Yakışmadı Hocam -1-

Kitaplarınızla, sevenlerinizle, sohbetlerinizle, cemaatinizin keyfiyet ve kemiyetiyle, yüz yetmiş dünya ülkesinde açtırdığınız okullarınızla, sahabe misali bütün dünya yüzüne İslam’ın mesajını taşıyan öğrencilerinizle özgül ağırlığı yüksek dünyaya mal olmuş bir İslam büyüğüsünüz, bir din alimisiniz, bir cemaat önderisiniz, bir bilge insansınız, Sizi bugüne kadar düşmanlarınız bile takdir etti, okullarınızı övmeden geçemedi.
    Bugünkü Ak Parti Hükümetinin birçok başarısında sizin yetiştirdiğiniz, maddi ve manevi bilgilerle donattığınız öğrencilerinizin payı var. En azından Ak Parti Hükumeti ilk yıllarında sizde yetişen öğrenciler sayesinde atayacak bürokrat sıkıntısı çekmedi. Ama gel gör ki, gelinen noktada çok yanlışlar yapıldı. Devlete hâkimiyet kurmaya çalışan, seçilmişleri kıskaç içine alan bir organize grup ortaya çıktı. Bunlar Hükümetin dış ve iç politikasını yönlendirmeye başladı.  Bir bilge insan olarak, bu insanların sevdiği bir önder olarak başta yanlış yapanları uyarmadınız. “Evladım, Ak Parti Hükümetinde en rahat çalışma imkanı bulduk, devleti tanıdık, başka iktidarlarda gelinemeyecek noktalara geldik, kırk yıllık çalışmalarımızın meyvesini topladık, sıkıntı çekmedik, dünya yüzüne ve ülke sathına daha çok yayıldık, daha çok okuttuk, daha çok insana ulaştık, dünyada ve ülkemizde saygınlığımız daha çok arttı. Sayın Başbakan’a saygısız olmayın, ayağına çelme takmayın, itirazlarınızı ve eleştirilerinizi kırmadan bir ölçü içinde yapın. Yapıcı olun, yıkıcı olmayın. Kolaylaştırın zorlaştırmayın, müjdeleyin nefret ettirmeyin. Allah vefasızları sevmez” demediniz. Ayağınıza batan dikeni Ak Parti Hükümetinden bildiniz. Dershane kararında hiç esnek olmadınız, hiç açık kapı bırakmadınız, geri adım atmadınız, “kesinlikle hayır, dokundurmayız” dediniz. Adeta halkın yüzde elli teveccühünü almış bir Hükümete sevenleriniz kafa tuttu, medyanızla tehdit savurdunuz. “Bir orta yol bulalım, sabredin” diye sevenlerinize telkinde bulunmadınız. Hükümetin gösterdiği esnekliği, âlicenaplığı gösteremediniz, teklifleri ve teşvikleri geri çevirdiniz. Ak Parti Hükümetinin çalışmalarınızın ve hizmetinizin devam etmesi için katlandığı zorlukları görmediniz, Milli Güvenlik Kurullarında alınan kararları uygulamayıp buzdolabına koyduklarını, onca baskıları göğüslediklerini düşünmediniz, takdir etmediniz.
     Geçmişte size zulmeden yöneticilere, binlerce seveninizi subaylıktan uzaklaştıran YAŞ üyelerine hiç beddua etmemiştiniz, bu kadar lanetli cümleler kurmamıştınız. Geçmişte sizin cemaatinizi hep rejim için tehlike gören ve hizmetinizi hep engelleme yoluna giden, sevenlerinize üst bürokraside görev vermeyen, sizi laik devletin en büyük düşmanı gören hükümetlere, devlet başkanlarına, rejim bekçilerine hiç bu kadar ağır konuşmamıştınız. İsrail’in Filistin’de, Amerika’nın Irak’ta yaptığı mezalime hiç bu kadar öfke duymamıştınız, iki çift laf etmemiştiniz. Aksine yardım için Gazze’ye gidenleri ve arkalarında duran Hükümeti eleştirmiştiniz. Suriye’de halkını bombalayan zalim Esed’e, Mısır’da darbe yapan İsi’lere bir çift lafınız olmadı, lanet etmediniz. Myammar’da, Somali’de, Kafkaslarda, Balkanlarda, Doğu Türkistan’da zulüm altında inleyen Müslüman toplumlara bir teselli sözü, zalimlere bir kınama lafı duymadık sizden.
     

