Gençliğimizi Çalan Üç Sektör

Gençliğimiz, bizim yegane gücümüz, geleceğimiz, iftiharımız, itibarımız. Onların olmadığı, onların sağlıksız olduğu bir gelecek düşünülemez.

Gençliğimizi çalan, dolayısıyla geleceğimizi tehlikeye atan üç sektör: Fuhuş sektörü, uyuşturucu sektörü, kumar ve şans oyunları sektörü. Bu üç zehire de "sektör" diyorum. Çünkü büyük paralar dönüyor bu üç sektörde. Neredeyse bu ülkenin bütçesi kadar parası var bu üç sektörün.

Başta fuhuş sektörü ki gençliği pençesine almış yutmak üzere. O fuhuş sektörü sebebiyle evlilikler gecikiyor veya hiç yapılmıyor, bir kısım genç evliliği ayak bağı olarak görüyor, o yüzden binlerce yuva yıkılıyor, parçalanıyor, çocuklar orta yerde kalıyor. Bu yüzden anne- babalar eve gelmeyen, barlarda pavyonlarda sabahlayan çocukları için ağlıyor, uyuyamıyor, güven veren eş adayları bulup evladını evlendiremiyor. Günümüzde zirveye ulaşan internet ve mobil telefonlar gibi iletişim araçları bu sektörü körüklüyor, bu sektöre hizmet ediyor.

Fuhuş sektörünün ilk yaptığı, kadını soymak, moda adı altında tesettürden uzaklaştırmak, kadınlarda daha yoğun olan haya ve edep duygularını köreltmek. Haya ve edep duyguları körleşen genç kızların yaşam biçiminden cesaret alan fuhuş sektörü, artık onları yavaş yavaş o bataklığa çekmeye çalışır, çoğunu da düşürür. Bir kez ayağı kayan kız veya erkek, artık fuhuş sektörünün gönüllü müşterisi olur.

Evet, açılmak isteği, güzelliklerini gösterme isteği kadının fıtratında vardır; bunu da frenleyen dindir, Allah korkusudur, edep ve haya duygusudur, aile disiplinidir, anne- baba eğitimidir, çevredir, mahalledir, gelenek ve göreneklerdir. İlk yapacağımız, bu değerlerimizi, bu denetim mekanizmalarını canlı ve diri tutmaktır, devlet olarak evlilik yardımları yaparak gençlerin erken yuva kurmasını sağlamaktır, okul çağında verilecek evlilik dersleriyle, aile eğitimiyle, din ve ahlak dersleriyle fuhuş sektörünün işini zorlaştırmak, onlara malzeme vermemektir.

İkinci olarak, uyuşturucu sektörü geliyor ki bir deprem etkisiyle yuvaları yıkmaya, gençliğin geleceğini, sağlığını çalmaya devam ediyor. Geçen de yazdım, küçük bir ilçede bile yüzlerce uyuşturucu bağımlısı genç var. Uyuşturucu çeteleri ve tüccarları okul önlerinde nöbet tutmaktadır. Bu çetenin ve kurbanlarının sayısı her gün artmaktadır. Sebebi de yine parçalanmış aileler, manevi boşluk, sahipsizlik ve ekonomik sıkıntılar. Merakla başlayan, sonra bağımlı hale gelen, aklını kullanamayan gençten artık her şey beklenir. Temin etmek için hırsızlık yapacaktır, daha ileri giderek cinayet işleyecektir. Cinayetlerin de, trafik kazalarının da, boşanmaların da büyük oranda sebebi, sarhoşluk ve uyuşturucu bağımlılığı. Eğitimin tüm kademelerinde uyuşturucu bağımlığının sonuçlarını anlatan dersler olmalı, satıcılar ve üreticiler daha sıkı takip edilmeli, medya sektöründen de destek alınmalıdır.

Son olarak, kumar ve şans oyunları ki gençliğin en büyük hastalığıdır, en kötü bağımlılıktır. Kumar yüzünden nice yuvalar yıkılmakta, dağılmakta, çocuklar sokakta kalmaktadır. Kumar ve şans oyunları nice gençliğin geleceğini çalmakta, nice kazançlar heba olup gitmektedir. Bu oyunlardan, at yarışlarından, sportoto -loto gibi şans oyunlarından devlet para kazanmakta, en azından vergi almaktadır. Halbuki bu sektörün devlete kazandırdığından kaybettirdiği daha çoktur. Kuruların yanında yaşlar da yanmakta, her gün bu hastalığa binlerce genç yakalanmaktadır. Devlet vergi de alsa bu sektörü kökünden kurutmalı, yasaklamalıdır. Özelleşen milli piyango idaresi ortadan kaldırılmalıdır.


Yazarın Diğer Yazıları