Kudüs Düşerse İslam Ümmeti Düşer

İlk kıblemiz Mescid-i Aksa, onun mübarek çevresi Kudüs bu gün yasta, bugün ağyarın elinde kan ağlıyor. Tam yüz yıl önce üvey babalara ve üvey annelere bırakmak zorunda kaldığımız öksüz-yetim Kudüs, bugün siyonistlere evlatlık veriliyor, öz anne- babası yok sayılıyor.

   Evet, Ortadoğu'da sadece bir şehir değildir Kudüs. Mekke ile Medine'nin öz kardeşidir, üç inciden biridir. Dünya gezegeninden yedi kat semaya uzanan üç nur direkten biridir.

  Kur'an'da, İsra Suresinin ilk ayetinde, "Ayetlerimizi göstermek için, Mescid-i Haram'dan etrafını mübarek kıldığımız Mescid-i Aksa'ya kulu (Muhammed)'i geceleyin yürüten Allah'ın şanı yücedir. O semi' ve basirdir” buyrulur.  Mübarek kılınan çevre Kudüs'tür. Rivayetlere göre, Mescid-i Aksa, arada kırk yıl farkla dünyada yapılan ikinci mescittir. Mescid-i Aksa'nın Türkçesi "Uzak Mescid”. Her ne kadar Mekke'deki Mescid-i Harama göre Uzak Mescid'se de, coğrafi olarak bize Mescid-i Haram'dan daha yakın Mescittir. Oraya uğramadan, Kudüs'teki Mescidi Aksa'ya selam vermeden Mescid-i Harama, yani Hacca- Umreye gidersek bize küser Mescid-i Aksa. Tarih boyunca kara yoluyla hacca giden kardeşlerimiz, ya gelirken ya da giderken mutlaka Mescid-i Aksa'ya uğrarlar, ilk kıblemizi ziyaret ederlerdi. Bugün uçakla yaptığımız hac yolculuklarında maalesef bu ziyaretimizi, bu erkanımızı yapamaz olduk. Çok şükür özel olarak Kudüs ziyaretleri-seferleri yapılmakta, Mescid-i Aksa'mızın ve Filistinli kardeşlerimizin sahipsiz olmadığı siyonistlere gösterilmektedir. Meram Belediye Başkanımıza, Kudüs seferleri düzenleyen turizm şirketlerimize teşekkür ederim.

    Evet, etrafı, toprakları bereketli kılınmış beldeye Kudüs diyoruz. Yedi kat semaya çıkan merdivenin ayaklarının bastığı yerin adıdır Kudüs. Miraç dediğimiz asansörün kurulup onunla Hazreti Peygamberin Allah'ın katına yükseldiği mekanın adıdır Kudüs. 124 bin Peygamberin ayak bastığı, toplanıp Peygamber Efendimizin arkasında namaz kıldığı, Efendimizin 124 bin Enbiyaya imamlık yaptığı mübarek toprağın adıdır Kudüs.

   Adı üzerinde Kudüs, "mukeddes, yüce, kutsal” demektir. Rabbimiz bazı mekanları, bazı zamanları özel yaratmış, farklı yaratmış. İşte o özel mekanların başında Kudüs gelir. "Sevap kazanmak için üç mescide yolculuk yapılır” buyurur Peygamberimiz. Bunlar "Mescid-i Haram, Mescid-i Nebevi ve Mescid-i Aksa”.  Başka bir rivayette bu üç mescide Kuranda temeli takva üzere atıldığı ifade edilen Kuba Mescidi de eklenmiştir.

    Evet, Mescid-i Aksa'yı, Kubbetüssahra'yı, Hacer-i Muallak'ı bağrında taşıyan Kudüs'te binlerce Peygamberin ve sahabenin ayak izi var, milyonlarca şehidin mübarek kanı var.  Bildiğimiz ve bilmediğimiz hemen bütün peygamberler bu topraklara uğrak vermişlerdir. Hazreti Adem Kabeyi yaptıktan kırk yıl sonra da Mescid-i Aksa'yı yaptığı rivayet edilir. Kabe'yi yeniden inşa etmek Hazreti İbrahim'e, Mescid-i Aksay'ı inşa etmek de Hazreti Süleyman'a nasip olmuştur. Milattan önce iki bin beş yüz yıllarına dayanan bu yapılar bugün de fonksiyonunu icra etmekte, üç ilahi dinin merkezi olmaya devam etmektedir. Kudüs'ü, dolayısıyla Mescid-i Aksa'yı bir avuç zalim siyoniste teslim etmek Allah'ın gazabını çeker, Müslüman ümmet bu zilletin altında kalır.

