Köprüyü Geçerken Dikkat!

 Genel seçimlere şurada beş buçuk ay gibi bir zaman kaldı. Yavaş yavaş seçim atmosferine girdik, giriyoruz. Ak Parti kongrelerini yaptı, yapıyor. Gördüğüm kadarıyla bütün kongreler coşku içinde, kavgasız- gürültüsüz, kardeşlik hukuku çerçevesinde yapıldı, yapılıyor. Başbakanımız Sayın Ahmet Davutoğlu, gösterdiği performansla kurucu genel başkanımız Sayın Tayyip Erdoğan’ı aratmıyor, geceyi gündüze katıp, kendi deyimiyle yirmi dört saat yetişmezse yirmi beş saat yapıp bütün il kongrelerine yetişiyor. Her ille gönül bağı kuruyor, konuşmasında bulunduğu ilin tarihi şahsiyetlerini, erenlerini, o ile kimlik veren büyüklerini rahmet ve minnetle anıyor, eli boş gitmiyor, müjdelerini veriyor, ümit dağıtıyor, gelecek vadediyor. Evet, okşayıcı, samimi ve özgüven veren konuşmaları etkiliyor, herkes evine giderken partisine daha çok inanmış olarak ve millete daha çok hizmet etme duygusuyla gidiyor.
     Evet, Yeni Konya Gazetemizin yazarlarından Mehmet Sözer Ağabeyimizin “Ak Partiden Beklentiler” başlıklı yazısını okudum. Bütün harflerine katılıyorum. Ak Parti, bir menfaat birliği değil, idealleri olan bir kitle partisidir. Yönü ve önü bellidir. Milletin bin yıldır sahip olduğu değerleri muhafaza etmek ve tüm unsurları kucaklamak isteyen bir partidir. İktidara gelmek ve iktidarda kalkmak isteyen bütün partilerin çizgisi de bu olmalıdır. İdeolojik takılan, etnik düşünen partilere bu millet geçit vermemiştir. İktidara gelmek isteyen bir parti kitle partisi olmak ve tüm etnik ve dini unsurları kucaklamak zorundadır. Ancak kitle partisiyim diyerek, yönetime her türlü insanın gelmesine de müsaade edilmemelidir. Aksi halde partilikten çıkar, menfaat seveler derneği olur. Evet, Ak Parti bugün için her rengi içinde barındırmaktadır ve yüzde ellinin üzerinde bir desteğe sahiptir. Bu desteği yüzde yetmişlere, hata doksanlara ulaştırmak hedef ini koymuştur. Çünkü meramımızı iyi anlatabilirsek bu milletin yüzde doksanı Ak Partinin ideallerini benimser. Bu millet ekseriyet olarak muhafazakârdır; Ak Parti de muhafazakâr -kutsal değerlerine bağlı bir partidir, programında maddi kalkınmayla birlikte manevi kalkınmayı öngörür. Yüzde doksan beşi müslüman olan bir halk, değerlerine saygı duyan böyle bir partiyi niçin benimsemesin? Yine Ak Parti adından da anlaşıldığı üzere insanları etnik kökenlerine göre değerlendirmez, bu ülkede yaşayan herkesi eşit vatandaş, bütün kültürel ve etnik farklılıkları bir zenginlik olarak görür.  Ak Parti, tek tipçi ve tek kalıpçı zihniyete karşıdır. Osmanlı bakiyesi onlarca etnik unsuru bünyesinde taşıyan bu millet, elbette böyle bir partiyi öper başına koyar. On iki yıldır böyle yapmıştır, hep desteğini vermiştir.
   Mehmet Sözer Ağabeyimizin uyarılarını bir kez de ben hatırlatmak istiyorum. Partinin yönetimine menfaat gruplarının sızması önlenmeli, menfaatine halel geldiğinde küsüp partisine cephe alanlar dikkatle izlenmelidir. Ak Parti bir kitle partisi olsa da, aslında bir dava partisidir. Tarihteki değerlerimizi yaşatma ve bu milleti İslam ümmetinin önderi ve hamisi kılma mücadelesi veren bir partidir. Bu partinin kurduğu hükümet, bugüne kadar tüm dünya mazlumlarının hamisi olmuştur, darbecilere, zalim yöneticilere karşı durmuştur. Bundan sonra da tüm ümmete bu şefkatini devam ettirecek, bu özelliğini koruyacaktır. Küçük hesaplar içinde olmayacak, günü birlik siyaset yapmayacaktır. Dün başka yerlerde gezip de, hiç emek çekmeden, çıraklık yapmadan en ön safa geçen insanlar, başka bir zaman kolayca bindiği gemiyi terk eder, dostlarını satar. Nitekim bugün paralel yapı dediğimiz arkadaşlar,  omuzuna basıp çıktığı insanları arkasından vurdular. Herkese kapımız açık olmalı ama herkes önce çıraklık yapmalıdır. Dün gelip bugün dümene geçmenin hesabını yapanlardan korkulmalıdır.
    İktidar partileri avantacılar, menfaatçiler için her zaman cazip olmuştur. Yönetim kurullarının oluşumunda, kritik makamlara atamalarda çok dikkat gereklidir. Partide çıraklık yapmayan, çizgisi-rotası belirsiz insanları dümenin başına koyduğun zaman gemiyi hangi limana götürecekleri belli olmaz. AK Partinin siyasi yelpazedeki yeri Menderes, Özal ve Erbakan çizgisidir. Rahmetli Menderes de, Rahmetli Özal da her türü insanın parti yönetimine gelmesine izin verdi ve sonuçta partileri tarumar oldu. Rahmetli Özal, dini bütün bir insandı ama bakan yaptığı insanların çoğu mason zihniyetli, laikliği din gibi gören, dinden diyanetten uzak yaşayan insanlardı. Kendisi cumhurbaşkanı olup partisinden ayrılınca ihanet ettiler, en sağdan en sola kadar her partiye dağıldılar. Sayın Tayyip Erdoğan Özal’ın düştüğü hatalara düşmemek için halefi olarak en güzel insan Sayın Ahmet Davutoğlu’nu seçti. Onun ferasetini her Ak Parti yöneticisi göstermeli, halefini ve yardımcılarını seçerken dindarlık, dava adamlığı, samimiyet, vefalı olmak ve erdemlilik gibi kriterlere dikkat etmelidir.  
    Halkın yüzde ellisinden fazla insanın desteğine sahip bir patinin içinde elbette çürükler de olacaktır. Önemli olan, bu çürüklerin bünyeyi tamamen sarmaması ve çürütmemesidir. Ak parti, bir okul olmalı, eğitimden geçmeyen ve geçerli not almayan ön saflarda yer almamalıdır.
     Sonuç olarak, seçim atmosferine girdiğimiz şu günlerde önemli bir kavşaktan, önemli bir köprüden geçiyoruz. Bindiğimiz araçların sağlamlığı kadar, şoförlerimiz, kaptanlarımız, yol ve yön tayin edenlerimiz de önemlidir. Bu yolculukta vefa daha çok önemlidir. Birbirimizi iyi tanımalı, iyileri önümüze almalıyız. Eski dava büyüklerimize karşı vefalı olmalı, küçük hesaplarla dostlarımızı satmamalı ve unutmamalıyız.


Yazarın Diğer Yazıları