 
                                    KIBRIS NEREYE KOŞUYOR?
 
                                    Dünya arayışta... Demokrasi artık en iyi yönetim şekli değil
 
                                    Gönül kapısının anahtarı, Rahmete Açılan Bir Sefer Tövbe
 
                                    Ekonomide Yüksek Teknoloji Ürün Üretimine Yönelik Zihinsel Dönüşümü Tamamlamakta Geç mi Kalıyoruz?
 
                                    BİR KİTAP FUARININ ARDINDAN
 
                                    Değişen Gerçeklik Algoritması
 
                                    SADREDDİN KONEVİ’NİN EVRENSEL MESAJLARI
 
                                    Münafıklık kötü müdür?
 
                                    KALKINMA YOLU, PKK’NIN SONU
 
                                    Meğer kuzuyu kurda emanet etmişiz…!
 
                                    İSLÂM DİNİNDE ZORLAMA VAR MI, YOK MU?
 
                                    KALİTE
 
                                    Dinin Geleceği
 
                                    Bırakmanın İnceliği
 
                                    Milletin ekmeği ile oynamayın! Konya’da ekmek neden zamlandı?
 
                                    Konyaspor’da Düşüş Alarmı, Sorunlar Derinleşiyor..
 
                                    Samimiyet Zedeleyici Mağlubiyet
 
                                    Musluktan Akan Yalanlar, Akmayan Sular
 
                                    TRAFİK SORUNUN ÇÖZÜMÜ İŞTE BURADA!
 
                                    Efsanelerin Yemişi
 
                                    Rakamlarla Otomobil Piyasası
İletişimin bu kadar çok olmadığı zamanlarda; bir delikanlı, bir genç kız ailesine sadece yakın arkadaşları üzerinden, aynı mahallede yaşayan aileler komşuları üzerinden hayatlarını kıyaslardı.
En çok komşusunun ya da yakın arkadaş çevresinin, akrabasının hayatına dair bilgisi olduğu için kalbinde bir yarış, haset, özenti oluyorsa bile bu kıyas; hayatı kendine benzeyen ve en azından eşitliği yakın olanla söz konusuydu.
Şimdi dünyanın öbür ucundaki bir youtuberın sabah kahvaltısında yediği jambonu, aktörün arabasını, futbolcunun tatilini kendi şartlarıyla kıyaslayan, sadece kendi mutluluğunun peşinde, kolay bir yolla nasıl ünlü olup, onlar gibi yaşarım derdinde bir anlayış gelişti.
Olimpiyatlarda göğsümüze sevinç ve gurur kanatları takan milli sporcumuz Yusuf Dikeç' i seyrettiğimde:
-" Ah! Dedim; şimdi ülkenin her yerinde, dururken eli cebinde, garsondan çay isterken bile bir parmağı ilerde namlu hareketi yapan, duruşunu taklit ederek aynısı olacağını zanneden model tiplemeler olacak.”
Yusuf Dikeç olimpiyatlarda bu atışı yapana kadar belki yüz binlerce kez atış denemesi yapmış, jandarma Komutanlığındaki yoğun görevlerinin arasında belki kaç kez uykusunu, zevk aldığı bir faaliyeti bırakmak zorunda kalmış, nice riskler almış ve ter dökmüştür.
Fakat biz başarı ve haz odaklı bir yaşantıya tutulduğumuz için sadece sonuca odaklanıyoruz ve onun gibi olma derdinde çektiği sıkıntıları değil ödülünü istiyoruz.
Üstelik girdiği riskte; eğer ekipmansız bu atışında başarısız olsaydı:
" -Eli cebinde, gözlüksüz, araçsız çıkmış oraya ,artist artist haller, tabii atamazsın” diye aynı kişiyi en ağır eleştirecek olan da yine bizdik.
Sporcumuzu bu başarıyı elde ettiği tüm disiplini için, azmi için, yılmadan vazgeçmeden çalıştığı için ayakta alkışlıyorum.
Başarı sonda değil, yürüdüğün yoldadır….
KALİTE
ŞÜPHE
İKİ DEYİM
ZEHİR
VİCDAN
VİCDAN FİLOSU
GÖĞE BAKALIM
ERİNMEDEN
YÜREK YANGINI
İNSAN EDER