Fitne Devleti Kurulmadan

İslam tarihinde fitnenin kapısı Hazreti Osman (ra) döneminde açılmıştır, o gün bugün başımızdan fitne hiç eksik olmamıştır. Hazreti Ebubekir (ra) döneminde irtidat (dinden dönme) hareketleri olmuş, Hazreti Ebubekir'in basiret ve ferasetiyle geniş kitlelere yayılmadan bastırılmıştır. Hazreti Ömer (RA) fitneye fırsat vermemiş, cesaretiyle, adaletiyle öne çıkmıştır. Hazreti Osman (ra) ve Hazreti Ali (ra) dönemlerinde Sıffin ve Cemel vakaları yaşanmış, ilk defa terörle tanışılmış, suikastlar yapılmış, her iki halife de suikastla şehit edilmiştir.

Otuz yıldır terörle mücadele ediyoruz, hiç bu kadar terörü resmen destekleyen, besleyen devlet görmemiştik. İlk defa açıktan terörü besleyen, eline silah veren, teröristlerden bir ordu kuruyorum diyen devletler ortaya çıktı. Müttefik bildiğimiz ABD, gözümüze baka baka yalan söylüyor, DAEŞ'le mücadele kılıfı altında PYD-YPG-PKK terör örgütüne 4800 tır dolusu silah veriyor, teröristlerden otuz bin kişilik ordu kuruyor, bunlar neyin nesi diye sorduğumuz zaman da, "DEAŞ'la mücadelede bunlar benim milis gücüm” diyor. Sağır Sultan biliyor ki, bütün bu gayretlerin, planların altında Türkiye'yi parçalamak ve terbiye etmek var, bu silahlar Türkiye'ye doğrultulacak. Rahat bırakılan bir Türkiye ileride ABD'ye kafa tutacak, Ortadoğu'nun uyanmasına vesile olacak, bu bölgede dış güçler atını oynatamayacak, bütün korku bu.

ABD, artık niyetini gizlemiyor; açık açık "Arkadaş, güney sınırların boyunca bir Kürt devleti kuruyorum, Ortadoğu'da İsrail'den sonra partnerim olacak, menfaatlerimi koruyacak, bana kafa tutmayacak bir devletçiğim daha olacak. Bundan böyle Türkiye gibi kafa tutan bir güce güvenmiyorum, benim menfaatlerimin bekçisi olacak, karıştırıcı, bölücü bir devlete ihtiyacım var. Bana bir İsrail yetmiyor, sürekli fitne üretecek, çevresine korku salacak, ileride etraftaki diğer devletlerin de parçalanmasına yol açacak bir devletçik lazım bana, o da Suriye'de bir Kürt devleti olmalı. Barzani'ye güvenmiyorum, çünkü laik-seküler sisteme karşı, seküler görüşlere sahip değil. PYD, YPG, PKK üçlüsü benim arzu ettiğim gibi seküler bir devlet peşinde. Türkiye ise o eski laik çizgiden saptı, yönünü doğuya çevirdi, batı değerlerine eskisi kadar bağlı değil”.

Evet, ABD böyle düşünüyor, müslüman görünen ama müslüman olmayan ajanları harıl harıl çalışıyor, müslümanlar içinde FETÖ mensupları gibi beynini yıkadıklarını da onlara takıyor, küçük lokmalara bölüp parçalayarak Ortadoğu'da İran gibi, Türkiye gibi güçlü bir devletin olmasını istemiyor. Yüzyıllık planlarını ilk defa Tayyip Erdoğan bozdu, umdukları, emir alan Başbakan- Cumhurbaşkanı çıkmadı, onlara eyvallah etmedi, kendi silahını yapmaya kalktı, PKK terör örgütünü ilk defa köşeye sıkıştırıp bitirme noktasına getirdi, katılımı durdurdu. Sonra o eski cılız, hasta, pısırık, "evet efendim"ci, NATO silahlarıyla idare eden Türkiye'yi aldı, kendine güveni olan, İslam dünyasında lider konuma gelen, 128 ülkeyi ABD karşısında toplayabilen, yüz elli yedi milyar dolar ihracat yapan bir Türkiye yaptı. Artık tokat yedikçe ABD ve Avrupalı karşısında el-pençe duran bir Türkiye yok, tokada tokatla karşılık veren bir Türkiye var.

