Kötü Zan, Casusluk, Gıybet

    Bizim dinimiz sağlıklı ve güvenilir bir toplum oluşturmak için birçok kurallar getirmiş, birçok haramlar ve günahlar saymıştır. İşte bu günahların üç tanesini burada açmak istiyorum: Bunlar; süizan (kötü zan), tecessüs (casusluk) ve ğıybet (arkadan konuşmak).
    Şu seçim sürecinde bu üç günah sakız gibi çiğneniyor.  Seçimi kazanmak için her yol mubah görülüyor.
   Hucurat Suresinin bir ayetinde, ‘Ey iman edenler, zandan sakının. Çünkü zannın bir kısmı günahtır. Tecessüs etmeyin (insanların ayıplarını) araştırmayın. Birbirinizin arkasından çekiştirmeyin (Gıybet etmeyin). Ölü kardeşinizin etini yemek ister misiniz? Tiksindiniz değil mi? Allah’tan korkun. Allah tövbeleri kabul edendir ve merhamet sahibidir’
    Evet, iki çeşit zan vardır: Hüsnüzan ve süizan. Hüsnüzan; insanlar hakkında güzel düşünmek, getirilen haberlere hemen inanmamak, elimizde kesin delil olmadıkça, gözümüzle görmedikçe Müslüman’ın kötülük yapmayacağına inanmak ve onu her zaman savunmak. İşte gerçek mümine yakışan budur yani hüsnüzanda bulunmaktır.
   Pekiyi dini bütün bildiğimiz Başbakanımıza yapılanlar nedir? Rüşvetle yolsuzlukla, faizle, sömürüyle on iki yıldır mücadele eden, bütün varlığını bu uğurda ortaya koyan ve sömürü kanallarını tıkayıp Türkiye’yi ayağa kaldıran ve fakir fukarayı görüp gözeten bir Başbakan’a ‘başçalan’ demek hangi vicdanın işi? Demek ki insanlar aynada kendisini görüyor.
     Hazreti Ebubekir, Peygamber Efendimize hayran hayran bakıp, ‘ne kadar güzelsin ya Resulallah’ demişti. Aynı gün Ebucehil de nefretle bakmış ve ‘ne kadar çirkinsin ya Muhammed’ demişti. Bu iki farklı bakan insana Peygamberimiz (sav), ‘her kişi aynada kendisini görüyor’ buyurmuştu. Biliniz ki,  Başbakan’a ‘başçalan’ diyenin kendisi baş çalandır. Devleti soyamadıkları için devleti yönetenlere öfke duyuyorlar, kin besliyorlar. On yıldır ekmekleri kesilmiştir, Ak Parti döneminden evvel on parmak kadar olan holding sayısı bugün binleri bulmuştur, Anadolu aslanları gerçeği ortaya çıkmıştır. Devlet veya Hükümet artık TÜSİAD’çılar tarafından yönetilmiyor. Karşılarına onların ayarında MÜSİAD çıkmıştır, yeni genç iş adamları söz sahibi olmuştur.
     Paralel ve gizli güçler Başbakan’ı sandıkta indiremeyeceklerini anlamışlardır, son bir hamleyle Başbakan’ı en hassas tarafından vurmak istemişlerdir.
     Atalar ne güze söylemiş: ‘Güneş balçıkla sıvanmaz’. Altın yere düşse de kirlenmez, değerini yitirmez, altın yine altındır.  Rabbimiz kötü zannı haram kılmıştır. Süizan şeytanın mesleğidir. Kötü zan besleyenler, kötü zandan dolayı iftira atanlar, attıkları iftiraların çukuruna düşmeden, aynı günahı işlemeden ölmezler. ‘Mü’min mü’minin aynasıdır, ayıplarını araştırmaz, mümin müminin ayıbını örter’.
    Kur’an’ın yasakladığı bir haram da tecessüstür yani gizli kalması gereken mahrem sırları ve ayıpları araştırmaktır, yaymaktır. Türkçemizde bu günaha ‘casusluk’ diyoruz. Bugünlerde casusluk dediğimiz telefon dinlemeleri almış başını gidiyor. Öğrendiğimize göre bir milyonun üzerinde insanı dinlemişler. Hem de dinleyenler cemaat bildiğimiz bir yapının insanları. Şimdi bu insanlara nasıl cemaat mensubu ve nasıl dindar insan diyebiliriz? Savaş dışında düşmanın bile telefonu dinlenemez. İnsanlık değerleri de, din de, vicdan da buna izin vermez. Hele telefon tapelerini ve montajlarını bir seçim sürecinde internete vermek ve bu montajlarla bir başbakandan intikam almaya çalışmak dindarın değil ancak kindarın işidir. O Başbakan ki, aynı yapıya dindar diye güvenip önemli makamları teslim etmiş. Sonuçta sadece casusluk yapmamışlar, bir de ihanet etmişler, güveni süistimal etmişlerdir.
    Dinimizin en büyük haramlarından birisi de ihanettir, sana teslim olanı kandırmaktır, arkadaşını satmaktır. Başbakan’ın ırmaktan geçerken sırtına aldığı insanlar sırtından hançerlemiştir.
     Her gün sakız gibi çiğnediğimiz, bundan ne olacak diye hafif gördüğümüz bir günah daha var; o da gıybet, yani insanların arkasından konuşmak, Kur’an’ın ifadesiyle ölen kardeşimizin etini yemek. Maalesef şu seçim sürecinde hepimizin kalbini karartan günahların başında ‘gıybet’ gelir. Millet olarak yüzüne söyleyemediğimiz şeyleri arkadan konuşmayı yeğliyoruz. Yaptığımız gıybetler kıyamet gününde karşımıza çıkacak ve bir kul hakkı olarak karşımızdakine ödemek zorunda olacağız. Maalesef particiliğin doğasında gıybet vardır. Particilerin bir kısmı hizmetleriyle ve projeleriyle halkın gönlünü kazanmak yerine rakibini karalayarak siyaset yapmaktadır. Kirli siyaset dediğimiz de budur.
     O halde gelin, iki günlük dünya menfaati için ahiretimizi yıkmayalım. Gözümüzle görmediğimiz hususlarda zanda bulunarak, tecessüs ve gıybet ederek birbirimizi karalamayalım, ülkemizin altına dinamit yerleştiren gizli güçlerin ekmeğine yağ sürmeyelim, sinsi planları görelim ve ak ellerin yanında yer alalım. Bize ancak ak günleri ak eller yaşatır, bunu bilelim.


Yazarın Diğer Yazıları