Değişen Konya, Aile Kurumu...II

Marangozlar mobilyacılar derseniz Kapı Cami civarında iken daha sonraları Meram Sanayi tarafına, daha sonraları ise yine İstanbul yolu üzerindeki Marangozlar Mobilyacılar Sanayii'ne taşındı ve devamlı gelişen büyüyen modernleşen Konya'nın ihtiyacı buralardan karşılanıyor.

Ulaşımda derseniz gelişim baş döndürücü oldu. Elli yılda önce at arabası ve faytonlar en lüks taşıma aracı iken sonraları triportörler daha sonraları ford feka minübüsler şimdi ise en modern araçlarla çoğalan hat sayısı ile halkın hizmetine girince eskiler yeni oluverdi. 

Şehirlerarası taşımacılık da çok yenilendi. Önceleri burunlu Mercedesler daha sonra reklamlarını sıkça radyolardan işittiğimiz "Ne geçti Magirus geçti” otobüslerine, şimdi ise en modern ve televizyonlu taşıma araçlarına ve YHT'ye kavuşuverdik. 

Ne mutlu günümüz gençlerine ne mutlu bizim gibi yaşı geçmiş insanlara...Bizler öküzlerle çift sürülen karasabanın kuyruğundan bu günkü teknoloji ve cep telefonu çağına yetiştiğimiz için mutluyuz. 

Eski buğday pazarı da öyle... Kızılay hastanesi kuzeyinde iken deri borsası da Kızılay Hastanesi'nin olduğu yerde idi. Bunlar eski sanayi civarına taşındı. Daha sonraları Ankara yolu üzerinde Buğday Pazarı yapılınca üçüncü değişim oldu... 

Daha neler neler... Toptancılar, sanayiler, tellal pazarları, saman pazarları, hurdalıklar hep eskiden yeniye dönüşünce bir yaştakilerin akılları karıştı gitti, neyin nerede olduğunu bilemiyor, bu baş döndürücü değişim karşısında şaşırıp kalıyoruz.

Şöyle bakıyorum Konya merkezinde hatta ilçelerde, köylerde bile 15-20 yaşında taksi kamyon göremezsiniz. Hepsi modelli ve lüks araçlar son yıllardaki değişim insanın başını döndürüyor bu kadar zenginliğe ve gelişmişliğe rağmen hala işin maddi boyutunda ısrar ediyor insanlar. 

Ne yazık ki maneviyatımızı yitirdik. Geleneklerimizden göreneklerimizden uzaklaştık, aile yuvası kurarken soyunu kökünü araştırarak evlilik yaptığımız anaya babaya danıştığımız ayıplanır oldu oğlan da kızda eşini kendisi seçer oldu. Aile yuvası ve ülke geleceği, insanlığın geleceği hiçe sayılmaya başlandı. 

Üzülerek belirtmek gerekirse zamanın gençlerinin birçoğu evliliği cinselliğin tatmini olarak görmeye başladı. Bundan dolayı kadın ve erkekler şehevi arzularının esiri olunca mutlu yuva filan bir kenarda kalıverdi. Boşanmalar, kadın cinayetleri bunalıma girenler alkole ve uyuşturucuya teslim olanlar ülkenin geleceğini tehdit eder oldu.

Biz yaştaki insanlar bu durumlara alışık olmadığımız için insanoğlunun böyle canavarlaşmasına insanları hırs uğruna kesmesine hayret ederek zamanın gelişinden korkar olduk. Allah bu ülkenin insanlarına akıl feraset versin. Özlemini duyduğumuz mutlu yuvalar huzurlu insanlar ülkesi olsun. Zenginlik ve mal mülk sahibi olmak böyle canilik getirecekse olmasın eksik olsun o zenginlik ve variyetler.

Bu vahşi durumun yaratılmasında ne var ki, biz ana babaların ebeveynlerinde suça katkısı yok değil hani. Nasıl mı? Kız gelin edecek ailelerin büyük çoğunluğu lüks peşinde, variyet peşinde. Eskilerin deyimi ile "yiğidi yiğide ver de malı Allah'tan iste” düsturu kalkmış, kızıma şu kadar altın takacaksın, şu kadar mihr vereceksin, evi ayrı döşeyeceksin, ana baba yanında olmayacak, damadın arabası olacak, evi olacak, iyi bir işi olacak aradığımız bunlar. 

"Varsın aile soy kök insanlar olsunda zamanla her şeyleri olur ne yapalım Allah'ın takdiri ne ise onu çekeceğiz kadere inanancağız” gibi şeyler mazide kaldı. Oysa atalar öylemiydi! Dolaylı bir şekilde beğendiği bir ailenin oğlu ile kızının izdivacı için irtibatlar kurar hayırlı işi hayra bağlamaya çabalardı. "Biz Atalık görevimizi yapalım gerisi Allaha kalmış gülerse yüzü var, ağlarsa gözü var, Rabbim gençlere iki cihan mutluluğu versin” derlerdi.

Şu son yıllarda kadın cinayetleri o kadar azdı ve arttı ki düşünüldüğü zaman korkunç bir tablo ile karşı karşıyayız.

"Bu nasıl önlenir?”e gelince, bu öyle eğitimle filan önlenecek gibi değil benin kanaatim. Caydırıcı cezalar verilmeli (idam) kesin olmalı eğitimle bu işler düzelse idi, eskiye nazaran bunca okumuş üniversiteli liseli insanlardan oluşuyor. Eskiden okuma yazması olmayanlar bile bu canavarlığı yapmazdı. Çünkü onlar bilirdi ki "Allahın emri Peygamberin kavli” üzere kurulmuş bir yuva, eşlerin birbirine sevgi saygısı, yuvadaki çocukların mutluluğu insanlara huzur verirdi. Birbirlerini hiç görmeden evlilik yapanlar bile kendi bünyelerinde akıllarında verdikleri sözün gereğini yaparlar, varlıkta, yoklukta, hastalıkta, sağlıkta güç de olsa yuvanın devamını sağlar geleceğe umutla bakarlardı. Allah öyle günleri tekrar ülke insanımıza yaşatsın inşallah.      


Yazarın Diğer Yazıları