SOKAK KÖPEKLERİ SORUNU NASIL ÇÖZÜLÜR?

Türkiye'nin uzun zamandır boğuştuğu bir problemi var: sokak köpekleri. Ancak bir evladımız parçalandığı yahut öldürüldüğü zaman gündemimizi meşgul ediyor ve bir sonraki yavrucağımıza kadar sorun sümen altı ediliyor. Sorun sokak hayvanları değil sokak köpekleri. Bu sokak köpekleri sorunundan hayvansever dernekler dahi rahatsız. Onlar da çözüm bulunmasını istiyor. Peki çözüm olarak ne sunuluyor? Kısırlaştırma.

Peki kısırlaştırma çare mi bir bakalım. Ülkemizde şu an için 10 milyon civarında sokak köpeği olduğu tahmin ediliyor. Bu 10 milyon sokak köpeğinin yarısı dişi. Her dişi her batından ortalama 6-8 yavru yapabiliyor ve bunların da yarısı yaşasa 3-4 tane yavru yetişkinliğe ulaşabiliyor demektir. Bu düzen 6 ayda bir tekrarlanıyor. 6 ay sonra anne tekrar yavrularken daha önce doğurduğu yavrular da doğum yapacak erişkinliğe ulaşıyor. Sonuç olarak bir senede 40 milyona yakın sokak köpeği ortaya çıkabiliyor yahut çıkma potansiyeline sahip. Bu rakama yavrular dahil değil. O halde şimdi 5 milyon dişi köpeğin büyük çabalarla 1 milyon tanesini kısırlaştırsak geriye kalan 4 milyon köpek kısırlaştırdığımızdan çok daha fazla yavru yetiştirebilecek kapasiteye sahip. 3 milyon köpek kısırlaştırsak dahi durum değişmeyecek. Köpeklerin 10-13 yıl yaşadıklarını da unutmamak lazım.

O halde kısırlaştırmak bir önlem olabilir ancak sorunu çözebilecek bir yöntem olarak önümüzde durmamaktadır. Bir diğer teklif ise köpeklerin toplanıp bir yerde tutulması. Ancak milyonlarca köpeğe eziyet görmeyecekleri şekilde geniş barınakların inşa edilmesi söz konusu dahi olamaz. Ayrıca bunları düzenli bir şekilde karınlarının doyurulması da hele ekonomik sıkıntıların çekildiği şu dönemde sanırım pek mümkün görünmüyor.

O halde herkesin kabul ettiği bu sorun nasıl çözülebilir? Öncelikle insanların köpek satın alması ciddi kontrollere tabi tutulmalı. Asla sokağa köpek bırakmaya müsaade edilmemeli, ciddi ve caydırıcı cezalar uygulanmalı. Zira sokak köpeklerinin bir kısmı cins köpekler. Kedi ve köpeklere çip takılması kararı doğru bir karar olarak önümüzde durmaktadır. Sonrasında kanaatime göre her ne kadar iç acıtsa ve istenmese de sorunun temel çözümü ABD'de uygulandığı gibi itlaftan geçiyor gibi durmakta. Her ne kadar bu durumu istemesek de şunu unutmamalıyız ki hiçbir hayvan insandan daha değerli değildir. Hiçbir hayvan yaşama pahasına bir insanı parçalama yahut ölümüne sebebiyet verme hakkına sahip değildir. Sokaklarımız da köpeklerin doğal yaşam alanı değildir. Şayet doğal yaşam alanı ise dağlardaki hayvanlar gibi kendi kendilerine beslenmeli ve insanların yardımına ihtiyaçları duymamalıdırlar. İnsanların onları beslemeleri onların doğal yaşam alanlarında sokaklar olmadığının bir göstergesidir. Ülkemizde her sene milyonlarca inek, koyun, tavuk kesilirken sesi çıkmayanlar insan öldüren köpeklerin itlaf edilmesine son ses tepki göstermekteler. Nasıl ki insana zarar veren sinekler, böcekler, fareler öldürülebiliyorsa insana zarar veren köpekler de öldürülebilir. Kuş gribinde milyonlarca tavuk, ördek gibi kümes hayvanlarının toplatılıp itlaf edildiyse aynı durum köpekler için de caridir. Bunu çok ciddi bir hayvan sever olarak söylemekte ve yazmaktayım. Örneğin sokak kedileri öldürülemez. Çünkü kimseye bir zararları yok. Ancak sokak köpekleri 2021 yılında 24 kişiyi öldürüp 535 kişiyi de yaraladılarsa, 2022 yılının henüz ilk on ayında da 27 kişiyi öldürdülerse bu soruna artık neşter vurma zamanı gelmiştir. Kısırlaştırma çare değil ancak çare olsa bile bunun onlarca yıl süreceği bariz. Bu sürede her yıl bu kadar insanımızın ölümüne sessiz kalmamız isteniyor. Asla.

Yetkililer, hayvansever derneklerin çok çıkan seslerinden çekinmekteler. Hayır. Lütfen artık çekinmeyin. Sokaklarımızda nasıl ki sinek, böcek, fare gibi muzır hayvanlar istemiyorsak ve belediye her sene bunları ilaçlıyorsa sokaklarımızın güvenliği için de sokak köpekleri istemiyoruz. Selam ve dua ile…


Yazarın Diğer Yazıları