TÜRKİYE’YE DİZ ÇÖKTÜRME HEDEFİNDEN VAZGEÇMEDİLER

İslam Ülkelerine çekilen operasyonların sonuncusu ve en önemlisi Türkiye'ye çekilecek diye düşünüyorum. Allah korusun.

ABD'nin Yunanistan'a askeri yığınak yapması, PKK'ya on binlerce TIR silah ve mühimmat vermesi, son günlerde de G.K. Rum Kesimi'ne silah satışını serbest bırakması ve Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi'nin Ermenistan'a destek vermesi Türkiye'yi çevreleme, hatta savaşın ayak sesleri olarak okunmalıdır.

Yunanistan'ın çapına bakmadan üst perdeden havlaması tasmasını tutan sahibinden aldığı cesarettendir. "Ölecek köpek cami duvarına işermiş” atasözümüzü Yunanistan'a hatırlatmanın tam zamanı.

Esasen ABD ve NATO 15 Temmuz'da FETÖ terör örgütüyle Türkiye'ye bir operasyon çekti. Ama başaramadı. Hala bu başarısızlıklarını içlerine sindiremediler.

Vazgeçtiklerini mi sanıyorsanız? Asla, asla vazgeçmediler, vazgeçmeyecekler.

Yeni stratejiler geliştiriyorlar, yeni yöntemler üzerinde çalışıyorlar. Yeniden Türkiye'ye operasyon çekecekler. Bundan hiç kuşkum yok.

Eski CIA direktörü Graham Fuller, "İslamsız Dünya kitabı”nda "ABD'nin dünya hâkimiyeti önündeki tek engel Sünni Müslümanlardır. Vahhabilerle ortak çalışıyoruz, Şiileri kullanıyoruz. Sünni iktidarın yıkılması, Sünniliğin kalesi olan Türkiye'nin yıkılması ile mümkündür.” Diyor.

Daha açık nasıl söylenebilir?

ABD de, NATO da işlerinin hiç kolay olmadığını bilmektedirler.

Türkiye de bu tehlikenin farkındadır ve 15 Temmuz'da başaramadıkları "Türkiye'ye diz çöktürme” hedefini bir şekilde tamamlamak isteyeceklerini bilmektedir.

Dikkat edilirse Türkiye 15 Temmuz'dan sonra milli savunma sanayiine hız vermiş, denizde, karada, havada dostun gıpta, düşmanın da hayret ve korku ile izlediği savaş ürünleri geliştirmiş, bunları Suriye'de, Libya'da ve Karabağ'da kullanarak üstün başarılar elde etmiştir.

Türkiye, halen "müttefiklik, stratejik ortaklık” söylemleriyle durumu idare etse de, ABD ve NATO'ya güvenilemeyeceğini, hatta açık düşmanlar olduklarını 15 Temmuz ile çok acı biçimde öğrenmiştir.

Bu nedenle, çok yönlü bir dış siyaset uygulamaya, Rusya, Çin, Türki Cumhuriyetler ve İslam Dünyası ile iyi ilişkiler geliştirmeye, Türk Devletleri Teşkilatı kurulmasına öncülük etmeye, Şanghay İşbirliği Örgütü gibi alternatif siyasi oluşumlarla dirsek teması kurmaya kendini mecbur hissetmiştir.

Girilen bu yolda ne Türkiye'nin ne de ABD ve NATO'nun geri adım atmaya niyeti yoktur. Açıktan görünmese de, karşılıklı olarak restleşilmiştir.

ABD'nin doğrudan Türkiye ile bir savaşa girme ihtimali zayıf. Ama Yunanistan'ı kullanarak bunu yapması mümkün. Bu durumda Avrupa'nın topyekûn karşımızda konumlanacağına da şüphe yok.

O aşamaya gelmeden iç siyaseti dizayn etme, iç savaş çıkarma, suikast gibi alternatifleri denemeleri mümkün. Savaş son çareleri.

Onların ne yaptığını bilmek ve tedbir almak kadar, belki de daha önemlisi bizim inanmamız, birliğimizi ve beraberliğimizi muhafaza etmemiz hayati önemdedir.

"Gevşemeyin, üzülmeyin, inanmışsanız, mutlaka siz en üstünsünüzdür.” (Âl-i İmrân / 139)

KONYA – 21 Eylül 2022


Yazarın Diğer Yazıları