      Kudüs topraklarında gezerken her bastığımız yerde bir peygamberin, bir şehidin olduğunun, onların üzerlerinde yürüdüğümüzün farkında olmalıyız. Onlar bugün bize sesleniyor: Üzgünüz, üstümüzde kirli ayaklar çiğniyor bizi. Neredesin Ey Ümmet-i Merhume! Gel artık, bizi kurtar bu kirli çizmelerden, necis ayaklardan. Mescid-i Aksa, Kubbetüs Sahra, Hacer-i Muallak haykırıyor:  İsra gecesi misafirimiz olan Hazreti Muhammed, Hazreti Musa, Hazreti Davut ve Hazreti Süleyman aleyhimüsselam hatırına silin gözyaşlarımı, bırakmayın zalimlere.

   Evet, Kudüs dünyanın üç direğinden, üç kutsal mekanından, üç namazgahından, üç nur yumağından birisi. Kudüs elden giderse sıra Mekke'ye, Medine'ye ve İstanbul'a gelecek, Beldey-i Muhayyere Şam ve Konya'ya gelecek, unutma! Kudüs'e giren Haçlılar geçmişte Konya'dan geçmişler, bugün de Konya'dan, Şam'dan geçmeyi düşünüyorlar. Konyalı, kavi ve uyanık dur, dostunu- düşmanını iyi tanı, başınla gövden bir olsun.

    Kısaca tarihe gidersek; ilk kıblemiz Kudüs,  bilinen beş bin yıllık dünya medeniyetinin beşiği, fetret dönemleri yaşamış, Efendimizin vefatından tam beş sene sonra Hazreti Ömer'in hilafetinde 637 yılında fethi gerçekleşmiş, İslam medeniyetinin tekrar beşiği olmuştur. O günden bugüne bir İslam şehridir, bizim şehrimizdir Kudüs. Sadece 1099- 1187 yılları arasında 88 sene ayrı kaldık.  1917 yılında, tam yüz yıl önce bu ayda bir kez daha ayırdılar bizi zalimler Kudüs'ümüzden. Yüz yıldır üvey baba elinde, bugün de evlatlık verilmek isteniyor. Kudüs'ün öz babası dün Abbasilerdi, Emevilerdi, Eyyubilerdi, Memluklulardı ve Osmanlılardı. Bugün de Türkiye.  

   Ey milletim, ne şanslısın ki başında Kudüs için yırtınan, dünyayı ayağa kaldıran, kırmızı çizgimiz, harim-i ismetimiz diyen, vermem seni ağyara diyen bir Tayyip Erdoğan var. O senin duygularına tercüman oluyor. O ses verdikçe Kudüs'e çöreklenen kirli ayakların, kararmış vicdanların aklı başından gidiyor. Kudüs'ün mazlumlarına cesaret geliyor, o mazlumların ellerindeki taşlar Ebabil kuşlarının ayaklarındaki "siccil"e dönüşüyor. Ebrehe'nin askerleri geldikleri gibi gittiler, onlar da gidecekler, unutma! Ağlama Kudüsüm ağlama. Kurban olurum sana! Anadolu var oldukça, Türkiye ayakta kaldıkça baban da var anan da var, unutma. Bu ayrılık tez bitecek. "Ölecek köpek cami duvarına işer” derler. Senin duvarına işeyenlerin vadesi dolmuş demektir. Senin gözyaşınla Allah arasında perde yok, sana zulmedenler gözyaşlarında boğulacaklar. Nasıl ki Peygamberimiz gecenin bir saatinde varıp üzerinde namaz kılmışsa, biz de inşallah ansızın bir gece gelip senin gözyaşlarını sileceğiz.


Yazarın Diğer Yazıları