Millet Kavramı Üzerine

Cumhurbaşkanımız her platformda tekrarlar; "tek millet, tek vatan, tek bayrak ve ek devlet” diyerek birlik ve bütünlüğümüze dikkat çeker, "Rabia” işaretiyle bu birlikteliği simgeler.

Bizim kültürümüzde, bizim inancımızda "millet” kavramı bir ırkı, bir etnik grubu ifade etmez. Soy yakınlığı olanlar, çok zaman ayını bölgede yaşayanlar, birbiriyle kan bağı olanlar daha çok aşiret, kavim, kabile ve şube kavramlarıyla ifade edilir. Bizler Adem'in neslinden, İbrahim'in milletinden olduğumuza inanırız. En az bin beş yüz yıldan beri adımız Türk olarak bilinir, Türk milleti olarak tarihte büyük bir medeniyetin sahibiyiz, üç kıtada izimiz, eserimiz var. Bizim inancımıza göre, insanları etnik aidiyetlerine göre ayırmak, üstün veya aşağı görmek ırkçılıktır, Allah'ın gazabına sebeptir. Yani "millet” kavramı lügat itibariyle din, ümmet ve yol anlamlarına gelir. Bu tarife göre, dünyada iki millet vardır; İslam milleti ve küfür milleti. Sayın Cumhurbaşkanımızın da ifade ettiği şekilde, inancı bir olan, aynı coğrafyayı (vatanı) paylaşan, tarih, dil ve gönül birliği olan ve bir devlet çatısı altında kader birliği yapan topluma bugün millet diyoruz. Dolayısıyla Anadolu coğrafyasında yaşayan, aynı inancı paylaşan insanlar tek bir millettir. Bu birliği ve kardeşliği korumak hepimizin görevidir. Bayrağına, vatanına, devletine sahip çıkan herkes bizim kardeşimizdir, bu milletin asil ferdidir. Azınlık dediğimiz diğer din mensupları da eşit haklara sahip vatandaşımızdır.

15 Temmuz 2016 akşamı bu millet büyük bir sınavı başarıyla geçmiştir. Şair'in "Asım'ın nesli diyordum ya, nesilmiş gerçek/ İşte çiğnetmedi namusunu çiğnetmeyecek” dediği gibi bu millet namusuna sahip çıkmıştır.

Osmanlı'nın son döneminde Avrupa'da bir toplantıda Fuat Paşa'ya sormuşlar: Dünya'da en güçlü ülke neresidir? Fuat Paşamız cevabı yapıştırmış, "en güçlü ülke Osmanlı” demiş. Gülmüşler Avrupalı dostları, "nasıl olur, Osmanlı can çekişiyor” demişler. Çünkü demiş Fuat Paşa, "siz Avrupalılar dışarıdan bir içeriden yıkmaya çalışıyoruz, bir türlü yıkılmıyor Osmanlı”.

Osmanlının yıkılışını 2.Abdulhamit, siyasi dehasıyla 33 sene geciktirmiş, döneminde ülke topraklarının büyük kısmını muhafaza etmeyi başarmıştır. İçimizdeki beyinsiz ittihatçılar, Jön Türkler, hayalperestlikleriyle, ülkenin kültürüne yabancılıklarıyla, dışarıya hayranlıklarıyla, yanlış siyasetleriyle, Abdülhamit karşıtlıklarıyla, ırkçı tutumlarıyla koca bir imparatorluğu on yılda (1909-1919) yıkmayı başarmışlardır(!)

Evet, yükselme döneminde Osmanlının hükmettiği coğrafya yirmi beş milyon kilometre kareye kadar çıkmıştır. On beş milyon km. kareyi uzun yıllar (dört asır) elinde tutmuştur. Son döneminde (Meşrutiyet yıllarında) beş milyon kilometreye kadar inmiştir. Abdülhamit döneminde Arabistan yarımadası, Suriye ve Irak toprakları, Kuzey Afrika'nın bir kısmı, Balkanların büyük kısmı Osmanlın elindeydi. İttihatçılar, Abdülhamid'i hal ettikten sonra on yıl içinde Türk yurdunu Anadolu'ya sıkıştırmışlardır. O da elden gitmekteyken, bir istiklal mücadelesi vererek 780 bin km. karelik Anadolu coğrafyasını kurtarabildik. Yani ittihatçılar Almanların yanında durarak, yanlış siyaset izleyerek, Arnavutları ve Arapları dışlayarak, İslam'ın birleştiriciliğini kullanmayarak, içimizdeki ihtilafları körükleyerek, Abdülhamit düşmanlığı yaparak en azında beş kat toprağımızı kaybettirdiler.

Şükür bugün Osmanlının son dönemindeki gibi zayıf bir devletimiz yok. Kendi silahını yapabilen, İMF borcuna ihtiyaç duymayan, ezilen ve sömürülen toplumlara sahip çıkan, mazlum milletlere örnek ve önder olan, dünyanın gıpta ile baktığı bir devletimiz var. Abdülhamit siyasetine, ufkuna, vizyonuna, maneviyatına ve cesaretine sahip bir Cumhurbaşkanımız var. O gün Abdülhamit düşmanlığı vardı, bugün de Tayyip düşmanlığı var. Bu tesadüf değil. "Tayyip gitsin de ülkeye ne olursa olsun” diyen, muhteris, aymaz, satılmış, gafil ve hain emeller taşıyan bir zümre var. İçimizdeki bu zümrenin varlığına rağmen, Avrupa'nın ta haçlı seferlerinden kalan hain emellerine rağmen bu ülke dimdik ayakta duruyor. Fuat Paşa'nın dediği gibi, bu ülke için "dünyanın en güçlü ülkesi” diyebiliriz.


Yazarın Diğer Yazıları