Dolardan Kaçan Yatırımcıları Altının Cazibesi Baştan Çıkardı

Altın fiyatlarındaki yükseliş, politika faizlerindeki 11 puanlık düşüş ve mevduat stopajlardaki artışa rağmen Türk lirasının bankacılık sistemindeki payı yüzde 60'lara yükselmiş durumdadır.

Dolarizasyon için de elverişli sayılabilecek böyle bir ortama rağmen; özellikle üst gelir grupları mevduat faizlerine ve altına yönelmekten kendilerini alamadılar. Her ne kadar bazı ekonomistler bu görüşlere katılmasa da elle tutulur başkada bir gerekçe görünmemektedir. Ayrıca talebi en çok düşen grubun piramidin en tepesindekiler olduğu fikrîde tam olarak gerçekleri yansıtmıyor.

O zaman Lüks tüketim çılgınlığını emekliler, asgari ücretliler ve ücretli kesimler mi yapıyor? Sorusunun cevabı boşlukta kalmaktadır. Son dönemlerde politika faizleriyle piyasa faizleri arsındaki uyumsuzluğun giderek artmasının sebebi dezenflasyon hedeflemesine olan inancın sarsılmaya başlamasından kaynaklanmaktadır. Maalesef enflasyon Türk milletinin bünyesinde bağışıklık kazanmış bir virüse dönüşmüştür.

Geçmişten günümüze teşhiste yapılan hatalar nedeniyle yüksek enflasyonun tedavisi de tam olarak mümkün olmamıştır. Bu ortamda yatırımcılar diğer yatırım araçlarından kaçarken altının tahrik edici cazibesine tutuldular. Altına olan yönelim nedeniyle de altın fiyatlarındaki yükseliş özellikle yastık altıda altını olanlara anormal bir servet sahibi olma imkânı sağlamıştır.

Mevcut durum uygulanmakta olan sıkı para politikalarının tersine harcamaları genişletme ve talebi canlandırma olasılığı bakımından piyasalara can suyu olabilecek nitelikte bir gelişme olabilir. Toparlayalım Dolar "kur yapma” kabiliyetini kaybetmeye başlayınca "altının cazibesi” yatırımcıları baştan çıkardı. Artık ekonomik gidişatın seyrini fiziki altın sahipleri belirleyecek.