Hayırcı Arkadaşım

Hayır demeyi düşünen, hayırda hayır var diye sloganlara sığınan hayırcı arkadaşım, sana sesleniyorum. Senin vicdanına, iz’anına, irfanına, akına, fikrine güvenerek söylüyorum. Vicdanlı ve imanlı insan yanlış yapmaz diyorum.

   Hayır cephesini şöyle bir gözden geçir.  Bin yıldan beri bizi bu topraklardan atmak için haçlı seferleri düzenleyen, bir türlü içindeki kini ve intikamı atamayan, hala bizi bu topraklarda işgalci gören, bin bir türlü plan ve projelerin içinde olan, bize hile ve tuzaklar kuran, bizi bu topraklardan topla tüfekle atamayacağını anlayınca “böl- parçala- yut” taktiğini devreye sokup içimizden devşirdiği terör çeteleriyle işbirliği yapan, onları koruyup kollayan, onları bağrına basan, silahlandırıp üstümüze salan Avrupalı haçlı sürülerinin “hayır” dediği bir referandumda “hayır” demenin vebalini bir daha düşün!

    Düşün ki, “kimin ekmeğine yağ sürüyorsun, kime yol veriyorsun, kimlerle yürüyorsun, kimi sevindiriyorsun, kime inanıyorsun”, temiz vicdanına bir daha sor!

     Hani dilinden düşmeyen bir sözdü, “Türk’ün Türk’ten başka dostu yok” diyordun, “bize ancak bizden fayda gelir, bizim yaramızı ancak biz sararız, şehidimize ancak biz ağlarız” diyordun. Ne oldu da bu sözünden vazgeçtin, haçlı sürüleriyle aynı safa geçtin? Ne oldu da bize kan kusturan terör çeteleriyle aynı cephede yer alıyorsun?

    Rabbimİz, “Bir kişiye veya gruba olan kininiz sizi adaletsizliğe sevk etmesin” buyururken, birisine olan kinin ve husumetin seni terör gruplarının, haçlı sürülerinin yanına nasıl itiyor? Burada imanını bir daha sorgula, vicdanının sesini dinle!

    Biliyorum, parti taassubundan kurtulamıyorsun,  Sayın Cumhurbaşkanımızı sevemiyorsun, içine işleyen olumsuz duygularından, önyargılarından sıyırılamıyorsun,  yalan-yanlış propagandaların etkisinde kalıyorsun, o yüzden hayır cephesinde yer alıyorsun. “Hayır” diye vuracağın mühür haçlı sürülerini, terör örgütlerini sevindirecek, unutma! O iki hecelik cevabın vebali büyük olacak. Senin hayır demene haçlılar sevinecek, terör çeteleri sevinecek, din ve iman düşmanları sevinecek, 15 Temmuz hainleri sevinecek.

       Efendimiz buyurur: “ Kişi sevdiğiyle beraberdir”. Bir Filozof da, “bana arkadaşını söyle, senin kim olduğunu söyleyeyim” der. O bozulmamız vicdanına sor, Tayyip Erdoğan’ın yanında mı olmak gerekir, Avrupalı haçlı güruhunun yanı mı? On beş yıldır sana Avrupalı mı hizmet etti, Sayın Erdoğan mı?

  O Tayyip Erdoğan ki, on beş yılda bu ülkenin milli gelirini, bölünmüş yollarını, ihracatını en az üç katına çıkardı. IMF’ye el açtırmadı, dünyada başını dik gezdirdi. Ülkeni böldürüp parçalatmadı, Yunanistan gibi iflasın eşiğine getirmedi, Suriye ve Irak gibi felakete sürüklemedi. Avrupa’ya olan göçü geriye çevirdi, pul olmuş parana asalet getirdi, enflasyonu, faizi, yüzde altmışlardan yüzden onların altına düşürdü.

    O Tayyip Erdoğan ki, başörtüsüyle okuyamayan, görev yapamayan binlerce kızlarımıza, hanımlarımıza sahip çıktı, anlamsız yasakları ortadan kaldırdı, okullara seçmeli Kur’an dersleri koydu. Bunları inkar edebilir misin?

    O Tayyip Erdoğan’a sen dua etmesen bile dışarıda ve içeride milyonlarca insan dua ediyor. O mazlumların dualarıyla hepimiz ayaktayız, o dualarla felaketleri savıyoruz.  

   İnanıyorum ki bu millet bugüne kadar yanlış yapmadı, bu referandumda da yapmayacak, hakkın, doğrunun ve adaletin yanında olacak ve “evet” diyecek. Gel bu şerefte senin de payın olsun, sen de bu şerefe ortak ol. Yarın göğsünü gere gere bu güzel sistemin kurulmasında, oynanan oyunların bozulmasında, bölüp parçalamak isteyen dış ve iç güçlere engel olunma noktasında benim de mührüm var dersin. Çocuklarına karşı mahcubiyet içinde yüzü yerde gezmezsin.

    Sayın Tayyip Erdoğan bugün var yarın yok. Kurulacak olan sistem yüzyıllar boyu önümüzü açacak, kardeş kavgasını bitirecek, ekonomide patlama yaşatacak, adalet ve huzuru temin edecek, Meclisimizde horoz dövüşünü sona erdirecek, kuvvetler ayrılığı tam olarak hayata geçirecek, beş yıl boyunca bu millet seçim değil geçim derdine bakacak.

     Evet, hayırcı arkadaşım, yaşımın gereği olarak yetmişli yıllardan bu tarafa siyaseti takip ediyorum. Koalisyonlar ayağımıza hep takoz odu, eller aya giderken biz yaya kaldık.  O aya gidenler, bizim ayağımızı bağlamak, sanayileşmemizi önlemek için bizi pazar olarak kullandı, gençliğimizi sağcı- solcu yapıp çatıştırdı, halkımızı alevi- sünni diye ayrıştırdı, Türk -Kürt diye bizi birbirimize düşürmek için terör örgütleri kurdu.

    2002’de bir Tayyip Erdoğan çıktı, “dünya beşten büyük” dedi, Avrupa’nın demokrasi anlayışını sorguladı, Naziliklerini, Faşistliklerini yüzlerine vurdu. İsrail’e terörist dedi, “one minute” dedi. Hasılı bize demokrasi dersi verenlere demokrasi ve insan hakkı dersi verdi. Böyle bir insandan diktatör çıkmaz. Bütün diktatörler acizlerden, korkaklardan çıkmıştır. Erdoğan, on beş yıldır kedisine küfredenleri sadece mahkemeye verdi. 

    Sonuç olarak, seçimin olduğu bir yerde diktatör çıkmaz. Bu halk diktatöre prim vermez. Bu kadar iletişimin oluğu bir dönemde diktatörler artık yaşayamaz. Saddamlar, Kaddafiler devrildi, Esedler devrilmek üzere. Bu topraklar hiçbir zaman diktatör üretememiştir. Padişahlar bile diktatör olmamıştır.

     Unutmayın ki hayır sandığınızda şer vardır. Elest Meclisi’de (Kalu Bela’da) “evet” dedik, nikahımız kıyılırken “evet” dedik. Gelin bir kez daha birliğimiz, bütünlüğümüz ve geleceğimiz için “evet” diyelim. Bu şerefte ortak olalım.


Yazarın Diğer Yazıları