PAYLAŞMAK

Bir gezgin dağ bayır gezerken bir akarsuyun içinde değerli bir taş bulur. Ertesi gün yolda bir adamla karşılaşır ;adam çok açtır. Gezgin torbasındaki yiyeceği karşılaştığı bu kişiyle paylaşır ama erzak çantasını açarken aç adamın gözü çantadaki değerli taşa ilişir. Gezgin den bu değerli taşı kendisine vermesini ister. Gezgin hiç duraksamadan değerli taşı adama uzatır. Adam başına konan talih kuşundan memnun aceleyle oradan uzaklaşır, artık kendisine ömür boyu maddi güvence sağlayacak değerli bir taşın sahibidir.

    Birkaç gün sonra gezgin arkasından koşarak kendisine yaklaşan adamı görür. Adam nefes nefese değerli taşı gezgine uzatır:

- Senden ayrıldıktan sonra uzun uzun düşündüm. Bu taşın ne kadar değerli olduğunu biliyorum ama sana onu geri vermek, senden daha değerli bir şey almak istiyorum. Bu taşı bana rahatlıkla vermeni sağlayan; o içindeki şey her neyse ondan istiyorum.

     Acıyı paylaşmak; mutluluğa, huzura göre daha kolay gelir. Sıkıntıda gördüğünüz birini teselli ederken; benliğin derinliklerindeki kıskanmaya, kibire bir pay yoktur ama sizden başkasının işi, evi, ailesi ,eylemleri başarılarla dolu ve sevinçleri çoksa işte orada derinlerdeki” ben layığım” hastalığı depreşir.

     O yüzden malını paylaşanlar bile pamuklar arasında saklanacak bir hale gelmişken başkalarının mutluluğu ile mutlu olanlara, sevinciyle demlenenlere, içten bir” maaşallah” çekenlere selam olsun…


Yazarın Diğer Yazıları