ESKİMİŞ VE ESKİMEYE BAŞLAMIŞ MESLEKLER

Rivayetlere göre, İznikli ve Kütahyalı çiniciler, oksitleri adlarıyla değil, elde edildikleri yerlere göre tanır ve adlandırırlar; bu adlar, babadan oğula bir sır olarak geçermiş. Usta, babasından öğrendiği sırla oksidin olduğu yere gizlice gider, yeterince toprak çıkartırmış. Sonuçta, çinicilerin "renk ilmi" dedikleri bu sırlar 17 yüzyıl ortalarında tamamen kaybolmuştur.     Çiğ veya pişmiş hamurun hazırlanması, boyanın hazırlanıp kaolin tabakasının üstüne sürülmesi,pişirme işlemleri, sonra bir kat daha kaolinle kaplanması ve bunun üzerinin söz konusu madeni oksitlerle desenlendirilmesi, ikinci pişirme işlemi; karoların ilk pişirmede fırına yatay, ikincisinde dikey istiflenmesi, bin kadar karo alan fırınlarda, dumanı az gürgen cinsinden odunların yakılması vb. gibi, Osmanlı dönemi çinilerine mükemmellik kazandıran bir dizi yöntem biliniyorsa da, onca araştırmaya karşın bu yöntemlerin uygulanışındaki sırlar henüz keşfedilmemiştir . Osmanoğulları ve çiniciliğin dönemleri Türk çini ve keramik sanatlarının gelişmesinde, Selçuklu sultanlarından sonra, onlar gibi anıtsal yapılara ve güzel sanatlara ilgi duyan Osmanlı padişahlarının ve vezirlerinin rolü yadsınamaz. İznik çiniciliğinin ilk dönemi, bir atadan bir toruna, Çelebi Mehmed'in (1413-1421) saltanatından, torunu Fatih Sultan Mehmed'in (1451-1481) saltanatı sonlarına değin yaklaşık 70 yıl sürmüştür. "Sırlı Tuğla Devri" denilen bu dönemin ilk yılları olan Çelebi Mehmed'in hükümdarlığının, Türk çini sanatında çok özel bir yeri vardır. Bu açıdan, Çelebi Mehmed'in saltanatına şahane "Türkuaz" yılları denilse yanlış olmaz. Yeşil Camii ve Yeşil Türbedeki duvar, mihrap ve mukamas çinileri, çini levha, palmet ve madalyonlar, Sitti Hatun sandukasının kaplamasında kullanılan altıgen çiniler ve desenli kaide bordürü, eşsiz sanat kompozisyonlarıdır. 

Yazarın Diğer Yazıları