Bir Demet Hazır Cevap

  Hayatta en gıpta ettiğim insanlar "hazır cevapçılar”dır. Hazır cevaplar şüphesiz büyük zekâların ürünüdür. Bu cevaplar içinde insanları güldüren de vardır, düşündüren de. Düşündüren cevapların piri de Nasrettin Hocamızdır. Bu gün Hocamızın değil, başkalarının düşündüren cevaplarını okuyacaksınız:  Yavuz Sultan Selim, birçok Osmanlı padişahı gibi sefere çıkacağı yerleri gizli tutarmış. Bir sefer hazırlığında vezirlerinden biri ısrarla seferin yapılacağı ülkeyi sormuş. Yavuz Sultan Selim: Sen sır saklamayı bilir misin? Vezir: Evet Hünkârım, bilirim. Yavuz Sultan Selim: İyi, ben de bilirim.  İncili çavuş, Osmanlı elçisi olarak Fransa Kralına gönderildiğinde elbiselerinin bazı yerlerinde yama varmış. Fransa Kralı: Bana senden başka gönderecek adam bulamadılar mı? İnçli Çavuş: Osmanlılar adama göre adam gönderir.  Vaktiyle Fransa hükümet ricalinden biri Napolyon Bonapart'ı bir muharebede tenkide kalkışıp parmağını harita üzerinde gezdirerek şöyle eleştirmiş: Önce şurasını almalıydınız, sonra buradan geçerek ötesini zapt etmeliydiniz.  Napolyon'un cevabı: Evet, onlar parmakla alınabilseydi dediğin gibi yapardım!  Dünyanın en ünlü kalp doktoru Michael De Bakey'in arabası bozulmuş, arabasını tamire götürmüş. Tamirci arabasının kaputunu açmış ve Dr. Michael De Bakey'e dönerek şöyle demiş: Size bir şey soracağım, neredeyse ben ve siz aynı işleri yapıyoruz. Mesela ben şimdi itina ile kaputu açacağım, bir bakışta problemin nerede olduğunu anlayacağım, kapakçıkları temizleyeceğim, gerekirse kabloları, motor yağını değiştireceğim, hatta çok gerekli ise çıkarıp yerine yenisini takacağım. Söylesenize, nasıl oluyor da siz milyon dolarlar kazanıyorsunuz ama ben meteliğe kurşun atıyorum? Dr. Bakey, tamircinin kulağına eğilmiş ve şöyle demiş: Bunların hepsini motor çalışırken yapmayı denesene!  Dünya nimetlerine önem vermeyen yaşayış ve felsefesiyle ünlü filozof Diyojen, bir gün çok dar bir sokakta zenginliğinden başka hiçbir şeyi olmayan kibirli bir adamla karşılaşır. İkisinden biri bir kenara çekilmedikçe geçmek mümkün değildir. Mağrur zengin, hor gördüğü filozofa; "Ben bir serserinin önünden kenara çekilmem” der. Bu sözün üzerine Diyojen, kenara çekilerek gayet sakin bir şekilde; "Ben çekilirim” der.  Amerikalı işadamı, Çinliyle alay ederek sormuş: Mezarlarınıza koyduğunuz pirinçleri ölüleriniz ne zaman yiyecek? Çinli başını kaldırmadan cevap vermiş: Sizin ölüleriniz koyduğunuz çiçekleri kokladığı zaman.  İngiltere Kralı George ile görüştüğü sırada, Gandi'nin üzerinde her zamanki gibi beyaz bir örtüsü vardır. Davetten çıkınca bir gazeteci sorar: Kıyafetiniz bir kralla buluşmak için yeterli miydi? Gandi hiç aldırmadan cevap verir: "Kral, ikimize de yetecek kadar giyimliydi”.  Bir gün Eflatun, talebelerinden birini kumar oynarken yakalamış ve şiddetle azarlamış. İyi ama ben çok az bir paraya oynuyordum diye itiraz edecek olunca Eflatun cevap vermiş: "Ben senin kaybettiğin para için değil, kaybettiğin zaman için azarlıyorum”.  Meşhur bir filozofa sorulmuş: Servet ayaklarınızın altında olduğu halde neden bu kadar fakirsiniz? Şöyle cevap vermiş: "Ona ulaşmak için eğilmek lazım da ondan”.  Son olarak Konfüçyüs'ün sözü: Yolunu değiştirmeden devam ettiğin sürece ne kadar yavaş gittiğinin önemi yok.  Şu sözü de unutmayın: Mutluluk insanı tatlı, başarı ışıltılı, zorluklar güçlü, hüzün insanı insan, yenilgi mütevazı yapar.  Malına güvenme bir kıvılcım yeter. Güzelliğine güvenme, bir sivilce yeter.  Hazır cevaplarıyla ünlü Şair Necip Fazıl, bir gün sosyete giyimli hanımıyla caddede yürürken bir genç sorar: Efendim, yanınızdaki bayan kim? Necip Fazıl Merhum, "yanımdaki bayan cariyem” cevabını verir. Çünkü İslam'da cariyelerin hür kadınlar gibi tesettüre girme mecburiyeti yok. Asr-ı saadette hür kadınlarla ve köle kadınlar kıyafetlerinden bilinir.

Yazarın Diğer Yazıları