28 Şubatçılar Hala Zinde

Geçen bir televizyon kanalında 28 Şubat zulmünün aktörlerinden Kemal Alemdaroğlu'nu dinledim. Yüzünde, konuşmasında, hal ve tavırlarında hâlâ pişmanlık alameti yoktu, uygulamalarının doğru olduğunu düşünüyordu, yanlış yaptıklarına inanmıyordu, bugün olsa yine aynı yasakları koyardım diyordu.

Evet, 28 Şubat'ın zalimleri hâlâ ayını halet-i ruhiye içinde. Hâlâ devir döner- sap döner, gün gelir hesap döner diyorlar, aynı yasakçıların, baskıcıların, laikçilerin bu millete tekrar galebe edeceğini düşünüyorlar. Bilmiyorlar ki "hak gelince batıl zail olur”. Batıl her zaman kof ve köksüzdür, yıkılmaya, yok olmaya mahkumdur. Zalimler bir dönem zulmünü icra etse de kalıcı olmamışlar, hep lanetle hatırlanmışlar, bir kısmının isimleri unutulup gitmiştir. Sadece Firavunların, Nemrutların, Karunların, Hamanların, Ebu Cehillerin yaptıkları zulümler ibret alınsın diye anlatılmaya devam ediyor, arkalarından lanetler ediliyor.

Şu da bir gerçek ki, Ebu Cehiller, Firavunlar bir dönem gelip geçmiş değillerdir. Her dönemde değişik isimler ve sıfatlar altında var olmuşlar, var olmaya devam edecekler. Çünkü hak- batıl mücadelesi kıyamete kadar devam edecek.

Televizyon programcısı Alemdaroğlu'na soruyor: "Hiç pişman değil misiniz, bugün de olsa yapar mısınız, başörtüsünü serbest kılan anayasa maddesi olsa da uygular mısınız, anayasa ideolojinize aykırı olsa anayasayı tanır mısınız?” Cevap veriyor: "Asla pişman değilim, düşüncelerimde hiçbir değişiklik yok, böyle giderse siz bile başı açık olarak burada, karşımda oturamayacaksınız. Hiç düşünülmeyecek şekilde bugün asker bile başını örtmeye başladı. Başörtüsünü serbest eden anayasa maddesi olsa bile uygulamam, tanımam, ya da istifa ederim”.

Evet, başı örtülü kızlara yaptığı zulmü anayasaya dayandıran bu insan, anayasada başörtüsünü serbest eden bir madde olsa da uygulamam, anayasayı tanımam diyebiliyor. Zaten anayasada başörtüyü yasaklayan bir madde hiç olmamıştır. Bir ceza kanunu da yoktur. Sadece yönetmelikler, kılık kıyafeti düzenleyen iç hizmet yasaları ve tüzükler vardır. Bir de Anayasa, Yargıtay ve Danıştay hakimlerinin yorumları, içtihatları ve ideolojik kararları, Avrupa insan hakları mahkemelerinin yanlı kararları vardır. Yıllarca bu yorumlara dayanılarak başörtülü hanımlara zulmedildi, bu memlekette binlerce doktor, öğretmen görevini yapamadı, binlerce öğrenci okulundan atıldı, tahsilini yarıda bırakmak zorunda kaldı. Yani bu milletin öz çocukları babalarından alınan vergilerle yapılan okullarda okuyamadılar, kamuda çalışamadılar. Ellerinde silah, mühür ve imza olanlar, "İnançlar Allah ile kulu arasındadır, insanlar inandığı gibi giyinemezler, yaşayamazlar, çalışamazlar, bizim koyduğumuz kurallara uymak zorunda” dediler.

Evet, bugünlerde 28 Şubat zalimleri yargının önünde. Öğrendiğimize göre, 60 civarındaki sanık için müebbet hapis cezaları isteniyor. Kur'an'ın ifadesiyle, "bunlar iflah olmazlar, bunların vicdanları katı, kalpleri hasta, gözler var görmezler, kulakları var duymazlar, kalpleri var anlamazlar, bunlar dört ayaklı hayvanlar gibi, belki daha da sapıktırlar”.

İbreti alem için cezaları verilmelidir, binlerce mağdur insan rahatlatılmalı, gözleriyle dualarının kabul edildiğini, ilahi adaletin tecelli ettiğini, zulümle abad olunmadığını, zalimin zulmünün karşılığını daha bu dünyada verildiğini görmelidirler.


Yazarın Diğer Yazıları