“Elimizden Yiyen, Kafamıza Pisleyenler”

30 Mart yerel seçimleri yaklaştı. Kaset savaşları “yerel seçimi” “Genel seçim” havasına büründürdü. Hatta yerel seçim  “olmak ya da olmamak” mücadelesine dönüştü.

Gündem, takip etmekte zorlanılacak kadar baş döndürücü bir hızla değişiyor.

Siyasetin ve siyasilerin seviyesi iyice düştü. Seçim propoğandaları komedi halini aldı.

Bazı komedyenler“belden aşağı konuşma seviyesizliğini ” espiri, bazı siyasiler de “belden aşağı vurma ve hakaret etme seviyesizliğini ” siyaset sanır oldu. 

Kılıçdaroğlu rakiplerine hakaret ederek muhalefet yaptığını sanıyor, tazminat ödemekte de başı çekiyor.

CHP’nin iktidara gelince yapacaklarına dair bir proje ortaya koyduğunu duyan veya bilen var mı?

CHP, “halkın istismara değil, proje ve hizmete oy verdiğini” 90 yıllık tarihi boyunca anlayabilmiş değil.

Halk, Menderes, Özal ve Erdoğan’a teveccüh göstererek “proje ortaya koyan, hizmet eden, seviyeli ve samimi siyaset ve  siyasetçiye oy verdiğini ve vereceğini ” ortaya koymuştur.

Kılıçdaroğlu geçenlerde CHP’nin şimdiye kadar başarısız olmasının  nedenini “halka inmemek,  halkın ayağına gitmemek, “olarak değerlendirdi ve –güya- özeleştiri yaptı.

Kılıçdaroğlu’nu tebrik ederim.(!)  İlk defa bir CHP genel başkanı parti isminde yer alan “Halk” kelimesi dışında “yaşayan bir halk” olduğunu nihayet hatırlayabildi. 

Ama, “halka inmek”  tabiriyle zihin altındaki “halka olan üstten tavrını” bilmeden ortaya koyuverdi.

Zira, “ inebilmek için inenin yukarıda, inilenin aşağıda” olması gerekir. Halk “seviyesine inilecek değil,  seviyesine çıkılacak, ulaşılacak, hatta baş tacı edilecek” bir varlıktır.

Halka ve dine değer vermeyen siyasetçiler, oy alabilmek için seçimden seçime dindarmış ve halka değer veriyormuş gibi  göründükleri için siyaset kurumu halk nezdinde hiçbir zaman saygın bir yere ulaşamadı. 

Demokrasi tarihi, CHP zihniyetinin halka  “heybeli, cahil, yobaz, geri kafalı, haso, memo” diye baktığının, dine karşı olduğunun, -en insaflı tabiriyle- dine mesafeli ve soğuk durduğunun, din anlayışlarının “ babaannem başörtülü dedem hacı” demekle sınırlı olduğunun sayısız örnekleriyle doludur. İşte birkaç örnek:  

 “Halk cahil ve geri kafalıdır. “Eski Anayasa Mahkemesi Başkanı Yekta Gündör ÖZDEN

“İslam bizim kültürümüz değildir.” CHP grup başkanvekili Ali TOPUZ

“Atatürk varken peygambere ne gerek var.” CHP Denizli İl Başkanı Ali KAVAK

“Başörtüsünü Sümerlerde Fahişeler takardı.” CHP milletvekili Canan ARITMAN

“Başörtülü kadın dışarı çıksın göz zevkimi bozuyor. Kırşehir Belediyesi CHP’li Meclis Üyesi Saadet BALCI

Mekkeli Yobaz” / Abdullah CEVDET ve Necmettin Sadık SADAK

“ Hacca gidip Araplara para yedirmeyin” CHP milletvekili Önder SAV

“Başını açma özgürlüğü adına başörtüsüne karşı çıkıyoruz” CHP milletvekili Muharrem İNCE  

Bu açık beyanlara rağmen  seçimler yaklaşınca oy kaygısı ile CHP’nin “halkçı ve dindar” oluverdiğini halk anlamakta, ama onlar “halk kadar arif olmadıkları için” bu bayat metotlarla oy alabileceklerini sanmaktadırlar.

İki emekli parkta güvercinlere yem atarlar. Emeklinin biri:

- “Şu güvercinlere ne zaman yem atsam siyasetçileri hatırlarım.”

Diğer emekli, siyasetçi ile güvercin arasında bir ilgi kuramaz ve “Neden? ” diye sorar.

- “Yerde dolaşırlarken elimizden yerler, havalanınca kafamıza pislerler”

Artık halk, “elinden yedikten sonra başına pisleyen” istismarcı siyasetten ve siyasetçilerden bıkmıştır.


Yazarın Diğer Yazıları