getiriyor ve ortaya Teksas’lık bir manzara çıkartıyor.
Bunu bir de dolmuş ve otobüsler yapınca tehlikenin boyutu daha da büyüyor. Bence bu araçların şoförlerinden sürücü ehliyetinin yanında eğitilmiş sertifika gibi bir belge de sorulmalı. Ya da bu elemanlar bir iç hizmetten falan geçmeli. Hadi dolmuşlar özel diyelim, belediye otobüs şoförlerinin kelle koltukta koskoca otobüsleri kullanıp içindeki insanlara eziyet etmelerini anlamakta güçlük çekiyorum. Acaba durağa doğru koşan bir insanı beklemeleri veya otobüse binen yaşlı birinin yerine oturmasını beklemeleri onlara ne kaybettirir? Bundan sorumlu yetkili “bir şey kaybetmeyiz, zaten oy oranımız %60’larda” mı diye düşünüyor yoksa?
Son olarak; hemşerimiz sayılan Ulaştırma Bakanımız Lütfi Elvan Bey’den YHT saatlerini gözden geçirmesini istirham ediyorum. Özellikle son trenin akşam saat 10 veya 11’de olması birçok kişinin faydasına olacak, benden söylemesi.


Yazarın Diğer Yazıları