Nevruz

Nevruz, “yeni gün” demektir.  Ancak kastedilen maksat “yeni yıl”dır. Nevruzun tarihine baktığımız zaman, yazılı tarihin başlangıcı olarak kabul edilen Sümerlerden beri kutlandığını görüyoruz. 21 Mart’ta güneş koç burcuna girer, gece ile gündüz eşittir ve bahara merhaba denir.  Bunun dışında bu günde rivayetlere göre birçok olay da gerçekleşmiştir. Mesela; Allah dünyayı gece ile gündüzün eşit olduğu bugünde yaratmıştır. Hz. Âdem de bugünde yaratılmış ve Havva ile de bugün buluşmuştur. Tarihteki bütün Türk Devletleri tarafından bayram olarak kutlanmıştır. On iki hayvanla sembolize edilen Türk Takvimi'nde yılın başlangıç günü olarak kabul edilmiştir. Oğuz Kağan bu günü "Kutsal Gün" olarak belirlemiştir. Ergenekon’dan çıkış da bugünde olmuştur. Selçuklu Sultanı Celâleddin Melikşah devrinin bütün uzay bilimleriyle uğraşan âlimlerini başkent Isfahan'a çağırarak, kendi adıyla anılan "Celâlî Takvimi”ni hazırlatmıştır. Şemsî Takvim adıyla bilinen ve İran ve Afganistan'da kullanılan bu takvime göre yılbaşı 21 Mart'tır. Akkoyunlu hükümdarı Uzun Hasan, Nevruz gününü yılbaşı olarak kabul etmiş ve vergileri buna göre düzenlemiştir. Sultan kelimesini Nevruz ile birlikte kullanılmasının sebebi ise, devlet başkanlarının halk ile birlikte bu önemli günü kutlamasından dolayıdır.
    Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan ve Türkmenistan’da Nevruz en büyük bayram olarak kutlanır. Zaten o hafta resmi tatildir. İlk gün, önceden hazırlanan alana erkenden keçeden çadırlar kurulur. Bu çadırları kurumlar hazırlar ve içinde gelen misafirlere ikram edilmek üzere başta kazakların “Navrız Köje”, Kırgızların ve Özbeklerin Sümelek”, Türkmenlerin de “Semeni” dedikleri o güne has çorba ve diğer milli yemekler ve içecekler ikram edilir. Hazırlanan Nevruz yemeğinin Anadolu’da hazırlanan Aşure’ye benzer yönü vardır; içinde en az yedi çeşit malzeme bulunması gerekir ve gerek hazırlanırken, gerekse ikram edilirken ve yenirken dini ve kutsal bir yönü vardır. Yemek pişip, kazan açılınca ikrama başlamadan önce Kuran okunarak dua edilir. Bu çadırları oraya gelen herkes ziyaret edebilir ve yer içer. Hatta bazı yerlerde en güzel hazırlanan ve en lezzetli yemekleri ikram eden çadıra ödül verilir. Daha sonra şehrin en büyük meydanında kurulan sahnede sanatçılar şarkılar okur ve halk dansları gösterisi düzenlenir. Spor müsabakaları düzenlenir. Protokol konuşmaları yapılır. Televizyonlar özel yayınlar yaparlar. O günün programından sonra veya ertesi gün aileler büyüklerine ziyarette bulunarak bayramlarını kutlarlar. Bazıları kurban keserler, misafirlerine ikram etmek için. Kurban kesilsin veya kesilmesin her evde muhteşem bir sofra hazırlanır, hem gelen misafirler için hem de kendileri için. Dualar edilir ve iyi dileklerde bulunulur. Köylerde kökpar denilen bir oyun oynanır. Kökpar; beş ve on kişiden oluşan takımlar karşı karşıya gelirler. Kafası kesilmiş bir keçi sahanın ortasına bırakılır. Takımların reisleri ortaya çıkar karşı karşıya gelirler ve oyun başlar. Bunlardan birisi at sırtından düşmeden, yere eğilerek keçiyi alıp kendi tarafına götürmeye çalışır. Keçiyi kapan başkan kendi tarafına doğru giderken, diğer grup toplu saldırıya geçer. Buna karşılık karşı tarafta harekete geçince artık ortalık toz duman olur. Hangi takım keçiyi kendi tarafına götürmeyi başarırsa, oyunu o kazanır. Kökpar, Kazakların oynadığı bir oyundur. Bu oyunun Kırgızlardaki adı ise Ulak'dır.  Ayrıca akşamları gençler eğlence yerlerine giderek arkadaşlarıyla birlikte eğlenirler. Maalesef Doğu Türkistan’da yaşayan Uygur Türkleri diğer soydaşlarımız gibi rahat ve eğlenceli bir şekilde kutlayamıyorlar. Çinlilerin baskısından dolayı köylerde kendi aralarında sadece bayramlaşarak bu büyük bayramı tabir caizse geçiştiriyorlar.
    Bu sene Nevruzu bu yıl Türk Dünyası Kültür Başkenti olan Eskişehir’de kutladık. TRT AVAZ her zaman olduğu gibi canlı yayınladı. Bu yayında ara-ara ben de yer alarak Nevruz ile ilgili bilgilerimi seyircilere aktardım. Valilik mi desem, oganizasyon komitesi mi desem, rezervasyonda sınıfta kaldı. Bu tür işler maalesef bizde hâlâ yapılamıyor. Allah’tan TRT vardı ki aksaklıklar pek göze görünmedi. Her şeye rağmen Nevruzun artık korku dolu gün olmaktan çıkıp eğlenceli bir hâl alması çok güzel.


Yazarın Diğer Yazıları