Irkçılıkla Savaşıyoruz

Birileri, Afrin'e yönelik "Zeytin Dalı” Harekâtını Kürt kardeşlerimize karşı açılmış bir savaş olarak gösterebilir, böyle bir algı operasyonuna kalkışabilir. Nitekim atılan bazı twitterlerden bunu anlıyoruz.

Tarihte bu millet kadar ırkçılığa karşı olmuş, ırkçılıkla mücadele etmiş bir millet yoktur. Tarih boyunca bu millet birçok etnik grupla karşılaşmış, farklı din mensuplarıyla yan yana, iç içe, dostça yaşamış, komşu olarak onlara ikram etmiş, onlarla evlenmiş, dini hoşgörüsüyle dünyaya örnek olmuştur. Avrupa'da olduğu gibi bizim bölgemizde ırk savaşları olmamıştır. Bizler Müslüman Arabı da, Acemi de kardeş gördük, diğer din mensuplarına adaletle davrandık, o yüzden geniş coğrafyalarda tutunduk, geniş coğrafyalara hakim olduk.

Peygamber Efendimiz sallallahü aleyhi ve sellem'in hayatı da ırkçılıkla, cahiliye anlayışıyla mücadele ile geçmiştir. Kendi kavmi olan Araplarda ırkçı-kabileci anlayış galipti, bu cahiliye anlayışını yok etmek ve ümmet bilincini yerleştirmek için hicretin hemen arkasından Ensar ve Muhacirleri birbiriyle kardeş yapmıştır. "Arap'ın Acem'e, Beyazın Siyaha bir üstünlüğü yoktur, üstünlük takva iledir” buyurmuştur. Yine "Mü'min müminin kardeşidir, ona zulmetmez, onu düşmana teslim etmez" buyurmuştur.

Evet, ırkçılık, kavmiyetçilik, kabilecilik, cahiliye kalıntısıdır ve cahiliye anlayışıdır. İslam'ın temel gayesi, insanları bu anlayıştan uzaklaştırmak, kabile çatışmalarının önüne geçmektir. Hucurat Suresinde, "Ey insanlar, biz sizi bir erkek ve dişiden yarattık. Ve sizi tanışasınız diye şubelere(kavimlere) ve kabilelere (aşiretlere) ayırdık. Allah katında sizin en üstünüz Allah'ın haramlarından en çok sakınanınız( takva sahibi olanınızdır)” buyrulur. Yani üstünlük takva iledir. Renkler, fizikler, isimler, sıfatlar, kabileler, aşiretler, aileler, diller, coğrafyalar üstünlük sebebi değildir.

Ağırlıkta Doğu ve Güneydoğu bölgelerimizde olmak üzere belki 15-20 milyon Kürt vatandaşımız vardır. Aslında hesabını yapmak, oranını tutmak bile yanlıştır. Kürt de, Türk de bu ülkenin eşit haklara sahip vatandaşlarıdır. Cumhurbaşkanı olacak kadar yolları açıktır. Son yıllarda yerel dillerin, şivelerin üzerinden de baskılar kalkmış, yerel dillerin öğrenilmesi için özel kurslar ve üniversitelerde bölümler açılmış, müfredata Kürtçe seçmeli dersler konmuştur. Çoğunluğun dili olan Türkçe, doğal olarak resmi dilimizdir. Birbirimizi anlamak için, resmi görev almak için resmi dili hepimizin öğrenmesi şarttır.

Kürt kardeşlerimizin bir kısmı da Suriye, Irak ve İran hudutları içinde yaşamaktadır. Ağırlıklı Kürt nüfus, tarih boyunca hep Türklerle aynı devlet çatısı altında yaşamayı tercih etmiş, Kürt ırkına dayalı bir devlet kurmamıştır. Son yüz sene içinde bu topraklarda gözü olan Avrupalılar, Kürt kardeşlerimize devlet vadetmişse de, bu kötü niyetli teklifi reddetmişler, Türklerle güç birliği içinde olmayı geleceklerinin garantisi olarak görmüşler, oyuna gelmemişlerdir. Bilinen bir hakikat ki, Kürtlere devlet va'dedenler hep arkadan vurmuşlar, bu topraklarda Büyük Ermenistan ve Büyük İsrail kurmak istemişlerdir.

Evet, PKK denilen lanetli örgüt, dış güçlerin maşasıdır. Asla geniş Kürt nüfusuyla ve Kürt haklarıyla alakası yoktur. Beyinleri yıkanmış, ateist ve Zerdüşt bir inancı benimsemiş, Marksist ideolojiye mensup örgüt elemanları ve sempatizanları, bugünlerde köşeye sıkışınca devletimizin Afrin çıkarmasını, Zeytin Dalı Harekatını Kürtlere açılan bir savaş olarak lanse etmeye kalkışacaktır. Şimdiden bunun işaretlerini alıyoruz. Lütfen Kürt kardeşlerimiz böyle bir propagandaya kanmasınlar. Bu gemide hep beraber seyrediyoruz. Gemi iki katlıdır. Üst kattakilerin göz yummasıyla alt kattakiler, su almak için gemiden bir delik açmaya kalkarsa, bu ihmal ve gaflet geminin batmasına yol açacak, hepimiz bu enkazın altında kalacağız. Suriye'de birleştirilen kantonlarla kurulmak istenen bir Kürt Devleti, asla Kürtlerin hayrına değil, aksine bölgeyi kan gölüne çevirecek. Bölge devletlerinin sınırlarında küçük bir oynama, bölünme, bütün bölgeyi birbirine katacak, Türkiye'nin de parçalamasına yol açacaktır.

Çevre ülkelerdeki Kürt kardeşlerimizin güvencesi de Türkiye'dir. Sayın Erdoğan, eski günlerde "Kürtlerin demokratik- vatandaşlık haklarını tanı” diye Esed'e az söylememiştir. Bu savaşın amacı Kürtlerin önünü kesmek değil, onları yurdundan yuvasından uzaklaştırmak değil, o bölgede huzuru ve güveni sağlamak, toprağından kovulanların toprağına dönmesini sağlamak, Amanos dağlarından teröristlerin sızmasını önlemek ve hepsinden önemlisi ABD'nin önünü kesmektir. Geçmişte Esed'in zulmünden şikayet edenler, bugün Esed'i ve ABD'yi arkalarına alıp Türkiye'ye kurşun sıkmaya başlamışlardır. Bunun da müsebbibi Amerika'dır. Hem maşaları hem ağaları bu nankörlüğün ve hainliğin hesabını vereceklerdir. Bu savaş, bize dostlarımızı ve düşmanlarımızı öğreten, ayırt ettiren bir turnusol kâğıdı olmuştur.

Yazarın Diğer Yazıları