Meyveli Ağaç Taşlanır

Dünya tarihi boyunca herkesin ittifak halinde sevdiği, tasdik ettiği, arkasına düştüğü bir insan olmamıştır. Çünkü yedi milyar insanın yedi milyar aklı, iradesi ve fikri vardır. Her insanın fizikleri hatta parmak izleri farklı ise, ruh ve zihin dünyaları da farklıdır. İlahi kudret bütün insanları bir tek ümmet olarak yaratmamıştır. Cennet de, cehennem de dolacaktır, ikisine de talip, ikisine de müşteri olacaktır.
     Allah’ın en seçkin kulları peygamberleri bile bölgesinin insanı (kavmi) toplu olarak tasdik etmemiştir, birçok peygambere kendi ailesi bile iman etmemiştir. Nuh ve Lut peygamberler bunlardandır. Peygamberimize öz amcaları Ebu Talip ve Ebu Leheb iman edememiştir.
     Evet, hidayet, doğruyu bulmak bir nasip işidir, Rabbimiz bazı kalpleri kör etmişse, kulun yapabileceği bir şey yoktur. Kur’an’da birçok ayette buyrulur: ‘Onların kalplerinde maraz (manevi hastalık) vardır’.
     Evet, ülkeyi yönetmeye talip olan siyasetçilerin de sevenleri ve sevmeyenleri hep olmuştur. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal’i de herkes sevememiştir. Ülkeye maddi ve manevi yönden çok hizmeti dokunan, milli ve manevi değerlerimize bağlılığıyla bilinen Merhum Menderes’i de ülke insanının yarısı sevmemiştir. Demirel, Özal ve son olarak Tayyip Erdoğan’ın da oyları ancak yüzde elliye ulaşabilmiştir. Bu ülke, hatta dünya yüzde yüzün sevdiği bir devlet büyüğünü tanımamıştır. Mucizeleriyle bilinen ve ilahi iradece desteklenen peygamberlerin bile düşmanları olmuşsa, siyasetçilerin de haydi haydi düşmanları olacaktır. Atalar güzel söylemiş: ‘Meyveli ağaç taşlanır’.
     İnanıyorum ki Sayın Başbakan Tayyip Erdoğan samimi bir müslümandır. Samimi olduğunu Filistin davasına desteğinden ve Gazze dramına tepkisinden biliyorum, İsrail cumhurbaşkanına ‘one minute’ çıkışından biliyorum. Mısır’daki İhvan hareketine yakınlığından ve Mursi’ye sevgisinden biliyorum. Mısırlı Esma’ya ağlamasından biliyorum. Kırk binden fazla Kur’an öğretmeni ve imam-hatip atamasından biliyorum. İmam -hatip öğrencilerinin önünü açmasından biliyorum. On yıllık sabırlı bekledikten sonra bütün kamu kurum ve kuruluşlarında ve üniversitelerde başörtüsünü serbest kılmasından biliyorum. Suriye’de yapılan zulüm ve katliama karşı seyirci kalmayıp feryat etmesinden biliyorum. Afrika içlerinden Miyammar’a kadar ağlayan, açlık çeken, işkence gören müslümanlara verdiği maddi ve manevi yardımdan biliyorum. Okullarımıza koyduğu Siyer ve Kur’an derslerinden biliyorum. Dini vakıf ve derneklere ilgi ve desteğinden biliyorum. Din büyüklerine saygı ve sevgisinden biliyorum. Faizle mücadelesinden biliyorum. Alkol ve sigarayı yasaklamak veya kısıtlamak için yaptığı mücadeleden biliyorum. İnsan hak ve hürriyetlerine, kadın haklarına, dini eğitime ve tesettür hürriyetine verdiği destekten biliyorum.
     Hizmet hareketine karşı başlattığı mücadele, Başbakan’ın samimiyetsizliğini göstermez, aksine dindeki samimiyetini gösterir. Çünkü Müslüman tecessüs (casusluk) yapmaz, mahrem bilgileri dinleyip servis etmez. Müslüman ülkesini İsrail ve yandaşlarına şikayet etmez. Müslüman Hıristiyan ve Yahudi alemine şirin görünmek için dinin hükümlerini yumuşatmaz, ehli sünnet dışı yorumlara gitmez. Müslüman İsrail’i küstürmemek için Filistin davasına kayıtsız kalamaz. Mavi Marmara isimli yardım gemisine karşı çıkmaz. Müslüman pire için yorganı yakarcasına hırsızlık bahanesiyle ülkeyi yangın yerine çevirmez, ülkeye milyarlarca dolar zarar vermez, hükümeti yıkmaya kalkmaz. Müslüman ezanı Türkçe okutan, dini kuşa çeviren, laikliği din haline getiren, başörtüsüne düşman olan, dini eğitimi yıllarca yasaklayan, camileri depo yapan bir partiye oy veremez. Müslüman, menfaatime zarar verdi, dershanelerimi kapattı diye muhafazakâr bir hükümeti yıkmaya çalışmaz.
     Evet, Sayın Başbakan’ın ne kadar muhalefeti varmış da biz bilmiyormuşuz. Şunu biliyoruz ki, mevcut muhalefet partilerimizin başkanları kaldıkça AK Parti yüzde ellinin altına düşmez. Üç muhalefet partimizin de meydanlarda dile getirdikleri bir projeleri olmadı, sadece yaptıkları Tayyip karşıtlığıydı, Başbakan’ı vatan hainliğiyle suçlamaktı. 17 Aralık’tan itibaren bu üç muhalefet partimize bir de ‘paralel yapı’ eklendi. Kapı kapı dolaştılar, medya güçleriyle savaştılar, internetten gizli telefon kayıtları yayınladılar, Başbakan’a her türlü hakareti yaptılar. Sonuçta Başbakan veya AK Parti sadece güçlendi.
     Bugün bakıyoruz, bir muhalefet partisi daha eklendi, o da Anayasa Mahkemesi! Artık Haşim Kılıç başkanlığında bir muhalefet partimiz daha var! Çünkü AYM Başkanı Sayın Haşim Kılıç konuşurken tıpkı bir muhalefet partisi başkanı gibiydi. Umuyoruz bu konuşma diğer üyelerin ittifakıyla hazırlanmış bir konuşma değildir. Çeşitli kritik davalarda kahramanlığını gördüğümüz insanın bir anda yüz seksen derece dönüvermesi bize şu sözü hatırlattı: ‘Duvara yaslanma yıkılır, ağaca yaslanma çürür, insana yaslanma ölür (değişir)’.
      Sayın Başbakanım, doğru bildiğin yolda yürü, arkandayız. Kılıçlar, Kılıçdarlar, tepende sallansa da, sana aldığın dualar yeter.


Yazarın Diğer Yazıları