Türkiye’nin gıda güvenliği Konya’ya bağlı
Amerika Yalan Söylüyor
BU SAVAŞ, SADECE İRAN VE İSRAİL SAVAŞI MI?
KAYGAN ZEMİN
DİRENİŞ POSTUNA BÜRÜNEN İHANET
“Anadolu Mayası” Sütü Yoğurda Dönüştürmüştür.
VİCDAN YELKEN AÇTI
Aile Yılı ayrılık yılı olmasın
İSLAM KÜLTÜR VE EDEBİYATINDA SEYAHATLER ÜZERİNE KISA BİR SEYAHAT 3
MADLEEN GEMİSİ
MADLEEN; KENDİSİ KÜÇÜK OLSA DA ETKİSİ ÇOK BÜYÜK BİR GEMİ
TERÖRSÜZ TÜRKİYE
Nisan Ayı Satış Rakamları Açıklandı!
Oyun Kaliteli Galibiyet Güzel
REZİLLİK DİZ BOYU
İhracatın ithalatı karşılama oranı yüzde 70'lerde,
İmalat sanayinde "yüksek teknolojiye dayalı” ürün ihracatında yüzde 5'lerde,
Küresel mal ihracatından aldığımız payda yüzde 1,08'ler civarında seyrederken;
İhracattaki artış ya da azalışları tek başına "kur hareketlerine” bağlayarak; dış ticarette konuşulması gereken asıl sorunların tartışma zeminden uzaklaşıyoruz. Coğrafyadan kaynaklanan stratejik avantajımızı, gelişmiş pazarlara olan yakınlıklarımızı, dinamik nüfus potansiyelimizin gücünü verimlilik ekonomisine dönüştürmeden; akşam kurla yatıp sabah kurla kalkmak kolaycı bir yaklaşımdan öteye geçemez.
Döviz kurları yükseldiğinde sevinen; döviz kurları düştüğünde matem havasına bürünen, ihracat teşviklerini yerli yerinde kullanmayan, her şeyi devletten bekleyen bir ihracatçı anlayışıyla bundan daha fazla ileriye gidemeyiz.
Hazine ve Maliye Bakanı Sayın Mehmet Şimşek 26.01.2024 tarihli sosyal medya hesabı X'te yapmış olduğu açıklamada ihracatla kur arasındaki ilişkiyi istatistiki verilerle net ve anlaşılır bir şekilde izah etmiş:
" İhracatın ana belirleyicisi yurt dışı talep olup kurun önemli bir etkisi yoktur. 2003-13 döneminde nominal sepet kur yıllık ortalama yüzde 3,3; reel ihracatımız yüzde 7,1 artmıştır.2018-23 döneminde ise kur yüzde 36,4attarken ihracatımız sadece yüzde 5 artmıştır. Dünya ticaretinden daha çok pay almak ve kazanımlarımızı kalıcı hale getirmek ancak verimlilik artışı, inovasyon, yüksek katma değer ve markalaşma ile mümkündür. İhracatçılarımızı çok güçlü bir şekilde destekliyoruz desteklemeye de devam edeceğiz”
Sayın bakanın açıklamalarında da görüldüğü üzere ihracattaki artış ya da azalışlarda döviz kurlarının baskın bir etkisi yoktur. Asıl sorun yüksek teknolojiye dayalı ürün ihracatının istenilen seviyede olmaması, yüksek dış ticaret açığının bir türlü kapatılamaması, küresel mal ihracatından aldığımız payın mevcut potansiyelimizin altıda kalmasıdır.
255 milyar doları aşan yıllık ihracatın normal şartlarda toplumu rahatlatması gerekirken; ihracata dayalı büyüme modelinin toplumun tüm kesimlerine yansımamasının sebebi; ihracatın-ithalatı karşılama oranının hala yüzde 70'lerde seyrediyor olmasından dolayı, yüksek oranda dış açık veriyor olmamızdandır.
Sonuç olarak ihracatçılarımızın sürekli olarak yüksek kura odaklanmak yerine; yüksek teknolojiye, katma değeri yüksek ürünlere, Ar-Ge yatırımlarına odaklanması gerekir. İhracatçılarımızın mutlu olacağı "yüksek kur hedefi” dar gelirli insanlarımızın fukaralığını daha fazla artıracaktır…
Türkiye’nin gıda güvenliği Konya’ya bağlı
Yüksek enflasyon gelir dağılımını allak bullak etti
Dijital bankacılık işlemlerinde SMS onayı zorunlu olsun!
Altın yeni bir çıkış arıyor…
Birikimlerimizi uyanıkların sofrasına katık etmeyelim!
Türkiye ekonomisi küresel ticari krize karşı ne kadar dayanıklı?
Yıllık enflasyondaki düşüşe rağmen hayat pahalılığı neden azalmıyor?
Küresel ekonomi durgunlukla yüksek enflasyon arsında bir bilinmezliğe sürükleniyor
Altın Bitcoin dâhil hiçbir rakip tanımıyor…
Altın yatırımcılar için koruma kalkanı oldu