Hacılar Dönüyor

Ramazan ayını takip eden Şevval, Zilkade ve Zilhicce aylarına haç ayları veya haç mevsimi diyoruz. Zilhicce ayının dokuzunda Arafat'ta vakfe yapılır ve Zilhiccenin onunda Bayram günü ziyaret tavafı da yapılarak Hacı olunur. "İhram, vakfe ve ziyaret tavafı” olmak üzere haç ibadetinin üç farzı tamamlanmış olur.

   Bayramın üçüncü ve dördüncü günleri itibariyle şeytan taşlamaları bitirilmiş ve hacdan dönüş başlamıştır. Hacılarımız kafile kafile memlekete dönüşe devam ediyor. Konyalı hacılarımız da geldiler, gelmeye devam ediyorlar.

   Yakın dostum ve arkadaşım Sedat Ulupınarlı Hocam da bu yıl yine hacılarımıza rehber olarak gitmiş, haç görevini ifa ederek memlekete dönmüştür. İlk taze hacımız olarak kendisini gördüm ve o kutsal toprakların kokusunu aldım. Allah kabul etsin. En kısa zamanda bizim gibi gidemeyenlere de nasip etsin Rabbim!

  Evet, haç ibadetinin diğer ibadetler gibi dönüştüren ve değiştiren bir yönü var. Şayet Hacımız haç dönüşü değişmemişse, eski hayatı ile yeni hayatı arasında bir fark oluşmamışsa, kendini sorgulamalıdır. "Acaba samimiyetimde bir kusur mu var? Haç esnasında bir eksiğim mi odu? Gıybet gibi günahlar işleyerek haccıma zarar mı verdim? Bu soruları her zaman kendimize sormalıyız.

   İnancımıza göre, Efendimizin hadislerinden öğrendiğimize göre, Hacı haccını yaparak bir şekilde günahlardan, manevi kirlerden yıkanarak döner. Kul hakları dışında büyük ve küçük günahlardan arınmış olarak memlekete avdet eder Hacı. Bu bilinçle yapılan haç elbette insanı dönüştürür, değiştirir ve eskiye döndürmez.

   Haça gitmeden önce hazırlık yapmalı, herkesle helalleşmeli, halk varsa üstümüzde ödemeli, beş vakit namaza başlamalı, nasuh tövbesi yapmalı, sonra haça gitmelidir insan. Yani önce burada hacı olmalı, dönüşte de farklı bir kimliğe bürünerek hiç namazı bırakmamalı, daha çok hayır hasenet vererek elimiz açık olmalı, geride kalan yaşamımızda ahirete yönelik amellerimiz ağır basmalıdır.

  Bütün bunları bana Sevgili Sedat Hocam hatırlattı. Onu görünce burnumun direği sızladı, bize de nasip olsun diye dualar ettim. Haccı isteyemeyen, Rasülümüzü özlemeyen insan imanından şüphe etmelidir. İnanıyoruz ki susayan çeşmeyi bulur. Haccı canı gönülden isteyene, Hazreti Peygamberi özleyene Rabbimiz en kısa zamanda nasip eder. Makbul ve mebrur bir haç yaprak yeni bir hayata başlamak üzere memlekete dönmeyi kim istemez? Ara ara umreye de giderek o kutsal mekanların özlemini gidermeli,  o kutsal mekanların kokusunu hep hissetmeliyiz. Efendimizin (sav) sözü var: "Kim beni mezarımda ziyaret ederse hayatımda ziyaret etmiş gibi olur ve ona şefaatim vacip olur” buyurur. Hazreti Peygamberin şefaatini kim istemez?

   Sedat Hocamdan öğrendiğime göre Harem-i Şerifteki ve şeytan taşlama mahallerindeki (Mina'daki) inşaat (genişletme ve düzenleme) çalışmaları bitirilmiştir. Artık Şeytan taşlanırken o eski izdihamlar yaşanmıyor. Harem-i şerifte (Kabe etrafında) aynı anda üç milyon insan namaz kılabiliyor ve tavaf ediyor. Arabistan hükümeti hacılardan kazandığı parayı yine onlara hizmete harcıyor. Daha doğrusu Rabbimiz ticaret yoluyla olsun, zengin petrol yataklarıyla olsun o bölgeye bereket ihsan etmiştir.

    Dönen ve dönmekte olan tüm hacılarımızı tebrik eder, amellerinin makbul ve mebrur olmasını Rabbimden niyaz ederim.

 


Yazarın Diğer Yazıları