Öncelikli Sorun Güvenlik

Tarih boyunca insanlık hep güvenlik sorunu yaşamış, güvende yaşamak için devletler kurmuş, ordular oluşturmuş, kaleler ve evler yapmış, silahlar edinmiş, kazancının büyük kısmını güvenliği için harcamış. Zira insan aç olarak geceleyebilir, ama güvende olmadan gözüne uyku girmez.
     Bu günlerde devlet ve millet olarak güvenlik, en öncelikli sorun olmaya başlamıştır. Askerimizle polisimizle tüm güvenlik güçlerimiz teyakkuz halinde. Her gün uçaklarımız terör odaklarını, terör yuvalarını bombalamak için havalanıyor, askerimizin ve polisimizin izinleri bile kısıtlanmış durumda. Doğu ve Güneydoğu bölgelerimizde askerimize ve polisimize tuzaklar kuruluyor, toplu katliamlara uğruyorlar, son iki günde otuza yakın şehidimiz oldu. Kalleşler son kozlarını oynuyorlar, son kalan güçlerini dağlara çıkardılar, yollara döktüler. Şükür ki hükümetimiz kararlı, silah teknolojimiz yeterli, paramız var.
   Evet, düzenli orduların, savaş için eğitim alan askerlerin terörle mücadelesi hep zor olmuştur. Çünkü terör demek vur- kaç demektir, halkı bezdirmek ve kaos oluşturmak demektir, tuzak kurmak, bomba ve mayın koymak demektir. Düşman ordusunun yeri, sayısı, gücü, menzili bellidir. Savaşacak ordu, ona göre hazırlığını yapar ve düşman ordusunu karşılar. Terörle mücadelede ise; karşıda bir güç yok, nereden kimin çıkacağı belli değil. Burada tüm milletimize görev düşüyor. İhbar etmeli, halk güvenlik güçlerimizle işbirliği yapmalı, bilgi vermeli, gerekirse halk ayağa kalkmalı, toplu gösteriler yapmalı, teröristlerin morali bozulmalı, ümidi kesilmeli. 
     Halkın içinde yardım ve yatakçıların olduğu bir bölgede terörle mücadele etmek çok zordur. Burada halkı onlardan koparmalı, halk izole edilmeli, masum halk ile teröristleri iyi ayırmalı, halkı devletten uzaklaştırıcı politikalardan, yaklaşımlardan uzak durmalı.
     Daha dün şehrin ortasında, eve giderken yolumun üzerinde bir kız kaçırıldı. İşyerinden gelip servis otobüsünden inen bir kız, yaka paça alınıp taksiye atıldı ve kaçırıldı. Çevrede görenler sadece seyretti. Bu cesaret nereden geliyor?
    Evet, yasal boşluklar var, halkta nemelazımcılık var, kuvvetlinin zayıfı ezdiği, toplumun da seyirci kaldığı bir anlayış var. Merhamet ve şefkat duygularımız körelmiş, dayanışma ve yardımlaşma kaybolmuş, ‘bana dokunmayan yılan bin yaşasın’ anlayışı gelişmiş. Sonuçta güvenlik güçlerimiz yetişemiyor, tek başına güvenliği sağlayamıyor, kendi canının derdine düşüyor.
    Sonuç olarak, ceza kanunlarımız tekrar gözden geçirilmeli, idam cezası geriye getirilmeli, güvenlik güçlerimizin eli kolu bağlanmamalı, yetkileri yeniden düzenlenmeli, asker -polis işbirliği daha güçlü olmalı, okullarımızda maneviyat ve ahlak dersleri daha içerikli verilmeli, istihbarat teşkilatımız daha da güçlendirilmeli, güvenlik konusunda halkımızın yardımından faydalanılmalı. En önemlisi de, ayrıştırıcı ve ötekileştirici tavır ve politikalardan uzak durmalı, bölücülerin ekmeğine yağ sürmemeli.

Yazarın Diğer Yazıları