HAD!!

Varlık sahasının en büyük olayı ; zâtını bildirmek isteyen yüce Yaradan'ın kendine halife kabul ettiği ve nimetler yağmuruna tuttuğu insanı yaratması.

Onu gelişi güzel yaratmıyor; esmalarından pırıltılarla süslüyor . Fizikte avucunun içi kadar küçük ama metafizikte tüm kainatın sevgisini içine alacak kadar büyük bir kalple selamette kılıyor.

Yaşamını kolaylaştıracak sayısız ilme sahip beyinle azametli eyliyor.

Verdiği tüm nimetleri yerinde kullanılabilmesinin ve öldükten sonra bile tekrar dirildiği dünyada devam edecek bir sürekliliğinin olabilmesinin şartı olarak da insana yol öğretiliyor.

O yol; "haddini bilmektir”.

İnsan kendine verilen nimetlerin sahibini unutup, her ulaştığını kendinden bildiğinde haddini aşmıştır.

Had ; keskin kenarlı bıçak, sınır, derece, demir, bilenmiş bir öfke demektir. Keskin bıçak nasıl dokunduğu yere usulünce bilinçle uygulanmadığında istenmeyen zararlar verirse; haddini aşan insanda o zararı verir.

Şehrin içinden geçen su kanallarının etrafı yüksek bendlerle çevrilir; herhangi bir su taşımasında sınırlar aşılıp, şehre zarar vermesin diye. İnsanın haddi de işte o bentler ,sınırlardır.

Etrafına zarar vermesine en çok öfkelenen de Yaratandır.

Had aşmanın en fazla yapıldığı yerlerden biri; iyiliği başa kakma.! "Ben yaptım, ben verdim, benim sayemde, ben sebep oldum ve… ve…

Kilometrelerce uzunluktaki damarlarından sadece birine pıhtı atsa; hayatı bitebilecek, aldığı nefesi vermeye bile güç yetişemeyecek kadar aciz olanın "ben, ben” çığlıkları.

Sen kimsin ki; bir saniyede binlerce ihtiyaca muhtaç iken ,başına felaket gelmiş birilerine o anda onların değil de senin başına gelebileceğini ve hiçbir şey yapamayacağını unutarak, etmiş olduğun bile meçhul iyiliği başa kakıyorsun?.

En hadsiz olanı da bunu demirden bir öfke, kin haline getirdiğin” siyasi dayatman” adına yapıyorsun?

Bir sitenin kantininde çalışan hanımefendi; sitede oturan birkaç hadsiz hanımın kantine gelip "Sen burada çalışıyorsun; biz senin işverenlerin konumundayız, bak muhakkak Kılıçdaroğlu'na atacaksın "gibi sözlerle iyice bunalttıklarını söyleyince; bu akıl tutulması yaşayan sığ insanları neyin durduracağını düşündüm.

Kendi kafasında bir kast sistemi kuran ve sınırlarını aşan insan ne acizsin!

Yeryüzü iyilere şahit olmasaydı dar yürekler hayatı kuruturdu.

- Depremde kaybettiği akrabalarının hayrına 20 dönümlük nohut arazisini gelen geçen herkes yesin diye sebil eyleyen;

- Tüm yakınları ile birlikte bir kolunu da kaybeden küçük kıza koruyucu aile olan;

- Aylarca ,günlerce tüm ailesini, evini terk edip depremzedelerin yaralarını sarmaya odaklanmış; bir nefes, bir yudum tebessüm olabilmek için çabalayan tüm derya gönüller hadsizlere karşı Allah'ın yeryüzündeki sınırları sizsiniz ve en güzel cevapsınız….


Yazarın Diğer Yazıları