İnsansız Hava Araçları Göz Açtırmıyor

Yemişli ve seksenli yıllardaki sol terör örgütlerini saymazsak son 33 senedir, 1984'den beri, PKK terör örgütüyle mücadele ediyoruz. Hiç son üç senede olduğu kadar terörle mücadelede başarı gösteremedik, teröristi etkisiz hale getiremedik. Son üç yıldır adeta teröristlere nefes aldırmıyoruz, inlerinden başlarını uzatamaz oldular. Terörle bu devleti sarsamayacaklarını, bölemeyeceklerini ilk defa anladılar ve ümitleri tükenmeye başladı. O yüzden katılım azaldı, uluslararası destekleri azaldı. Bütün bu başarının arkasında kendi yaptığımız silahsız ve silahlı insansız hava araçları (İHA'lar ve SİHA'lar) var. Artık dağda gezen, inde barınan, yol kesen teröristi İsrail'in ve ABD'nin yardımına, yazılımına, aracına, istihbaratına ihtiyaç duymadan görüyor ve imha ediyoruz.

  Daha önceki yazılarım da ifade ettim, tekrarlamakta fayda var:

  Son otuz yıldır, kanımızı, canımızı, malımızı, paramızı, kıymetli zamanımızı çalan, sömüren, harcatan terörün sonuna doğru yaklaşıyoruz. Her gün onlarca teröristi etkisiz hale getirirken, çıkılmaz dağlardaki terör yuvalarını yok ederken, terörün kan ve can damarlarını keserken, askerimiz de haliyle kayıp veriyor, üçer- beşer şehitlerimiz oluyor. İnanıyoruz ki şehitlerimiz cennetin en yüce makamlarını kazanırken, Rabbimiz tarafından ağırlanırken, teröristler Kayya kuyusunu boyluyor. Bu devlet bir dönem "çözüm süreci” başattı, o Kayya kuyusuna yuvarlananları da kazanabilir miyiz diye şefkat elini uzattı ama o eli ısırdılar, kıymetini bilmediler. Devlet de tekrar güvenlikçi politikasına döndü ve imha etmeye devam ediyor. Bugün için başka yolu da yok. Karşıda beyni yıkanmış, mankurtlaşmış, yürekleri taşlaşmış bir yapı var.

    Devlet ve Hükmet bugün terörle mücadele noktasında daha kararlı, daha atak, savunmayı bıraktı, hücuma geçti. Askerimiz en ulaşılmaz dağlara ulaşıyor, teröristlerin inlerini bombalıyor, barındıkları mağaraları imha ediyor, hayat damarlarını kesiyor, adeta kaçacak delik arıyor PKK'lı teröristler. İnsansız hava araçları sayesinde görülmeyen noktalar görülüyor, takip ediliyor, çıkılmaz dağ tepelerine helikopterlerle ulaşılıyor ve kafasını gösteren terörist avlanıyor.

  İçişleri Bakanımız Sayın Süleyman Soylu açıkladı: Son bir yılda PKK terör örgütüne katılma oranı yüzde 88 azaldı. Üç bin civarında terörist imha edildi, 1800 civarında barınak, silah ve mühimmat deposu, saklanma merkezi, terör yuvası ortadan kaldırıldı. Telsiz konuşmaları bile yarı yarıya azaldı. İnsansız hava araçları göz açtırmıyor, kafasını uzatanı görüp imha ediyor.

