GÖRDÜK VE ÖĞRENDİK

NE çok şey öğrendik seyrederken…
   Evleri yıkılmış;  taş üstünde taş kalmamış, eşlerini, çocuklarını kaybetmiş kadınlar bağırlarına basacakları  kalan tek bir evlatları ile harap olmuş yuvalarının üstünde yeniden başlamaya dair, özgür Filistin'i  konuşuyorlar.
    Yakınlarımızdan birini kaybettiğimizde hep düşünürüz;  ne gitti ki onunla,  her şeyi bıraktı sessizce…
   Ne çok hırslanırız yaşarken?.   Mal uğruna, makam uğruna, desinler, görsünler uğruna ne doğrulardan vazgeçer, ne yalanlar söyler, ne kılıflar buluruz yanlışlarımıza. 
   Azıcık  tehlike yaşasak;  bir deprem, bir sel , bir kaza atlatsak” aman! dünya malı yalan, önemli olan can, dostlar biriktirmeli , güzel yaşamalı, hikayemiz güzel olmalı, ardımızda kalanların kulaklarına hoş bir seda dinletmeli” deriz ama yaşamın devamında yine” hoş geldin” deriz tekrarına,  yenik düşeriz hırslarımıza .
    Gürültü yaptı diye komşusunun evini basmaya giden 73 yaşındaki adam, evinden çıkarken yanına pompalı tüfeğini alıyor ve senelerdir alt alta, yan yana oturduğu, canı canına emanet komşusunun hem kendisinin hem eşinin hem de çocuklarının canını alıyor, tüfeğine tekrar tekrar koyduğu fişeklerle.. Sonrası?
- Ben korkutayım diye almıştım yanıma, nasıl ateşledim bilmiyorum, kendimi kaybettim.
   Ne güzel bahane! Tekrar tekrar doldurup;  çoluk çocuğa ateş edeceksin ama kendinde olmayacaksın.
   Biz 50 gündür;  sayıya  indirgenmiş binlerce bebeğin, kadının, erkeğin, gencin, yaşlının  şehit haberlerini  seyrederken yaşamın bir davaya, bir amaca, bir duruşa bağlanınca anlam kazandığını, her an patlayan bombalar altında küçük çocukların dahi bir an kendilerini kaybetmediğini öğrendik..
    Biz medeniyet bayrağını taşıdığını söyleyen tüm batılı yöneticilerin;  insan hakları  naralarının sadece kendi çıkarları ve saltanatları için geçerli olduğunu tüm dünyanın öğrenmesini gördük..
    Biz sayıların hep doğru olmadığını;  bazen azların çokları geçersiz eylediğini gördük..
    Biz bir kez daha israil'in kendi uydurdukları siyonist dinle nasıl insanlıktan uzak,  şeytanın kıyafet giymiş hali olduklarını gördük.
    Biz ahlakı ve imanı zırh edinenlerin dünyanın kahramanı olduğunu ; şarkılarının hoş bir seda olup kulaktan kulağa, kalpten kalbe aktığını gördük.
 "  Kardeş” kelimesinin içini doldurması gerekenlerin ilgisizliğine hatta kan donduran hainliğine karşı, "el” dediklerimizin acıyı bölüştüklerini, merhameti kuşandıklarını, hakkı tutup kaldırdıklarını gördük..
   Biz bu 50 günde;  hiç durmadan çalışmamız, üretmemiz, doğruya sevdalanmamız ,ahlakı güzelleştirmemiz, öfkeyi kibrini ve kinini ilah edinenlere, sevgiyi ise adaleti, merhameti, iyiyi  diri tutanlara vermemiz gerektiğini gördük ve öğrendik..
    Gördüklerimiz ve öğrendiklerimizle ezberi değişen dünyadan umutluyuz….
 

Yazarın Diğer Yazıları