Ekonomik imkânlarla doyuma ulaşan ve giderek maneviyattan uzaklaşan, sonuçta insani değerlerini kaybeden toplumlar, ayakta kalabilmek için yeniden dine sarılmanın yollarını aramaktadır. Zira nesiller kötü alışkanlıkların pençesinde yok olmak üzeredir. Özellikle batı toplumları içinde çalışan ve üreten sayısı giderek azalmaktadır. Ruhen ve bedenen hasta bir nesil gelmektedir. Bu uçuruma doğru gidişe hızla bir çare bulmak gerekir. Bu da dini eğitime yönelmekle mümkündür.
Evet, Batı’da dini eğitime büyük yatırımlar yapılmaktadır. Henüz Batı’daki kadar tehlike sinyalleri çalmasa da, bizim toplumumuz da giderek yozlaşmakta, özellikle gençliğimiz kötü alışkanlıkların pençesine düşmektedir. İşte bu kötü gidişe tek çare Kur'an ve din eğitimidir. Bugünkü hükümetimizde de aynı duyarlılık vardır ve devlet olarak bütün okullara Din ve Kur’an dersleri konulmuş, imam hatip okullarının önü açılmış, Kuran kursları ve camilerde yaz kurslarına katılan öğrencilerde yaş faktörü kaldırılmıştır.
Dinimizin ilk kaynağı Kur’an-ı Kerimdir. Daha sonra hadis-i şerifler, icma ve fukahanın kıyasları gelir. Yani dine yönelmek Kur’an’la başlar, Kur’an’ın mesajını öğrenmekle başlar. Kur’an’ın mesajını anlamak için önce onu anlayarak okumak gerekir. Kur’an’ı tecvit kurallarıyla okumak, mesajını anlamak ve hafızlık yapmak için Kur’an kursları açılmıştır. Devletimiz de bu kurslara hocalar tayin etmiş ve belli ihtiyaçlarını sağlamaktadır.
Kur’an Rabbimiz tarafından Cebrail vasıtasıyla indirilmiş ve Peygamberimiz tarafından insanlığa tebliğ edilen son ilahi kitaptır. Diğer ilahi kitaplardan ayrılan en önemli özelliği; okunuşunun, anlaşılmasının ve ezberlenmesinin bizzat Rabbimiz tarafından kolaylaştırılmış olmasıdır. Çünkü bu kitap kaybolmayacaktır, kıyamete kadar insanlığı irşat edecektir, insanlığın her türlü ihtiyaçlarına cevap verecektir, tahrif edilemeyecektir. Bunu bizzat Rabbimiz, ‘Kur’an’ı biz indirdik, onu biz koruyacağız’ buyurarak taahhüt etmiştir.
Kur’an eğitimi günümüzde devlet ve sivil toplum kuruluşları tarafından verilmektedir. Bu konuda halkımız çok duyarlıdır. Binlerce cami ve Kur’an kursu binasını halkımız kendi imkânlarıyla yapmıştır ve yapmaktadır. Diyanet İşleri Başkanlığımıza bağlı yüz elli bine yakın görevli vardır. En az bu kadar da gönüllü kuruluşlarda çalışan eğitici ve hoca vardır. İmam-hatip liselerimiz ve İlahiyat Fakültelerimiz her yıl binlerce mezun vermekte, tebliğ ordusuna yeni elemanlar kazandırmaktadır.
Sonuç olarak, toplumumuzun asırlar boyu yaptığı gibi yine İslam’ın bayraktarlığını yapması için Kur’an öğrenilmeli ve öğretilmelidir. Kur’an’ı öğrenmek ve öğretmek en sevaplı ibadettir. Efendimiz SAV, "Sizin en hayırlınız Kur'an'ı öğrenen ve öğretendir" buyurur. İşte bu müjdeye nail olmanın yolu yaz kurslarını değerlendirmek çocuklarımızı göndermektir. Hocalarımız hizmete hazırdır. Yeterki gelin, çocuğunuzu getirin ve iki buçuk ayı bir fırsat bilin. İleride eyvah demeyin. Kur'an kötü alışkanlıklara karşı kalkandır Beyninde ve kalbinde Kur'an olan bir çocuğa şeytan daha zor hakimeyet kurar. Hapishaneler, suç istatistikleri bunu gösteriyor. Rabbimiz, ilk gönderdiği ayetinde , "Yaratan Rabbinin adıyla oku" buyurur. Bu ayet bizi sorumlu kılıyor.
