Hırsızın Suçu Yok mu?

31 Marttan beri İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimiyle yatıp kalkıyoruz. "Oylar çalındı- çalınmadı, sandık başkanları ve üyeleri kanuna aykırı olarak yanlış adamlardan seçildi- seçilmedi, Ak Parti müşahitleri partilerinin oylarına sahip çıktı- çıkmadı, sandık başkanları oy sonuçlarıyla ve tutanaklarıyla oynadı- oynamadı,  ilçe başkan adaylarına oy verenler aynı partinin Büyükşehir başkan adayına oy verdi- vermedi” gibi tartışmalar hep yapıldı durdu. Her akşam televizyon ekranlarında bu tür tartışmaları izledik. Seçimlerden önce  Ak Partinin yanında gibi duran birçok televizyon kanalı, programcı, gazeteci, yorumcu, seçimden sonra İstanbul seçimlerini kazanan Ekrem İmamoğlu'nun yanına geçti. Belli ki bunlar güçlünün yanında olanlar, rüzgara göre yön değiştirenler.

   Evet, YSK tarafından İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimlerinin yenilenmesi kararı alındı. On bir YSK Üyesinin yedisi bu yönde karar verdi, yolsuzlukların, hırsızlıkların, organize işlerin olduğu kanaatine vardı. Dün YSK'ya övgüler dizenler bugün yerden yere vurmaya başladı.

    YSK, önemli bir seçimin üzerinden gölgenin, şaibenin kalkmasını istedi, sonuçta seçilecek başkanın beş yıl boyunca  gönül huzuruyla görev yapmasının önünü açtı, hem de seçimler üzerindeki bu tartışmaları bitirmek istedi. Aksi halde beş yıl boyunca İmamoğlu rahat olmayacaktı, şaibeyle anılacaktı, hep haksız olarak Başkanlık koltuğunu işgal ettiği söylenecekti. İstanbul gibi metropol bir şehri yönetecek başkanın şaibesi, şüphesi, karanlık yönü olmamalı, hakkıyla kazandığı kamu vicdanında makes bulmalı. Bu açıdan seçimlerin yenilenmesi kararı her iki taraf için de hayırlı olmuştur. Ancak piyasayı da etkilemiş, etrafta kötü niyetli çevrelerden çatlak sesler çıkmaya başlamıştır. Yirmi beş yıldır İstanbul Büyükşehir Belediyesinden nemalanamayan, kendilerinden bir başkanın özlemini çeken zenginler kulübü TÜSİAD, "seçimlerin yenilenmesi kararı kaygı verici” demiştir. Avrupa'dan gelen açıklamalar da o yöndedir.

    Birçok insan, seçim güvenliği tedbirlerini iyi almayan, sandıklara şuurlu müşahitler yerleştirmeyen  AK Parti yöneticilerine yükleniyor. Evet, Ak Parti bu kadar yolsuzluğu düşünememiştir, hırsızların sızmasını önleyememiştir. Bu da YSK'una güvenden kaynaklanmıştır. Biz de soruyoruz, bu ihmalleri yapanlar suçlu da,  hırsızın hiç mi suçu yok? Belki de şer sandığımızdan hayırlı sonuçlar çıkmış, İstanbul seçimleri iyot gibi bir kısım gizli kalmış Fetöcülerin ortaya çıkarılmasını sağlamıştır. Yüzlerce savcı, hakim, müdür ve memur hakkında suç duyuruları olmuştur, devamı da gelecektir. Evet, hala kuzular kurtlara teslim, farkında değiliz. Devlet içinde birileri yetkilerini kötüye kullanmaya devam ediyor, on yedi yıllık iktidarın kuyusunu kazıyor. Bundan sonra Ak Partililer, sütten ağızları yandığı için yoğurdu üfleyerek yiyecektir.

     Pekiyi bu kadar tartışma, bu kadar velvele değer miydi? Evet değerdi, Ak Parti İstanbul gibi metropolün elinden bile bile, haksız yere kayıp gitmesine göz yumamazdı. O yüzden  sonuna kadar mücadele etti, bu milletin verdiği oyların hakkını müdafaa etti, bir kısım kötü niyetli memurların da ipliğini pazara çıkardı. Gönül isterdi ki bir seçim telaşına ve masrafına daha girilmesin, tekrar sayım yapılsın, ama olmadı, seçim kararı  çıktı. Seçmen sandığa daha bilinçli gitmeli, seçimi gereksiz bir yük olarak görmemeli, dışarıdan gelen açıklamaları dikkate alarak İstanbul'u bildiklerine teslim etmelidir. Ekrem İmamoğlu'ndaki acelecilik, telaş, panik bize İstanbul'da hep bir şeyler olduğunu gösterdi. Sayın Yıldırım daha olgundu, sakindi, sadece yüzünde göz göre göre kaybetmenin üzüntüsü vardı. İnşallah şımarık birileri çıkıp seçim sürecine gölge düşürmez, sükunet içinde İstanbul seçimleri yapılır ve hak yerini bulur diyoruz.

  Şu gerçeği de unutmuyoruz; FETÖ sempatizanları Sayın Erdoğan'a ve Ak Parti hükümetine kafayı takmış durumda, şifasız bir hastalığa yakalandılar, kuyruk acıları bir türlü dinmiyor. Erdoğan'ı yıkmak, zayıf düşürmek için her yolu mubah görüyorlar, her fırsatı değerlendiriyorlar. Geçmişte yaptıkları sınav hırsızlıklarını oy hırsızlığına çevirdiler. Burada boşluk bırakmamalı, FETÖ sempatizanları dikkatle izlenmelidir. Devlet içindeki memurların büyük kısmı ya FETÖ sempatizanı ya da Fetöcülerin mağduriyetine inanıyorlar.  Sayın Erdoğan giderse, bunlara tekrar gün doğacak, eski hırsızlıklarına, arsızlıklarına devam edecekler. Cumhur İttifakına karşı Millet İttifakını da oluşturanlara yol gösterenler, bu uğurda çaba sarf edenler, senaryo yazanlar, hep bu tayfanın adamları. Bunların ayakları ve başları dışarıda, ama elleri ve gövdeleri içeride. Uyanık olmalı.          

 


Yazarın Diğer Yazıları