‘Lafın Emmisi Gelir, Dayısı Gider’

07.10.2013’de Yeni Konya  Gazetesi ve internet sitesinde yayınlanan “Çelenk, Saygı Duruşu, Ti Sesi” Neyin Nesi? başlıklı yazıma bir okuyucu “İnanamıyorum. ne gözlerime ne okuduklarıma. bu yazıyı yazan kişi acaba bu hükümet başta olmadan kaç kez saygı duruşunda bulundu. şimdi Atatürk'e, saygıya dil uzatabiliyor. sizler geçmişini inkar eden. sözde dindar geçinen başınız secdede ama dilinizle, yüreğinizle gıybet eden kişilersiniz. yazık çok yazık sizlerin yazılarını okuyup da padişahım çok yaşa diyenlere yazıklar olsun.”  Demiş. (Aynen aldım. Anlatım ve imla hataları ilgiliye aittir.)

 Bu okuyucuya aynı gazetenin internet sayfasında verdiğim cevabı aşağıda sunuyorum.

“Yorumunuzdaki çelişki, itiraf ve tutarsızlıklar fikirlerinizin temelsizliğini açıkça ortaya seriyor. Şöyle ki;

1-Osmanlı'yı, onun fikir, kurum ve kurallarını lağvederek ve fikirlerinizle "geçmişini inkar eden" asıl sizsiniz.

2- "Dindar geçinen başınız secdede ama dilinizle,yüreğinizle gıybet eden" demekle  asıl gıybet eden de sizsiniz.

3-"Bu yazıyı yazan kişi acaba bu hükümet başta olmadan kaç kez saygı duruşunda bulundu." diyorsunuz. Baskıcı tek tipçi sistem sanki çelenk koyma, saygı duruşu v.b konularda seçme hakkı  mı verdi? En ufak aykırı ses çıkaran linç edilmedi mi? Bunların konuşulamaması adı demokrasi, ama gerçekte savunduğunuz  totaliter rejimin baskısındandır.  Birbirimize katlanma ve birlikte yaşama kültürüne inanmış bir fikrin mensubu olarak yine de eleştirinize teşekkür ederim.”

Sayın okuyucu yazımı ve fikirlerimi eleştirmek,  çözüm ve önerilerde bulunmak yerine kafasındaki doğmalarla  itham etme yolunu seçmiştir. Bu şahsı ve bu paralelde düşünenleri itham etmek yerine, onlara fikirle cevap vereceğim.

Hiçbir devlet  resmi ideolojisini, -çelenk koymaya, ti  sesi eşliğinde saygı duruşunda bulunma gibi- tören ve ritüellerini halka dayatamaz. Bu, insan onur ve haysiyetiyle bağdaşmaz. Dini, etnik, fikri, sosyal  farklılıkları gözetmeyen, insanın inanç ve tercihlerine değer vermeyen devlet, halkına zulmeder. Böyle devletler -teröre, sporda şiddete, siyasette ayrışmaya, darbe ve işkencelere, çıkar ilişkileri, rüşvet, adam kayırma gibi  adaletsizliklere, suç ve suçluların artması gibi -toplumsal  çalkantı ve problemlere neden olur. Yönettiği  topluma huzursuzluk yaşatır, ama mutluluk veremez.

Fazla söze ne hacet. “Ayinesi  iştir kişinin, lafa bakılmaz” . Sistemin ve uygulamalarının 90 yıldır bu millete acılar yaşattığı, şifayap olmadığı ortadadır. Bu hala anlaşılamadıysa -Allah korusun- daha çok acılar yaşayacağız demektir. 

İslam, güzelce anlatarak iknayı (tebliği) öngörür. İslam; inanmaya ve bir şeyi sevmeye zorlamaz. Aykırılıkları linç etmez ve  tektipçi değildir. Ama, Müslüman’ım diyen fikri bir statüye girer ve ona dinin kuralları uygulanır. Herkes farklı dinlere inanma veya  inanmama hakkına sahiptir. Onlara o statüde haklar verilir ve saygı duyulur.

İslam’da  zulüm ve dayatma yoktur. -Günümüzün İslam yaftalı devletlerinin yaptığı gibi -Dayatma varsa orada uygulanan İslam değildir. Böyle yapanlar  İslam görünümlü zalimlerdir.

İslam’da hayat, din, akıl, mal ve nesil evrensel değerlerdir. Bunları korur, korunmasını  da herkesten ister.

Batı, global aktörler ve modern dünya, İslam’ın bu vazgeçilmez ilke ve evrensel değerlerini, ancak bin dört yüz  yıl sonra İnsan Hakları Evrensel Bildirisi ve eşdeğer hukuki metinlerle, teoride kabul edebilmiştir. Bu hukuki metinleri hayata geçirmek için samimi davranmayan Batı; Bosna, Irak, Suriye, Afganistan, Mısır, Somali, Çeçenistan, Myanmar gibi bir çok ülkede  yüz binlerce Müslüman’ın hayatına, dinine, aklına, malına ve nesline ya saldırmış, ya saldırganlara silah satarak desteklemiş, ya da timsah gözyaşları dökerek  seyretmiştir.   

Çağdaş yobazlar tarafsız tarih ve tarihçileri okurlarsa, anlatmaya çalıştığım İslami uygulamaların  binlerce güzel örneğini bulacaklar, zihinlerinin ısmarlama tarih ve devrim öğretileri ile iğfal edildiğini anlayacaklardır.

Sevgili okurlarım, aslında bu hafta başka bir konuda yazacaktım. Ama dayanamadım. “Lafın emmisi gelir dayısı gider” demişler ya…! Ben de “lafın emmisine dayı bir cevap” vermek zorunda kaldım.

Tüm İslam aleminin Mübarek Kurban –yakınlaşma-Bayramını tebrik eder, İslam ortak paydasında birleşmemize vesile olmasını temenni ve niyaz ederim…

 


Yazarın Diğer Yazıları