AFRİN HAREKÂTINA HAZIRIZ

Kürt vatandaşın dediği gibi, "ya harru ya merru”. Bıçak kemiğe dayandı, beklemenin anlamı yok, boks maçında ilk vuran kazanır. Karşısındakinin vurmasını bekleyen her zaman kaybeder. Suriye'de temelleri atılan fitne devleti bertaraf etmenin tek yolu, kuvvet kullanmak ve ilk vuran olmaktır. Peygamber Efendimiz (sav)den Ebu Hureyre kanalıyla rivayet edilen bir hadis-i şerifte, "İyi (hayırlı-salih) işlerde acele edin. İleride gece karanlıkları gibi dalga dalga fitneler olacak. Bir adam mümin olarak sabahlayacak, kafir olarak geceleyecek, mümin olarak geceleyecek, kafir olarak sabahlayacak. Dünya malı karşılığında dinin satanlar olacaktır. (Riyazussalihin, cilt.1, hadis no: 87)

"Fitne” kavramı, kaos, terör, bela, imtihan gibi anlamlara gelir. İşte bugün Efendimiz sallallahü aleyhi ve sellem'in dikkatimizi çektiği o fitne günlerini yaşıyoruz. Bu tür fitneleri tarihte gördük, bugün de görüyoruz, yarın da olacak. Ordumuzu, emniyet güçlerimizi bugünler için besliyoruz. Efendimizin buyurduğu gibi, dünya malı için, makam ve mevki için dinini satanlar oldu bu ülkede. 15 Temmuz 2016'da bunun en acı örneklerini gördük. "Vatan sevgisi imandandır” buyrulur. Vatan toprağı üzerinde titremeyenlerin imanında şüphe var demektir. İşte bugün vatanın-ülkenin, milletin bekası söz konusu. Bugün dört tarafımızdan çevrilmiş durumdayız, dört terör örgütü ve onların arkasındaki büyük güçlerle mücadele ediyoruz. Güneyimizde ve doğumuzda yeni devletçiler kurulmak isteniyor, İran, Irak, Türkiye ve Suriye'den koparılacak parçalarla kurulacak bir Kürt devletinin temelleri atılıyor. Buna seyirci kaldığımız takdirde kendi boğazımıza idam ipimizi takıyoruz, kendi ayağımıza kurşun sıkıyoruz demektir.

1974'de Kıbrıs Barış Harekatını yaptık, ambargolarla önümüzü kestiler. Uzun yıllar sonra Fırat Kalkanını gerçekleştirdik, "aman ha, ileri gitme” dediler. Bugünde Afrin ve Münbiç çıkarmasının hazırlığı içindeyiz. Hatay ve Kilis'imizin hemen dibindeki bu terör yuvalarına bir gece ansızın gireceğiz. Dışarıda kıyamet kopuyor, birbiri ardınca açıklamalar yapılıyor. Çok şükür 1974'deki Türkiye değiliz. Kendi imalatımız silahımız, topumuz, tüfeğimiz var, hepsinden önemlisi kendimize güvenimiz-cesaretimiz var, başımızda inançlı-cesur bir liderimiz var. Bir, iri ve diri olma zamanı. Allah ihmal etmez imhal eder(mühlet verir). Bizler birlik içinde olursak okyanus ötesinden gelenlerin hakkından geliriz Allah'ın izniyle. Herkesi dua etmeye çağırıyorum. Çünkü bir silahımız da duadır.


Yazarın Diğer Yazıları