İstikrarın Güvencesi AK Parti

Millet olarak çok çabuk unutan bir toplumuz.  Bu da belki bizim için bir güzelliktir. İnsan, yaşadığı acıları unutamasa huzur içinde yaşayamaz, stres ve bunalımdan kurtulamaz. İnsan kendisine yapılan kötülükleri unutamasa kin ve intikam duyguları besler, düşmanlıklar devam eder, affedemez. İnsan geçmişte yaşadıklarını unutamasa ileriye ümitle bakamaz. Dolayısıyla unutmak nimettir ama bu nankörlüğe götürmemeli, iyilikler unutulmamalıdır.
   Evet, AK Parti Hükümeti bu millete tarih içinde unutulmayacak bir zaman dilimi sunmuş, on üç yıllık bir istikrar ortamı sağlamıştır. Dışarıda başımız dik olmuş, içeride kendimize güven gelmiştir.  AK Parti Hükümeti’nin yaptıklarını üç maddede toplayabiliriz:
1-    Son on üç yılda devletle milleti barıştırdı, insanımız insanca muamele gördü.  Hastanelerde rehin dönemi geride kaldı.
2-     Başörtüsü gibi dini özgürlüklerin ve insan haklarının önünü açtı. Dillerin, isimlerin, yaşam tarzlarının, kültürel hakların, etnik kimliklerin ve mezheplerin önündeki yasaklar ve baskılar kalktı.  Özellikle yolsuzluk, yoksulluk ve yasakları kaldırma mücadelesi verdi ve bu üç saha da büyük başarı kaydetti.
3-     Son olarak, vesayet odaklarını tamamen tasfiye edemese de geriye çekti, bu millet gerçek demokrasinin keyfini yaşadı, bürokratik- hâkim devletten demokratik-hadim devlete geçildi.
    Evet, başörtülü kızların okul kapılarında ağlatılıp onlar için ikna odalarının kurulduğu günleri gördük. Binlerce okumuş kızımızın-kadınımızın öğretmenlik ve doktorluk gibi güzide mesleklerini başörtü yasağı yüzünden resmen yapamadığını, hatta ev kadını olmak zorunda bırakıldıklarını gördük. Türkçe bilmeyen annesiyle konuşturulmayan işaret diliyle anlaşmak zorunda kalan mahkumları gördük. ‘Kürdüm’ demenin yasak olduğu, kimliklerin inkâr edildiği günleri yaşadık. Sermayenin yeşil- kırmızı diye renklere ayrıldığı, insanların okuduğu okullara göre ayrıma tabi tutulduğu, imam-hatip lisesi mezunlarının vebalı gibi muamelesi gördüğü ve dışlandığı günleri yaşadık. On beş yıl boyunca imam-hatip ataması yapılmadı, binlerce camimiz ezansız kaldı. Parası ve sigortası olmadığında dolayı hastanelerde rehin kalan hastalar oldu. Bir gecede iki- üç kat olan döviz borcundan dolayı yüzlerce insan intihar etti bu ülkede.  Gecelik faizlerin yüzde üç binleri bulduğu günleri yaşadık. Dünyada kriz olmadığı halde yönetim zafiyeti yüzünden yaşanan iç krizlerden (özellikle 2001-2002 krizinde) binlerce şirket ve esnaf kepenk kapattı, 28 banka battı. Kurtarması için İMF’yi çağırmak ve borç para istemek zorunda kaldık. Bütün bunları düşündüğümüz zaman AK Parti Hükümetini öpüp başımıza koyasımız geliyor.
    Evet, AK Parti’nin en önemli alamet-i farikası yani geçmiş koalisyon hükümetlerinden ayrılan vasfı, bu ülkede on iki yıl boyunca popülist politikalardan uzak durarak istikrarı korumasıdır. AK Parti Hükümeti ki, Irak ve Kuveyt işgaline rağmen ülkeyi krize sokmadı. Sınırımızda Yunanistan, öbür taraftan İspanya gibi güçlü devletler iflasın eşiğine gelmişken, biz istikrar içinde yolumuza devam ettik. Paramızdan altı sıfır atıldı ve Türk parasına asalet ve güven geldi. Avrupa’nın güçlü ekonomileri yüzde iki büyümeyi yapamazken, hatta eksilere düşerken, on iki yıl buyunca yüzde beşten fazla büyümeyi gerçekleştirdik, faizler ve enflasyon tek haneli rakamlara indi.
