AK PARTİ VE DAVUTOĞLU

    Partiler de tıpkı canlı varlıklar gibi doğarlar, yaşarlar ve ölürler. Cumhuriyet dönemi boyunca onlarca parti kurulmuş, yaşamış, kapanmış ve tarihin çöplüğüne atılmıştır. Bugün çoğunun ismi bile hatırlanmıyor. Sadece iktidara gelmiş partilerin isimlerini hatırlıyoruz.
    Evet, partiler tıpkı canlı organizmalar gibidir. Canlı bir organizmanın başı, gövdesi, kolları ve ayakları varsa, partilerin de başı mesabesinde genel başkanı, ayakları ve kolları mesabesinde il ve ilçe örgütleri, gençlik ve kadın kolları vardır. Patileri bir ağaca benzetirsek, ağaçlar kurumaya dallarından başlar. Partiler de kapanmaya il ve ilçe örgütlerinin dağılmasıyla veya kurumasıyla başlar. İl ve ilçe örgütleri, gençlik ve kadın kolları canlı olan partiler hep yaşamaya ve yükselmeye devam etmişlerdir. Bugün de Ak Parti her seçimden büyüyerek çıkmışsa, bu başarısını örgütlerine borçludur, bir de liderinin dirayetine borçludur. Dolayısıyla Ak Parti’nin bugünden sonra başarısı Sayın Davutoğlu’nun performansına bağlı olduğu kadar, il ve içe örgütlerinin canlılığına da bağlıdır.
     Ak Parti 2001 yılının 14 Ağustos’unda kurulunca genel başkan olarak Sayın Recep Tayyip Erdoğan seçildi, 13 yıl 13 gün boyunca Ak Partinin değişmez, tartışmasız genel başkanı oldu. O’nun döneminde adeta Türkiye sağlıkta, eğitimde, ulaşımda, güvenlikte ve ekonomide çağ atladı, seksen yıllık birikimini üçe- dörde katladı. Nihayet cumhurbaşkanlığı makamına geçerek başbakanlık ve parti genel başkanlığı makamını Sayın Ahmet Davutoğlu’na bıraktı.
    Konya mitinginde ve Ak Partinin birinci olağanüstü kongresinde gördük ki, Sayın Davutoğlu hitabetiyle, performansıyla hiç de Sayın Tayyip Erdoğan’dan geri kalmıyor. Elbette eksileri ve artıları vardır. Her iki lideri kıyaslamayı doğru bulmuyorum. Her ikisinde de kendine özgü liderlik kumaşı vardır. Şunu unutmayalım; Sayın Tayyip Erdoğan o makama tırnaklarıyla gelmiştir, partiyi O kurmuştur ve Sayın Davutoğlu’nu üniversiteden alıp siyasete O ve Sayın Gül taşımıştır. Bugün de koltuğunu Sayın Davuytolu’na teslim etmiştir. Dolayısıyla başta Davutoğlu olmak üzere hepimizin O’na vefa borcu vardır. Sayın Tayyip Erdoğan karizmatik liderliğiyle hep göz doldurmuş, dostlarını imrendirmiş, düşmanları kıskandırmıştır. Umuyoruz, yeri boş kalmayacak, Sayın Davutoğlu da aynı liderlik özelliklerini gösterecektir. Ak Parti adına isabetli bir seçim olmuştur, Sayın Cumhurbaşkanımız ferasetiyle Davutoğlu’nu önermiş, Ak Parti delegeleri de “başımızın üstüne” demişlerdir.
     Sayın Davutoğlu Konyalı olarak bizim hemşehrimizdir. Bir Konyalı olarak partili -partisiz onun arkasında durmalı, başarısı için dua etmeliyiz. Çünkü Konya, Cumhuriyet tarihinde kendi öz mayasından bir başbakan çıkarmıştır. Konya’nın en sarp ve kıraç bölgesinde doğmuş, Anadolu insanının yani Yörük ve Türkmen kültürünün tüm özelliklerini üzerinde taşımaktadır. Öksüz büyümüştür, öksüzün halinden anlar. Fakir bir aile çocuğu olarak dünyaya gelmiştir, fakirin halini en iyi O bilir. Sonra tüccar bir ailede büyümüş, esnafın haline vakıftır. Daha doğrusu Sayın Davutoğlu toplumun tüm katmanlarını en iyi bilen bir başbakandır. Elit bir çevrenin çocuğu değildir, bir eli yağda bir eli balda olan bir çevrede yetişmemiştir. Konya’daki akrabaları dolayısıyla çocukluğundan itibaren hiç Konya’dan kopmamıştır. Kültürel alt yapısı sağlamdır. Kimseye yukarıdan bakmaz, kimseyi ötekileştirmez, kimseyi ayırıp gayırmaz. O hem köylü hem şehirli, hem çiftçi hem tüccar, hem ilim adamı hem siyasetçi. Şahsında bütün renkleri ve kariyerleri toplamış, O'nda herkes kendisinden bir şey bulmaktadır.
     Sonuç olarak, Sayın Davutoğlu’nun kumaşında liderliğin tüm çizgileri vardır. Anadolu insanının tüm güzelliklerini ruhunda taşıyor. O bizim iftiharımız ve şeref tablomuzdur.


Yazarın Diğer Yazıları