DOLAR
40,53
EURO
47,52
STERLİN
54,57
GRAM
4.370,25
ÇEYREK
7.175,00
YARIM ALTIN
14.351,00
CUMHURİYET ALTINI
28.568,75

Yükseköğretim Nasıl “Yüksek” Olur?

 

Allah Teâla, Kur'an'ın tarif ettiği ve dikkat çektiği kâinat kitabında her gün yenilediği sayfalarla bize yön vermek istiyor.

Arıların arasında kraliçe, karıncalar arasında yasup gibi, cinsler arasında yaratılan "özel” olanlarla yönetim ve organizasyonu tavsiye ediyor.

Karıncaların Hz. Süleyman (a.s.) ordusunun geçişinde nasıl organize olduğunu Kur'an-ı Kerim'den öğreniyoruz:

"Nihâyet neml (karınca) vâdisine geldiklerinde, (içlerinde reis olan) bir karınca: "Ey karıncalar! Yuvalarınıza girin! Süleymân ve orduları farkında olmayarak sizi ezmesin!” dedi.” Neml, 27/18.

Eğitim/Öğretim/Organizasyon/Yönetim'de başarılı olmak için Allah'ın "özel” yarattığı "üstün yetenekli” insanları tespit edip, onları organizasyonun başına koyup yola devam etmek gerekiyor.

"Hele sen bir yürü de

Ne koşanlar göreceksin sürü de” (M. Akif Ersoy)

Sosyoloji böyle çalışır.

Normal insanlar normaldir ve onlarla rutin işleri yürütürsünüz.

Dolgu malzemesidir onlar.

"Hele sen bir yürü” diyebilecek ve sürüyü harekete geçirecek, sevk ve idare decek insan ancak diğerlerinden farklı "üstün yetenekli” insan olmalıdır.

Eğitim/Yönetim/Organizasyon sistem objektif esaslarla "üstün yetenekli” insanların geçişkenliğini sağlamalı ve onların yaratılışlarına uygun olan tepe kadrolarına yerleşmelerini sağlamalıdır.

ABD'de 26 yaşında dünyanın en genç profesörü olan Oktay Sinanoğlu için bu yollar açıldığı için 26 yaşında profesör oldu.

Gelelim yükseköğretim nasıl "yüksek” olur sorusunun cevabına…

Osmanlı Devleti yükselme döneminde Sahn-u Seman medreselerinde eğitimde odalar arası geçiş ve kademeli eğitimi mükemmel uygulayarak "üstün yetenekli” insanları en kısa sürede tepeye yerleştirdi ve eğitim/yönetim/organizasyonu onlarla yaptı.

İşi uygulamayla da taçlandırdı ve şehzade şehirleri kurdu.

Bu sistem 14 yaşında bir genci devlet yönetecek seviyeye getirdi.

Sah-u Seman'ı Enderun takip etti.

Sistemin bozulması ve olayın "beşik uleması” ile dibe vurması Osmanlı Devleti'nin hızla irtifa kaybetmesini netice verdi.

Batı'yı bugüne getiren büyük atılımını üniversiteler ile değil; onlar arasından seçilmiş "özel/üşütün yetenekli insanlar” tarafından oluşturulmuş "akademi” ler ile gerçekleştirdi.

Fikir babalığını Francis Bacon (1561-1626)'ın yaptığı akademi kurma fikri batıdaki bilimsel gelişmeler için milat kabul edilmektedir.

Batı'yı kendi karanlık ortaçağından çıkarıp rönasans ve reformu yapmasını sağlayan bilimsel gelişmelerde; üzerine oturdukları Endülüs birikimi, Fatih Sultan Mehmet'in İstanbul'un fethinin sağladığı büyük değişimler ile birlikte; üniversiteler üstü kurumlar olan ve onlara yön ve ilham veren akademilerin çok önemli bir payı vardır.

Bu akademiler;

1.The Academia del Cimento in Floransa-1657.

2.The Royal Society in London-1663.

3.The Royal Academy of Sciences in Paris-1667.

4.The Berlin Academiy-1700.

5.St. Petesburg Academy-1724.

Bu konuya dair tabii ki çok şeyler söylenebilir; ancak "arife işaret yeter” ilkesi gereği işi şu cümle ile özetleyelim:

En kısa ve acil işi olarak "özel/üstün yetenekli” insanları bünyesinde toplayan bir "akademi” kuralım ve sürünün yönetim/sevk ve idaresini onlara verelim.

Bakın o zaman nasıl yükseköğretim gerçekten "yüksek” oluyor.


Yazarın Diğer Yazıları