    "Arı kovanına çomak sokmak”, "ateş ile oynamak”, "hamama giren terler de çıkar”, meyveli ağaç taşlanır, "gülünü seven dikenine katlanır” gibi deyimler ve atasözleri sanki bugün ülkemiz için söylenmiş. Hükümetimiz son yıllarda adeta arı kovanına çomak soktu ki, eşek arıları üstümüze saldırıyor. Topla- tüfekle-uçakla DAEŞ'in üstüne giderken, dağlarda dahi PKK'nın yuvalarını dağıtırken, Fetöcü'leri uluslararası boyutta köşeye sıkıştırırken, arı kovanına çomak sokmuş oluyoruz. Öte yandan Barzani gibileri ateşle oynuyor, onun elindeki ateşi almak ve söndürmek için de uğraşıyoruz. Kuzey Suriye'de DEAŞ ve PYD maşalarının elini kırmak için Suriye'nin 40 km kadar içlerine girdik. 3000 kilometrelik bir alanı güvenli bölge olarak kontrolümüzde tutuyoruz. İster istemez burada da 50'nin üzerinde şehit verdik, yani hamama girdik, terledik de çıktık. Ama bu toprakları korumak ve bu gül vatanımızı böldürmemek uğruna bu dikenlere katlanmak zorundaydık, katlandık.

     Evet, devletimiz bugün en az dört cephede savaşıyor. Bunlar; PKK, PYD-YPG, FETÖ ve DEAŞ. Hem yurt içinde hem yurt dışında organize olan, yuvalanan, beslenen bu dört terör örgütü bütün dünyadan destek görüyor.  Bizi cephede yenemeyeceğini bilen güçler birilerini vekil yaparak, yani vekalet savaşıyla karşımıza çıkıyor, bizi bölmek parçalamak ve güçsüz düşürmek istiyorlar. Bugün millet ve devlet el ele vererek, acılar ve kayıplar karşısında bağrımıza taş basarak, büyük bir dünyayı karşımıza alarak, devlet ve millet olarak tek başımıza mücadele veriyoruz. Rabbim güvenlik güçlerimizin üzerine sabır yağdırsın, yönetenlerimize feraset ve dirayet versin.

   Evet, hamama girdik, terlemek zorundayız. Meyveli ağacız ki, birileri taşlayacak. Bu vatan dediğimiz dünyanın en güzel gülünü elimizde tutmak için batan dikenlerine katlanacağız.

    Derler ya, "gecenin en karanlık kısmı şafağa yakın saatleridir”. Yani karanlığın koyuluğu ve kesafeti, şafağın doğacağının işaretidir. Terörle mücadelede en kararlı günleri yaşıyoruz. Köşeye sıkışan kedi misali terör odakları yüzümüze çırmık atıyor, pervasızca son gücüyle saldırıyor, Allah'a şükür ki ülkenin başı olan Cumhurbaşkanımızın ve Hükümetimizin kararlı tutumu seksen milyona güven veriyor, "Bu da geçer Ya Hu!” diyoruz.

        TERÖRLE MÜCADELEDE HÜCUMDAYIZ

    Terörle mücadele stratejimiz değişti, savunmada değil artık hücumdayız. Artık saldırıyı beklemek yok, onlar saldırmadan yerinde imha var. Tıptaki ifadesiyle, bir taraftan hastalığı tedavi ederken, yaraları sararken, bir taraftan da hastalık gelmeden önleyici ve koruyucu hekimliğe, tedbirlere ağırlık veriyoruz.

     1984 yılından beri terörle amansız bir mücadele içindeyiz. Tam otuz üç senedir süren bu mücadelede yeni bir safhaya geçmiş durumda. Hükümetimiz her zamankinden bugün daha kararlı. Diyarbakır, Kilis, Şırnak ve Hakkari gibi sınır illerimizde artık yollar kesilmiyor, haraç toplanmıyor, insanlar PKK terör örgütüne karşı ayaklanıp nefret kusuyor. Yapılan gösteriler, telin yürüyüşleri bunu gösteriyor. Terör örgütünün tabanı giderek kayıyor. O bölgenin halkı milletinden, devletinden ve bayrağından daha korkusuzca yana tavır alıyor.

