DUMAN

Bir elinde çanta, diğer elinde kızının elleri merdivenlerden aşağı indi. Apartmanın kapısı zor açılan, ağır kapılardan olduğu için, kızının elini bırakıp iki eliyle açtı ve zorlukla tuttu. Tam çıkacaktı ki; ağzında sigara, gayet şık bir hanımefendi içeri girmek için kapıda belirdi. Nezaketle yana çekilip, kolaylık olsun diye bayanın girmesi için kapıyı tuttu. Kadın hiç istifini bozmadan açılan kapıdan geçti gitti. Arkada bıraktığı sigara dumanının içinde kalan anne ve çocuk birbirlerinin gözlerine baktı ve açtıkları kapıdan çıkıp gittiler. Hayat hepimiz için bazen ağır bir kapı gibi olabilir. Ama yükümüzün ağırlığı ya da çokluğu bizimle aynı havayı soluyan diğer insanlara karşı bizi duyarsızlaştırmamalı. Kapıyı bizim için tutan birine teşekkürü unutturmamalı.” Aman o da bir kapı tutmuş, ne olur sanki teşekkür edilmezse?” dersek yansımamızı puslu hale getiririz. Nezaket kişinin aynadaki yansımasıdır. Onu güzelleştirmekte ancak bizim elimizde.

Annesi uzun zamandır tedavi gördüğü hastaneden yeni çıkmıştı ve bronşları iyice tıkandığı için sigara kokusu yasakların başında idi. Kapı çalınınca açtı; ağzında dumanlar çıkan sigarasıyla belki on beş- on altı yaşlarında bir genç asansör tamiri için geldiğini söylüyordu. Tüm apartmanın içini dolduran koku içeri girmesin diye acele ile kapıyı kapattı. Ama nafile…. Akşama kadar, tamir devam ettiği için tüm apartman duman altı olup, âdeta eve aktı. Mâdem dünya sadece bizim yaşadığımız bir âlem değil, neden onun havasını, suyunu, doğasını kullanım hakkı sadece bizimmiş gibi davranıyoruz. Bizim içtiğimiz bir sigaranın evindeki insanları bu kadar rahatsız etmesine neden izin veriyoruz?. Üstelik yaşı on altı olan bir delikanlı ciğerlerini bitirmek için neden bu kadar gayretli?.

Arabasını bir lisenin yanındaki boş araziye bırakan kadın, binmek için o tarafa yürürken; ellerinde sigara olan iki gencin arabaların arasında saklandığını , içlerine bakıyormuş gibi yaptıklarını gördü. Çocukların durumu şüphe kelimesinin tarifi gibi durduğu için ne yaptıklarını sordu.

-abla, hocalar bahçenin dışını teftiş ediyorlar. Buraya geliyorlardı. O yüzden görmesinler diye saklanıyoruz " dedi. Gülümseyerek "tamam anladım” gibi başını saklayan kadın, acı acı düşündü. Elindeki sigarayı atmamak için, onu bir nefes daha içine çekebilmek uğruna bir hırsız gibi saklanan bu gençler, hangi hayalleri gerçekleştirecekti? Geri dönüp; "yapmayın bunu kendinize. Sadece kendi ciğerlerinizi kirletmiyorsunuz. Milyonlarca insanın içine çektiği havayı da mahvediyorsunuz. Bu da bir kul hakkıdır.” Demek istedi. Ama aynadaki yansımalarımız puslandığı, nezâketimiz kaybolduğu için incinmekten korkarak sustu. Çünkü, yasaklar ne kadar konarsa konsun iyiliği istemek kalbinizde yoksa sizi durduracak bir güç yoktur. Bir kimsenin yukarı çıkma isteği yoksa siz onu ne kadar aşağıdan itekleseniz de başarılı olamazsınız.

Bu aralar ağzında ya da elinde sigara gördüğüm her insana şunu söylemek istiyorum .”Hayat sana Allah'ın bir armağanı ama onu nasıl değerlendireceğin senin kararın. .Geleceğinin tuğlalarını bugün döşediğini unutma! ..Ve aynadaki görüntünü sevebilmek için tuğlalarını iyi seç…..

Yazarın Diğer Yazıları