NASIL BİR TOPLUM OLDUK? NEREYE GİDİYORUZ?

 

Ülkemizde deprem veya benzeri bir felaket olunca muhalefet iktidarı, iktidar da muhalefeti suçlamayı alışkanlık haline getirmiştir.

Sanayileşme ve kapitalist ekonomiye geçişle köyden şehre yaşanan göçü, doğan arsa ve konut ihtiyacını yeterince göremeyen D.P. iktidarından başlayarak gelmiş geçmiş bütün iktidarlar, mevcut çarpık yapılaşmadan ve yaşanan felaketlerden sorumludurlar ve de günahkârdırlar.

Hz. İsa'nın kıssasıdır. İncil'de geçer. Zina ile suçlanan bir kadını taşlamak için can atan topluluğa Hz. İsa: "İlk taşı, günahsız olan atsın” der. Kimse taş atamaz. Kadın da affedilir.

Hz. İsa'nın "İlk taşı, günahsız olan atsın” sözüne karşı hiç kimse taş atamayarak, zımnen de olsa günahlı olduğunu kabul etme dürüstlüğünü gösterebilmişti. Şimdi bunu bile gösteremiyorlar.

Meselenin iktidar-muhalefet meselesi olmadığını, problemin yetiştirdiğimiz, daha doğrusu yetiştiremediğimiz insan odaklı olduğunu hala kavrayamadık.

İmar izni vereninden, demir ve betondan çalanına, rant uğruna gözünü karartanından, siyasi oy uğruna her türlü tavizi veren siyasetçisine, yağmacısından, kira artışı yapan fırsatçısına kadar sorunun kaynağının dinimizin yasakladığı çıkar, para, mal biriktirme hırs ve tamahında yattığını anlayamadık.

"Gökten indiği sanılan doğmalar” yerine "Altı ilke ile”, "On yılda on beş milyon genç yaratmakla” övündük de ne oldu?

Girilen bu yolda dinimizin ve kadim kültürümüzün şiddetle yasakladığı rüşvet, adam kayırma, hırsızlık, uyuşturucu, zina, cinayet, alkolizm (v.b) ile kirlenmiş her yaştan bir topluma dönüşmedik mi?

Resmi ideoloji eğitiminin verdiği bağnazlığı, particiliği, demokrasi, hürriyet v.s. gibi malum sığ ve sloganik düşünceleri bir yana bırakıp akıllıca cevap verelim.

Nasıl bir toplum olduk? Nereye gidiyoruz?

Sadaka taşı kültüründen, enkaz altındaki kadının kolunu keserek bileziklerini alan soysuzların bulunduğu bir toplum haline nasıl dönüştük?

Kuşlar için tedavi merkezleri kuran bir toplumdan, anne veya babasını kendisine yük görerek huzurevine yatıran bencil bir toplum haline nasıl geldik?

Birbirimizi, tercih ettiğimiz siyasi görüşü veya partiyi suçlamadan, tarafsız biçimde aklederek bu çürümüşlüğün nedenlerine inmek ve çözüm üretmek zorundayız.

Çare mi diyorsunuz? Çok basit. Kur'an'ın istediği gibi bir nesil yetiştirmek!

"Dünya hayatı oyun ve eğlenceden ibarettir…Akletmez misiniz?” (En'âm 32)

"Hep birlikte Allah'ın ipine sımsıkı sarılın...” (Ali İmran 103)

Akif de öyle diyor.

"Allah'a dayan, sa'ye sarıl, hikmete râm ol...

Yol varsa budur, bilmiyorum başka çıkar yol...”

Aksi halde; tarihte helak olmuş milletler gibi, ya deprem gibi bir felaketle, ya kapımızda bekleyen düşmanlar vasıtasıyla, ya da birbirimizi yiyerek yok olup gideriz Allah korusun…

Yazarın Diğer Yazıları