Böyle Ölüme Gıpta Edilir

Birkaç gündür Gazeteci-Yazar Hasan Karakaya Merhumun hatıralarını yakın arkadaşlarından dinliyorum. Bu arada Akit Gazetesinde atladığım yazılarını okuyorum.
   Evet, Hasan Abimiz gıpta edilecek bir ölümle Rabbine kavuştu. İnancımızda güzel ölüme “Hüsn-ü Hatime” derler. Dualarımızda hep hüsn-ü hatimeyle Rabbimize gitmeyi arzu ederiz. Güzel ölüm bir nasip işi, herkese nasip olmaz. Güzel bir günde, mübarek bir beldede, Resullullah’ın misafiri olarak, yoğun bir ibadetle geçmiş bir günün sonunda, abdestli bir şekilde, Efendimizin yaşında, Onun dizinin dibinde Rabbimize yürümek her müslümanın arzusu olsa gerek. İşte hayatında ölümü öldüren Hasan Karakaya Abimiz, o hiç korkmadığı ölümü bir balı tadar gibi tattı, ebedi aleme yürüdü. Onu daha çok okumak isterdik, onu çok sevmiştik, binlerce okuyucusunu yetim bıraktı. Rabbimiz daha çok seviyormuş ki bir Umre ziyaretinde yıkandıktan sonra kirletmeden yanına aldı. Bütün sevgili kullar, Hazreti Ebubekir ve Hazreti Ali gibi sahabenin büyükleri, başta Peygamber Efendimiz 62-63 yaşında vefat ettiler. Bu yaşın kerametine inananlardanım. Mübarek bir günde, mübarek topraklarda, umrede yıkandıktan sonra gelen ölümün bir nimet ve lütuf olduğuna da inanıyorum. Üstelik Hasan Abimizin cenazesi de bir cuma namazına tefavuk etti. Hasan Abimizin ölümüne ve cenaze namazına, uğurlanışına ben şahsen gıpta ettim. Allah’ herkese böyle güzel ölümü ve Cuma cemaatiyle uğurlanmayı nasip etsin. İmanına milyonlarca okuyucusu şahit, inşallah Rabbimiz de imanla huzuruna varmayı nasip etmiştir.
    Hasan Karakaya Abimiz kalemle cihadın en çetinini yaptı. “en büyük cihad, zalim sultan karşısında Hakkı söylemektir, doğruyu haykırmaktır.” buyrulur.  Hasan Abimiz, 28 Şubat sürecinde birçok yazarın- çizerin sustuğu, susturulduğu dönemde Hakkı haykırmaktan geri durmamış, can ve mal kaygısına düşmemiş, zalimin zulmünü yüzüne vurmaya devam etmiştir.  Fetih Suresinin son ayetinde, “Muhammed Allah’ın resulüdür. O’nun yanında iman eden mü’minler birbirlerine karşı merhamet ve sevgi dolu, kafirlere karşı ise şiddetli ve serttirler” buyrulur. İşte Hasan Karakaya’nın rehberi bu ayetti. Din kardeşlerine ipek kadar yumuşaktı. Ama din ve dindar düşmanlarına kalemini kılıç yaptı, tam kırk sene savaştı. Başörtü mağduru kızlarımızın gözyaşlarını görünce o da ağladı, yasakçı zalimlere, münafık-masonlara demediğini bırakmadı. O kimseye aldırmadı, gücenen gücensin yeter ki Rabbim gücenmesin dedi. O’nun öfkesi, kendi canını yakanlara değildi, dinine saldıranlara, Müslüman’a parya muamelesi yapanlara idi.
   Onun kıratında, onun kıvraklığında ve keskinliğinde başka bir yazar bu arada göremiyorum. Necip Fazıl gibi bir dava şairi değildi, ama gazetecilikte, yazıda mahirdi. Cenaze namazını birçok televizyon kanalı verdi. Onu başta Cumhurbaşkanımız olmak üzere binler uğurladı. Bir yazar ancak bu kadar sevilebilirdi, inanıyoruz Rabbimiz onu bizden çok sevdi ve erken sayılacak bir yaşta yanına aldı. Ruhun şad olsun, nur içinde yat Hasan Abim. İnnâ lillâhi ve innâ ileyhi râciun.


Yazarın Diğer Yazıları