YENİ ŞEYLER SÖYLEMEK LAZIM

Seçim sürecinde epeyce siyaset yaptık, hizmetlerden ve hezimetlerden bahsettik. Nankör tiplerden olmadık, doğruları söylemeye çalıştık. Benim ifadelerim birilerinin hoşuna gitmemiş olabilir. ‘Hoca siyaset yapma, bu sözler sana yakışmıyor, sen köşene çekil, başka işlere bak, Kur’an’ını oku’ diyenler de olabilir.
‘Ben hocayım’ diye köşeye çekileyim, o ‘kamu görevlisiyim’ diye etliye sütlüye karışmasın, bir başkası ‘her kesime gülücük dağıtmak zorundayım, çünkü menfaatim, ticaretim bunu icap ediyor’ desin. Peki, doğruları kim söyleyecek, doğru siyaseti kim yapacak? Ayrıca bizler particiliği (siyaseti)  bir menfaat yolu olarak görmüyoruz, aksine bir ibadet olarak telakki ediyoruz.
Cihad dediğimiz kavramın içine girer doğru siyaset. Cihad, yani din ve ulvi değerler uğruna mücadele etmek, her müslümanın üstüne farzdır. Hep birlikte bu yükü omuzlamalı, her müslüman memleket ve din meselesiyle ilgilenmeli, meydanı sahtekârlara bırakmamalıdır. Herkes elinden geleni, gücünün yettiğini yapmalı. İşte bizim gücümüzde dün ve bugün yazmaya yetiyor, biz de onu yapıyoruz.
 Evet, artık incinme ve incitme zamanı değil. Kendimizden bildiklerimizle hep dayanışma içinde olmalı, muhalefette olanlara daha bir nazik davranmalıyız.
Önümüzdeki hafta, 1-17 Aralık günlerinde Hazreti Mevlana’nın Şebiarusunu idrak edeceğiz. Dolayısıyla bugünlerde Hazreti Mevlana’dan daha çok söz etmek gerekir. Biz de bugünkü yazımızın konusunu onun bir sözünden aldık.
‘Dün dünde kaldı cancağazım. Bugün yeni şeyler söylemek lazım’ diyen Hazreti Mevlana, asırlar öncesi değişimden ve değişmekten söz ediyor. Akmaktan, duruluktan bahsediyor.
Birçoğumuz maalesef düne takılıp kalıyor. Yeniliğe, değişime ayak uyduramıyor. Bu konuda gençler daha değişimci, yeniliklere daha açık. Onun için hiçbir parti sabit oyundan bahsedemiyor, seçmenini çantada keklik göremiyor. Seçmen eski seçmen değil, siyasetçi de bunun farkında.  Hani demişler ya, ‘değişmeyen sadece değişimdir’.
Konumuzun başına dönersek, seçim öncesindeki davranışlarımız, takıntılarımız, tepkilerimiz, sözlerimiz geride kalmalı, özellikle milli varlığımıza, bütünlüğümüze göz diken dış ve iç güçlerin senaryolarına karşı hükümetimizin yanında olmalıyız. Birilerine olan şahsi kinimiz adaletsiz olmamıza yol açmamalı, şahsi hesaplarımızla hareket etmemeliyiz. Gerekirse ‘ben yanılmışım’ diyebilmeliyiz. Şunu unutmamalıyız; partiler din değildir, isimler değişmez değildir. Birileri gider birileri gelir, ama biz hep millet olarak yaşayacağız.


Yazarın Diğer Yazıları