BAŞLASIN

"Her şey zıttı ile kaim” derler ya; hani ışığı; karanlığı yok eden, sağlığı hastalık halinin olmaması, iyiyi; kötülüğe dair bir eylemde bulunmamak hatta kalbinde taşımamak olarak tabir ederler.

Sıkıntı yaşamayan için rahatlığın çok da anlamı yoktur. Hiçbir şey feda etmemiştir ki; kaybı bilsin, hakları elinden alınmamıştır ki ;hakkı savunsun.

Yağmur yağarken şemsiye altında olan sağa sola kaçanlara tabii ki laf eder:” niye kaçıyorsunuz” diye..

Bir de bilmemenin verdiği söylem cehaleti var ki; bir yanardağın patlayacağını ve altında kalan tüm köyleri yakacağını helikopterden gören, bilimsel verilerle tespit eden adam ne kadar bağırırsa bağırsın köydekiler için görmek istemedikleri gerçekler” dur bakalım patlarsa, kaçarız” şeklinde bir vurdum duymazlığa muhatap olur.

80 yıldır bu topraklarda yaşayan seküler kesim kaymak tabaka idi. Bir okula girmek, bir işe girmek için inançlarından bedel ödemediler. Bir ameliyat yaptırmak için ya da tedavi hastaneye 15 -20 maaş bırakmadılar. Her şarta sahip oldukları için tatile gitme hayali kurmadılar.

En marka giyinmek, en güzel restoranlarda yemek yiyebilmek, kültür gezileri yapmak, doktora ve saire, yurtdışı ancak onların sahip olabileceği nimetlerdi .

20 yıldır çabalarla ,nice art niyetli saldırılara rağmen artık her vatandaş her nimete kavuşabilecek, istediği hastaneden, yoldan, köprüden, arabadan, uçaktan ,okuldan, faydalanacak duruma geldi.

Seküler arkadaşların ve kendini sevemeyen, utanan, bigâne,” ev zencisi” kardeşlerimizin itirazları tam da burada başladı.” Sadece bizim sahip olmamız gereken haklara herkes sahip olabildi, bizim bir ayrıcalığımız kalmadı”…

Özellikle” halk” diyerek edebiyatını yaptıkları ama haklarını savunma adına dayatmalarıyla küçük gördükleri kesim artık her yerde; kendilerinin oturduğu kafede yan masada, doktorada evlatları ile aynı sınıfta, hem de görüşünü saklamadan..

Kusura bakmayın; biz 80 yıl güçlü olmanın özlemini çektik. Dünyaya yön veren anlaşmaların mimarı, göz dolduran, hakkı tutup kaldıran bir devlet başkanının hasretiyle geçmiş atalarımızın destanlarını andık. Şimdi böyle bir Cumhurbaşkanımız var .

Ben 10 yılını kurtuluş cephelerinde savaşarak geçirmiş gazi bir dedenin torunuyum. O'nun etini, kanını, terini, yıllarını bıraktığı, aç kaldığı Yemen cephesinden dönerken açlıktan ot yediği bu vatanın topraklarını özerklik adı altında bu ülkenin bayrağına, ezanına, bütünlüğüne, göz dikenlere vereceğini açıkça söylem edinen; kitlesine Tayyip Erdoğan kininden başka proje üretemeyen bir oluşuma asla destek olmayacağım.

İnsan hesabını vereceği bir hayatı yaşayandır.

Şehitlerin kanına, gazilerin ahına, anaların- ataların dualarına ve gözyaşlarına nâ- hak olmayacağız.

Yazım 29 Mayıs' ta köşesinde olacak. Umudum ve duam odur ki; Allah(c.c) 29 Mayıs'ı bu millete, ümmete çağ açan ataların, çağ açan torunları olarak Türkiye yüzyılının başlangıcı eylesin….


Yazarın Diğer Yazıları