BEDDUA LATİF ÜSLUBUNUZA YAKIŞMADI HOCAM!
    Öfkenize yenik düştünüz, sadece düşmanlarınızı sevindirdiniz. “Gerçek pehlivan, güreşte rakibini yenen değil, öfke anında öfkesini yenebilendir” hadis-i şerifini ağlayarak bize siz öğretmiştiniz. “O kadar merhametli olun ki sizi öldürmeye gelenlere sizde dirilsin” diyen sizlerdiniz. Hazreti Ebubekir’in, ”Yarabbi vücudumu o kadar büyüt ki, sadece cehennemi ben doldurayım, kulların yanmasın” sözünü sizden öğrenmiştik. “Bir ehamdülillah sözüme kırk yıl tövbe ettim, eski dereceme ancak gelebildim” diyen evliyanın ahlakını sizden öğrendik. Şimdi ne oldu da o ağır bedduaları yaptınız? Hükümet gayretullaha dokunan bir icraatta mı bulundu? Bilmem ama sizin o ağır cümleleriniz gayretullaha dokundu. Siz de bilirsiniz ki, bizim inancımızda beddua nefsimiz için yapılmaz, sözleriyle ve fiilleriyle inancımıza hakaret edenlere yapılabilir. Cemaatinizin feyiz kaynağı olan Merhum Said-i Nursi kendisine onca işkence ve zulüm yapanlara bile beddua etmemiştir, onların ıslahına dua etmiştir. Siz de yanlış yapanların ıslahına dua edebilirdiniz. Fetih suresinin son ayetinde sahabeyi ve biz mü’minleri anlatırken Cenabı Hak, ”Onlar kafirlere karşı çok sert ve şedit, kendi aralarında ise çok merhametlidirler” buyurur. Sizin beddua ettikleriniz ise, sizinle beraber aynı safta namaz kılan, kızlarımızın başörtüsü için kellesini koltuğuna alan, okullarda Kur’an okunsun, din öğretilsin diye çırpınan, kanunlar çıkaran devlet büyükleriydi. Onlar sizi örnek alanlardı, Salih bilenlerdi. Doksan yıldır ilk defa Ak Parti gibi dini bütün bir ekiple yönetildiğimiz için siz de biz de Allah’a şükrediyorduk.


    Sizi canu gönülden seven, sizinle hukuku ve gönül bağı olan, sizin öğrencilerinize canını teslim edecek kadar güvenip onları önemli kritik makamlara getiren, onlarla beraber kefeni giyip yola çıkan, ortak idealleri olan, en önemlisi de aynı inanca ve davaya sahip olan bir Başbakan ve ekibine bu kadar ağır bedduaları yapmamalıydınız, size hiç yakışmadı. “Evlerine ateşler doldur” sözü o latif- yumuşak üslubunuzla hiç bağdaşmadı, karıncayı incitmez bildiğimiz lisanınıza hiç yakışmadı. Bir Müslümana, hele Sonsuz Nur isimli siyer kitabını yazıp Allah Resulünü insanlığa en güzel bir üslupla tanıtan bir din alimine, “Allah yuvanızı başınıza yıksın, evinize ateşler doldursun, yolunuzu kessin, birliğinizi dağıtsın” gibi lanetli dualar hiç ama hiç yakışmaz, yakışmadı. Hepimizden daha iyi bildiğiniz ve ömür boyu örnek aldığınız ve örnek gösterdiğiniz Allah Resulu Muhammed Mustafa (as.), Rici ve Maune facialarında onlarca sahabeyi tuzağa düşürüp öldürenler dışında düşmanlarına dahi bu sözleri söylemedi, Kaldıki ağır beddualar ettiğiniz insanların ekserisi imam-hatip ve ilahiyat fakultesi mezunu, zerre kadar inancından şüphe etmediğimiz muhterem insanlar. Çoğu da sizin kitaplarınızı okuyarak yetişti, sizin kitaplarınızdan feyiz aldı. Ama siz kendi evladını toprağa gömen cahiliye insanları gibi davrandınız, onlara hep anlattığınız merhamet, hoşgörü ve sabır örnekliğini gösteremediniz.
     Benim üniversitede okuyan kızım sizin Sonsuz Nur kitabınızı okuyarak peygamberini tanıdı. Ben sizin kasetlerinizi dinleyerek size özendim, vaazlar ettim, sohbetlerimde sizi örnek aldım.


    Bir seçim arifesinde bu bedduaları yapmamalıydınız Hocam! Ak Parti Hükümetini bitirme, yıkma komplolarının içinde olmamalıydınız, en azından komploculara sahip çıkmamalıydınız, uyarmalıydınız, sevdiklerinizi sabra çağırmalıydınız, “kol kırılır yen içinde kalır” demeliydiniz Hocam!
     Heyhat ki güvendiğimiz dağlara karlar yağdı. Beraber yola çıktığımız, vefakâr ve fedakâr bildiğimiz insanlar, dava arkadaşları bugün iyi gün dostu olduklarını ortaya koydular. Düşmanların dahi yapamayacağı yanlışlara tevessül ettiler. Köprüleri zamansız ve erken yıktılar.


Yazarın Diğer Yazıları