      AK PARTİ’NİN ŞANSSIZLIKLARI
      AK Parti Hükümeti şanssız bir dönemde gelmeseydi bugün Türkiye ilk on ülkenin içindeydi. Ama gel gör ki AK Parti, dağılmış ve iflasın eşiğine gelmiş bir ekonominin başına geldi, daha ilk geldiği sene ülkenin etrafında savaşlar patladı, güney ve doğusu istikrarsız bir ortama sürüklendi. En büyük ithalat girdimiz olan petrolün varili 27 dolardan 120 dolara çıktı, bugünlerde 60 dolara kadar indi.
  Her evde olduğu gibi bu ülkede de beklenmedik hadiseler oldu, darbeye niyetlenmeler, gezi olayları, kalkışmalar, yakmalar, iş kazaları oldu. Suriye iç savaşından dolayı iki milyon mülteciye kucak açmak zorunda kaldık. Yumruklar yedik sendelemedik. Çelme takıldı düşmedik, paralel yapılar çıktı, oyunlar oynandı, hepsinin farkına vardık, tedbirler aldık. AK Parti hükümetinin dik duruşu ve basireti sayesinde küçük sıyrıklarla bu kazaları atlattık. Bu arada AK Parti Hükümeti olgunlaştı, tecrübe sahibi oldu, her olumsuz olaydan bir ders çıkardı, kanunları değiştirdi, ileri -geri adımlar attı, kime güvenip kime güvenmeyeceğini anladı.
      Bugün için her Türk vatandaşının tek arzusu, siyasi ve ekonomik istikrarın sürmesidir. Çünkü faizlerin tek haneli rakamlarda olması yatırımcılar ve borçlular için hayati önem taşıyor. İstikrarın sürmesi de, AK Parti’nin iktidarda kalmasına, tek parti hükümetinin en azından 2023’e kadar devam etmesine bağlıdır. Küçük bir sarsıntı, küçük bir güven eksikliği eskiye dönüş demektir, çift haneli faizler demektir, dövizin yükselmesi, enflasyonun azması, dış yatırımcının ve sermayenin kaçması demektir. Türk nisanı bu gerçeğin bilincindedir. Türk insanının oyunun rengini de bu güne kadar istikrar belirledi, 7 Haziranda da gelen ‘istikrar unsuru’ belirleyecektir.
    Evet, ekonomik ve siyasi istikrarımıza zarar verecek her gelişme cebimizden sıkacak para demektir, yatırımların durması, dövizin ve faizin atağa geçmesi, işsizlerin artması, barış sürecinin sone ermesi ve bölücü terörün tekrar hortlaması, kan ve gözyaşının tekrar akmaya başlaması demektir. Ölümü gösterip sıtmaya razı etmek için bunları söylemiyorum. Kırılgan ekonomik yapımız devam ediyor diyorum. Sermaye ve bilgi birikimi güçlü, kendi enerji kaynakları olan bir ülke değiliz. Dış ve iç sarsıntılar bizi her an etkileyebilir, dişimizle tırnağımızla geldiğimiz noktadan tekrar geriye düşebiliriz. Dolayısıyla AK Parti’ye daha çok sarılmak zorundayız. Şu an için AK Parti’nin alternatifini de göremiyoruz.
    Sonuç olarak, AK Parti’nin bize kazandırdığı en büyük hizmet, siyasi ve ekonomik istikrardır. Sonra dini ve kültürel haklar ve özgürlüklerdir, sonra çözüm süreciyle gelen barıştır, sonra özgüvendir, sonra dış dünyada artan itibarımızdır. Otuz yaşın üzerindeki insanlar, eskiyi yaşayanlar, yüzde altmışın üzerinde faiz oranlarıyla kredi kullananlar, her gece yükselen döviz piyasasından dolayı maaşını alır almaz döviz bürolarına koşanlar AK Parti Hükümetlerinin değerini ve istikrarın önemini daha iyi bilirler.


Yazarın Diğer Yazıları