   Evet, son bir yıldır ülke bütün kaynaklarını terörün bitirilmesi için seferber etti. Bunun altyapısını on dört yıldır hazırlıyoruz. Terörle mücadele edebilmek için insansız hava araçlarını bizzat ürettik, Altay tanklarını ve Atak helikopterlerini yaptık, savaş uçaklarımızın yazılımlarını kendimiz yapmaya başladık, askerin her türlü teçhizatı, silahı artık hepsi NATO orijinli değil, yüzde altmıştan fazlası yerli üretimimiz. Ordunun sevkiyatında, donanımında ilk defa bağımsız hareket edebiliyoruz, ambargolara prim vermiyoruz. Fetö hainlerinin temizlenmesiyle ve Jandarmanın İçişleri Bakanlığına bağlanmasıyla polis -asker daha çok işbirliği yapıyor.

    Terörle mücadele konseptimiz değişti. Artık saldırıyı beklemiyoruz, inlerinde, dağlarında, nerede bulursak orada imha ediyoruz. Kaynaklarını kurutmak için uyuşturucu tacirlerine de göz açtırılmıyor. Devleti yönetenler anladı ki, çözüm sürecini fırsat bilerek yığınak yapanların, hendek kazanların arkasında FETÖ mensuplarının göz yumması ve göz kırpması var, yerel yönetimlerin alet -edevat yardımı var. İşte bu açıkları kapattık bugün.

   Son bir yılda altı binden fazla terörist etkisiz kılındı.  Fırat Kalkanı harekatında sadece DEAŞ'lı 3000 terörist imha edildi. Halkın çoğunluğu ilk defa devletinin yanında yer aldı, terörün gerçek yüzünü öğrendi. Devletin şefkat eli halkın gönlüne dokundu, halk ilk defa terörist ihbarı yapmaya başladı.

    Evet, terörle mücadelenin ilk şartı, arkalarındaki halk desteğini çekmek, tabanı kazanmak. Halk desteği olmazsa terör örgütleri eleman bulmakta zorlanırlar, para kaynakları kesilir, gizlenecek ve korunacak mekan bulamazlar. Bugüne kadar PKK terör örgütü ayakta kalabilmişse bunun sebebi, onlara bilerek veya bilinçsizce, belki korkuyla destek veren bir kısım halkın varlığıdır. İşte o tabandı HDP'ye Doğu ve Güneydoğu'nun büyük kısmında yüzde elliden fazla destek veren. HDP ile PKK' nın organik bağı olduğunu sağır sultan biliyor. İşte devlet bu tabanı kazandı ve büyük oranda yanına çekti bugün. 16 Nisan referandumunda Doğu ve Güneydoğuda verilen "evet” oylarının yükselmesinden bunu anlıyoruz. Halk Devletine daha çok güveniyor, terörü lanetleyen yürüyüşler, mitingler yapıyor. Halk korku duvarını aşmış durumda.

     Anladık ki Güneydoğu insanı hükümetinin, devletinin yanında. Terör korkusunu atmış, gelecekten ümitli. Artık HDP miting yapamıyor, protesto eylemlerinde bulunamıyor.

    Evet, halk özgürce, baskısızca yaşamak istiyor, halk can ve mal güvenliği istiyor, halk bir avuç çetenin baskısından ve tazyikinden kurtulmak, devletinin arkasında olduğunu görmek istiyor. Bugün devlet bu güveni vermenin çabası içinde, emarelerini, neticelerini de görüyoruz.

    Terörün verdiği kayıpları da dikkate aldığımızda PKK'nın kan kaybettiği ortada. Halk bugün daha umutlu. Dış destek kesilir, kalan elebaşları da imha edilir veya yakalanırsa terör bitmek zorundadır. İmar ve inşa başladı, yakılan yıkılan şehirler adeta yeniden yapılıyor, zaman içinde yıkılan gönüller de onarılacak. Arkasından halkın dini- kültürel- sosyal bütün talepleri yeniden gözden geçirilecek. Biraz daha sabır diyoruz. Tüm Şehitlerimize rahmet, yakınlarına sabr-ı cemil niyaz ediyorum.


 


Yazarın Diğer Yazıları